birkaç kere 20. sayfadan başa geri dönülebilecek kitaptır. sıkılırsınız, bırakırsınız, yeniden başlarsınız, bırakırsınız... ama kitap ortalara doğru şaha kalkar, bırakamazsınız.
kinyasın kayrayı terk edip giderken ölmesini, eve dönüp normal bir hayat yaşamasına tercih ederdim. hakan günday'ın kendisini kitabın içinde görmek güzeldi.
kimisi için zorlamayla yeraltı klişelerinin sunulduğu bir kitap.. kimisi içinse ufku açan, sorulara cevap veren, farklı sorular sordurtan ve onlara da cevap vermenizi sağlayan bir kitap.. misafir umduğunu değil bulduğunu yer, kitabın vermeye çalıştığını anlamalıyız ve bence bu, kitap hakkındaki görüşünüzü belirleyecektir.
yazarın kelime oyunları daha doğrusu kelimelerle oynamasına hayran kalıyosunuz okurken falan filan.. benim aslında hakkında yazmak istediğim konu, okuyanlar bilir kitabın içinde 3 kitap var -bunlar kitabın bölümleri aslında- işte bu kitapların sıralaması:
1.kitap - kinyas, kayra ve hayat
2.kitap - kayra'nın yolu
3.kitap - kinyas'ın yolu
kitabı açıp sıralamayı okuduğum zaman pek takılmadım ama ilk bölümü bitirip ikinci bölüme geçtiğim zaman niye kinyas'la başlamadığını merak ettim. kitabın sonunda tabii ki anladım nedenini. bu kadar ağır bir romanın okuyucu için bir çeşit mutlu sona ihtiyacı vardı.
kinyas mutluluğu buldu, kayra kendini kaybetti.. herkes farklı bir şey almıştır kitaptan ama bence yazarın vermek istediği, varoluşumuzun sebebi ve buna benzer soruların cevaplarını arayan toplumdan uzaklaşmış marjinal bir hayatın değil toplum ya da en azından aileyle beraber bir hayatın, sevmenin sevilmenin falan asıl mutluluk olduğudur. tabi bu da en göreceli konulardan biri.
romanın içinde meksikada hakan günday ile tanışmaları ve sonunda yazdıklarını hakan gündaya yollamaları bana pes dedirtti. helal olsun vallaha. helal olsun. kurgusuna hayran kaldım. cümlelerin bazılarında devriklik var ama kadı kızı misali hoş görüyoruz. haa bir de sanırım iki üç tane kelime hatası vardı kitapta. onun dışında kusursuz.
"Kapının arkasındaki küçük buzdolabından iki bardak ve bir beyaz şarap çıkardı. Bardakların temiz olup olmadıklarını kontrol etmek için yuvarlak pencereden süzülen ışığa doğru tutup baktı. O an aynı hareketi Afrikada dönen sahte paraları kontrol etmek için defalarca yaptığım aklıma geldi. Ve her ışığa tuttuğum banknotta, insanların da gerçekliğinin bu şekilde anlaşılamıyor olmasına şükrettiğimi hatırladım..."
hakan gündayın daha önce zargana kitabını okumuştum. Sıkılmıştım okurken ama arada güzel kitaptı, değişikti. Ardından az ile birlikte kinyas ve kayra yı aldım.şu an zülfü livaneli den serenad ı okurken. Acaba bu bitince onu mu okusam dediğim kitap.
okumaya yeni başladım ama bu kitap normal kafayla okunmaz bence. Hafif kafanız güzel olsa daha iyi gidiyor. Diğer türlü bir zevk alınmıyor. Başlarındayım daha güzel bir şeye benziyor dediğim kitap.
ekşi sözlüğün 'ergen kitabı' tanımıyla bir kez daha neden sözlüklerin babası olduğunu kanıtladığı vakit kaybı kitap. Daha doğrusu hiç bir kitap vakit kaybı değildir ama buna kadar ooooohooooooo...
bu kitabı okuyanların bir çoğu yeraltı edebiyatından bi haberdir...
Her cümlesiyle insanı aforizma manyağı yaptığı sanılan, oysaki şuanda 23 yaşında olup twitter da facebook'ta sürekli durum güncellemesi yapıp keşfedilemeyen bir sürü hakan gündaycıkları bize gösteren kitaptır.
Bir de bunu okuyup intiharı düşünenler falan var ki kendilerine murat kekilli' den bu akşam ölürüm şarkısını armağan etmek istiyorum.
Kendimizi , bir binanin tepesinden hep beraber bosluga birakmayisimizin tek nedeni yarindi ! Lotonoun cikma ihtimalini, asik olunacak insanla tanisma ihtimalini, sonsuz mutluluk ihtimalini icinde barindiran o sihirli sozcuk : yarin. Gelecek iyi bir sermayeydi. Yasadigimiz surece bitmeyen bir anapara gibi.
henüz bitirmediğim ama kayra beyin ölümünü gerçekleştirdiğinde, kafamı masaya koyup bir on dakika öyle durmamı sağlayan kitap. ne olurdu sanki kararından vazgeçip anita ile o evde mutlu mesut yaşasalardı. of offf.
içimdeki şiddet duygusunu, kimsenin kafasına sıkmadan, başımı polisle, kanunla belaya sokmadan, doya doya yaşamamı sağlamış kitaptır. Hala arada bir tekrar okurum. iyi de yaparım. Ne yazık Günday'ın sonraki kitapları bu tadı verememiştir.
hayatı sek içmek.. kinyas ve kayra
"hayır teşekkür ederim. bu kadar yeter" alkolle ayrılmamız böyle
oldu. yeterince içmiştim. yeterince, hayatın gerçek sarhoşluğundan
kaçmıştım. artık sıra şişelerden kaçmaya gelmişti. şimdiye kadar rakıyı
suyla; viskiyi buzla karıştırır gibi, hafifletmek için hayatı da içkiyle
karıştırmıştım. ama artık hayatı sek içmenin zamanı gelmişti. babamın: "artik
büyüdün, kendine de 1 rakı koy!" dediği akşam geldi aklıma. biraz daha
büyümüştüm. hayatı ve dünyayı sek içecek kadar.