bugün

"erkekler kadınların kendilerinden üstün olduğunu bilir ve bu yüzden en zayıf ya da en cahil olanları seçerler. eğer böyle düşünmeselerdi, kadınların kendileri kadar bilgi sahibi olmasından asla korkmazlardı"
nedense en fazla bir cümle okuyup geçiyorum, diğer yazarlar da tahminimce o şekilde yapıyorlar, nick altlarından belli . başlığa okumak için değil Yazmak için giriliyor.
ismim john coffey efendim.Kahve gibi yazılıyor ama kahve değil.

-Yeşil yol stephan king.
“Apartmanın girişindeki lambayı sen mi kırdın Bülent?”
“Hangisini?”

“Otomatik yanan, sensörlü lamba.”

“Hayır.”

“Komşu görmüş, yalan söyleme. Süpürge sapıyla kırmışsın dün gece.”
 Önüme baktım.

“Neden kırdın?”
 Cevap yok.

“Hasta mısın evladım? Söyle bana, neyin var, neden kırdın lambayı, yapma böyle…”

“Kırdımsa kırdım, ne olacak! Çok mu değerliymiş?”

“Lamba senden değerli mi evladım, lambanın amına koyayım, lamba kim? Yöneticiye de dedim. Lambanızı sikeyim, kaç paraysa veririz. Sen değerlisin benim için.”

“Beni görünce yanmıyordu baba.”

“Nasıl ya?”

“Görmezden geliyordu, yanmıyordu. Kaç sefer yok saydı beni.”

“E beni görünce de yanmıyordu bazen, böyle el sallayacaksın havaya doğru, o zaman yanıyor.”

“Hadi ya! Sahiden mi?”

“Evet. Ucuzundan takmışlar. Bizimle bir alakası yok.”

Babama sarıldım yıllar sonra

''emrah serbes''
"kür şad ölmüş, fakat attan düşmemişti. Ölmüş, fakat yenilmemişti."
“Sen, yalın düşüncelere alışıksın sadece. Hayatın asıl tadı, gerçek tuzu olan ikinci dereceden bilinmeyen güzelliklerin farkında değilsin.” s.71 Tutunamayanlar.
"ne kadar kaçmak ve uzaklaşmak arzusu ile dolu isem o kadar da bağlanmak, kalmak, bağdaş kurup oturmak istiyorum."
"Yüce tanrı kurnazdır ama kötü niyetli değildir."
"Artık ne yapmam gerektiğine zarlar karar veriyordu."..
görsel
Para ruh gibidir evlat....
Adın üç kere geçti saçma sapan bir filmde...
Yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu
Otoban dolusu gürültüyü sıkıştırıp beynime
Anne dedim, hadi çay koy da içelim..

Ali Lidar Tesirsiz Parçalar kitabından. Bir erkek olarak beni ağlatan tek kitap, tek satırlardır.
" O sıcakta yeni bir edebiyat dersine hazır değildim ama onu incitecek bir şey söylemeyi de kesinlikle istemiyordum. "Ben bunu biraz düşüneyim" dedim. Dedantörü dolu tüpe taktım. Handan'ın annesi 36 yaşında, okulun web sitesinden özgeçmişine bakmıştım. Belki de hiç bir zaman o yaz olduğu kadar güzel olmamıştır. Üstündeki o genç kız şaşkınlığı, büyüdüm ama çocuksu ruhumu koruyorum saçmalamalarını atalı hayli zaman olmuş, her santimetreküpüyle bir kadın. Çiçekli bir elbise giymiş. Ama şu babannelerimizin giydiği türden çiçekli entarilerden bahsetmiyorum. Böyle bir elbiseyi ancak bir kainat güzeli mutfakta kitap okurken giyer. Üstten iki düğmesi açık, teşhir amaçlı değil, öyle olması gerektiği için."
...işte böyle zamanlarda, düşman ne derse desin, Türkler'in o yıpratan cümlesini tekerrür edeceksin: "ufak at civcivler de yesin. Sallayıp durma, kalkarsam ananı..."

Yeryüzünün en büyük savaş stratejilerini ve uzay teknolojilerini yıpratacak cümle budur arkadaşlar...

Yılgın Türkler- Bülent Akyürek
"Hani çiçekler vardır; sanarsın hep tomurcuk kalacaklar( öylesine uzun sürmüştür ki gelişmeleri, serpilmeleri, olgunlaşmaları) oysa gün gelir inanamadığın bir hızla, pırıl pırıl açıverirler ya; işte öyle birdenbire geliverir yaşamının anlamı."

"Yıllar sürer çünkü, o küçücük tomurcuğun gelişmesi, sonra çiçeklenmesi, sonra olgunlaşması, meyveye duracak hale gelmesi. Yıllar ve yıllar...
Meyve: olgunluktan çürümeye geçiş olacaktır; ama yokluktan varlığa da. Yaşamdan ölüme; ama, bir o kadar da ölümden yaşama... "

Hani/ oruç aruoba
görsel

Yaşamak o giderken biriktirdiğimdir..
"Özlem, epeydir açılmamış kavanozun kapağı üzerinde birikmiş tozdur."

"Özlem, pencere pervazında kalmış sinek ölüsüdür. "

"Özlem, şimdi alt ucunu kavrayarak soğukluğunu duyduğum kalemdir. "

Uzak/ oruç aruoba
"dünyada bir tek insana inanmıştım. o kadar inanmıştım ki, bunda aldanmış olmak, bende artık inanmak kudreti bırakmamıştı. ona kızgın değildim. ona kızmama, darılmama, onun aleyhinde düşünmeme imkân olmadığını hissediyordum. ama bir kere kırılmıştım. hayatta en güvendiğim insana duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi. sonra, aradan seneler geçtiği halde, nasıl hâlâ ona bağlı olduğumu gördükçe, ruhumda daha büyük bir infial duyuyordum."
görsel
balıkçı denize gitti.

taşın üstünde durdu ve:
-denizin adamı, bana gel, diye bağırdı.

o zaman balık başını sudan dışarı çıkardı ve:
-şimdi ne istiyorsun? konuş! dedi.

balıkçı:
-karım, onu Güneşin kraliçesi yapmanı istiyor, dedi.

balık:
-karın mutlu olmayacak. tarlalarda uyuyacaksınız ve bir ağacın altında uyuyacaksınız, dedi.

balıkçı geriye döndü. büyük ev ve bahçeler orada değildi. karısı bir ağacın altında oturuyordu. yağmur yoktu. tarlalarda çiçek ve güneş ışığı vardı.

o (kadın):
-bütün şu uşaklardan uzak olmak iyi. gökte parlayan güneşe bak. şimdi mutluyum, dedi.
görsel
Hayatta hiçbir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olmayacağını henüz idrak etmemiştim.

Sabahattin Ali - kürk mantolu madonna.
Kaçarak özgür olunmaz.

Osman Pamukoğlu - yolcu.
görsel
"Çikolatalı kek mi? Arkadaşıma bir dilim getirin," dedi. " hayatı aniden acılaştı ve gelecek birkaç günü atlatabilmesi için biraz tatlılığa ihtiyacı var."
Elimde değil Olric!
Ne efendimiz?
Elleri Olric elleri.