Kendi adima;
Kulakligimi takıp yorulana kadar yürüdüğüm sonra bir parkta oturup dinlendigim, sıkılana kadar böylece sürdürdüğüm gün de bir sekilde rahatsız edilene kadar gecen anlardır.
Burası türkiye. Ya bir bakış üzerinize dikiliyor, ya birisi gelip birsey soruyor, yada evden arıyorlar. Ve bana o an o kulaklığı çıkarmak, o kişinin kafasına birşey fırlatma siniri yapıyor.
tahmin yürüterek intihar ettiği an diyorum.
kendi hayatını sonlandırmak kadar büyük özgürlük olamaz sanırım.
işin acı tarafı da bunu hissedemiyor olması.
uzun mesafe yola tek başına araç ile çıkılan anlardır. yanında kafanı ütüleyen kimse yoktur o sessizlik ve yeni şeyler görmenin verdiği rahatlama paha biçilemez. sen ilerledikçe sanki hayatın tüm sıkıntılarından uzaklaşıyor gibi hissedersin istanbulun o korkunç kalabalığından ve gürültüsünden metre metre uzaklaştığını bilmek enfes bir şeydir.
herkes için farklıdır. ben kendimi evde özgür hissediyorum. çünkü dışarda takındığım tüm maskeleri sıyırıp atabiliyorum. mutsuzsam mutsuzum, keyifliysem keyifli. cici, bakımlı, kibar olma zorunluluğum yok. miss.