okuyun, çok okuyun, kaliteli okuyun... yazmak insanı makineleştiren ritmik bir eylem ise okumak o makineyi yağlamak demektir.
ayrıca bu iş, tüm gün işe, okula gidip insanlar ile bir olup kakara kikiri yapıp da akşam eve gelip üç beş kelime karalayarak sayfa doldurma işi değil.adanmışlık ve yalnızlık en çok ihtiyaç duyulan şey.
bir de aklınıza gelen orijinal fikirlerin havaya karışmaması için ufak bir not defteri...
korkakların ettiği geçersiz lafları ciddiye almayın. ne malum 300 yıl sonra bir victor hugo gibi değer görmeyeceğiniz ? yazın efendim.. içinizden geldiği gibi.
kadın erkek ilişkilerinizi yazın. biraz da argo kullanın. hee bi de adınızı gizlemeyi unutmayın. takma adınız pikaçu, çilekrazzi, beyniniyemişadam gibi mantık dışı şeyler olsun. ve bütün sosyal ağları kullanın.
Safınızı belirleyin ilk önce. Sözgelimi yeraltı edebiyatçısiyim diyorsanız, aykırı yazacaksanız bu edebiyat geleneğinin ilkelerini, öncülerini bilmelisiniz. Bir de beğenilme kaygınız olmasın. Kendinizi yazın dünyasına hazır hissedene kadar fanzin devam edin.
"ben zaten edebiyatci oldugumu iddia etmiyorum ki" ayagina yatip populer kultur tabanli ozensiz ve gecici bir kitap cikarin (ki parayi basmaniz yeterli), coluk cocuk da yeralti edebiyati ayagina sizi zengin etsin. En kolayi bu. He bir de twitter gecmisiniz olsun ve twitlerinizde mutlaka "kezban" kelimesi gecsin. Artik siz de "zaten edebiyatci oldugunu iddia etmeyen" eglenceli yazarsiniz.
Bildiğiniz konularda yazın. Öğretmenseniz okul, öğrenci odaklı, doktorsanız hastaneler hakkında bir şeyler yazın. Kalkıp artistik çekeceğim, heyecan yapacağım diye kuzey kutbundaki maceraları veya entellektüel olacağım diye haberiniz olmayan düşünce akımlarını savunan kahramanları işlemeye kalkmayın ortaya kıçıyla gülünecek şeyler çıkar.
Her şeyi kelimelerle anlatmayın, "gösterin", bazı şeyler bırakın okuyucu kendi zihninde canlandırsın. Gestalt teorisini unutmayın. Bir göz yazarsanız ikinci gözü olduğunu okuyucu anında canlandıracaktır, ikinci gözü de aynı renkti diye saçmalamayın.
Ayrıca Stephen King'in On Writing/ Yazma Sanatı adlı kitabını okuyun. Adam ne de olsa "Kral".*
sanıldığı kadar kolay iş değildir. ilk zamanlar gece, gündüz, uyku arasında cümle kurarsınız. yatakta sağdan sola dönerken" dağların eteklerine yayılmış çiçeklerin kokusunu aldı önce, batan güneşin kızıla boyadığı tepelerden gelen rüzgar yüzünü okşayınca gülümsedi" gibi. sonra geçiyor neyse ki. ve ilk yazdıklarınıza dönüp baktığınızda beğenmezsiniz. yılmayın devam edin, geriye dönüp okuduğunuzda beğendiğiniz günlerde gelecek. ama o beğenmediklerinizi silin. sonradan düzeltilmesi çetrefilli, zor iş. hadi bakalım... kolay gelsin.
Yazdıklarınızı, bir başkası yazmış gibi okuyacak bakışı kazanacak kadar demlendirip bir süre sonra okuyun. Ayıya bile kendi yavrusu güzel gelirmiş çünkü.