yatarak kitap okurken olur sıklıkla. hatta kendine geldiğinde farkedersin kitabın artık elinde olmadığını. sırtüstü yatıyorduysan; kitabı kapatıp göbeğinin üstüne bıraktığını, yok yüzüstü yatıyorduysan; yastığın üstüne koyduğun kitabın üstüne, kafanı koyduğunu. sonra mı? sonra ara dur işte hangi sayfada kaldığını.
kitabın akıcılığla ve de o anki ruhsal durumla doğrudan ilgili olan, hayal kurmanın bitiminde kitabı okumayı zorlaştıran ve çekilmez hale getiren durum.
dünyanın en güzel ve tatlı şeylerinden biridir. için de bulunduğunuz bütün kötü düşünceleri bir anda atarsınız düşünmemeye başlarsınız ve kitabın o inanılmaz dünyasına dalarsınız.
Kitaptaki olayları kafanızda hayal etmiyorsanız.hayal başka bir şeyle ilgiliyse o kitap bitmez.bir daha okursun önceden okuduğun için sıkılırsın okumasan tam anlamazsın.fuff
siz farkında olmadan aynı satırları tekrar tekrar okutur size... gözleriniz sayfada, fakat beyniniz kafanızda kurguladığınız bambaşka bir hikayenin olay mahalindedir. dakikalar akar gider siz hâlâ aynı sayfada gelmeyen otobüsü beklersiniz! velhasıl zevklidir, eğlencelidir...
kitaptaki konunun gidisatina gore yazili olanlari kafanda canlandirmak olabilir. bu sekilde beyin cimnastigi yapilir, hafiza kuvvetlendirilir ve hayal gucu gelistirilir. haliyle insan kendisine bir cok deger katmis olur.
kafanda canlanan karakterleri olayın içinde hayal edersin... sonra belki kendinde bir şey bulursun içinde, durup düşündürür. Aynı cümlede kilitlenir kalırsın. Belki biraz sesli okursun, yankılanır hayallerin, düşüncelerin..
en derinindeyken hayalin, vurgun yemiş gibi bir anda yüzeye çıkarsın...