kışın olsa elinde kahve, yağmuru izleyerek ağlayacak kişi isteği.
sevgliden ayrılmanın aslında kötü olmadığını hatta ayrılığın daha iyi olduğunu bir iki hafta içinde farkına varacak ve hayatına neşeli ve özgür biçimde devam edecektir.
anca filmlerde olan davranış biçimidir. bir insan halka açık bir yerde ağlıyorsa, burada amaç aksi ne kadar iddia edilirse edilsin teşhirdir. sinematografik bir karede bu eylemi gerçekleştiren kişi, planlı bir şekilde ağlama amaçlı oraya gelmiş olabilir. zira ağlama refleksi çoğunlukla, mevcut anda olan bir şeye olan tepkidir. mevcut sıkıntıya ağlamayıp kendini tutan kişi, ağlama ihtiyacını gidermek için kendini boş olduğunu varsaydığı bir sahile atmaz. eğer mevcut anda ağlama isteğini bastırıyorsa, bunu karizmasını zedelememek dediğimiz, aslında utanma duygusu olan nedenden yapar. dolayısıyla utanmadan ağlayacağı yer, her an birilerinin gelme ihtimali olan kumsal değildir. kumsalda, sahilde ya da başka 'şık' konseptli herhangi bir yerde ağlayan kişi, oradan geçme ihtimali olan biri tarafından teselli edilme ihtiyacı duymaktadır. boş bir kamusal alanda durup dururken ağlama isteği gelen kişinin, aslında kendisini yalnız hissettiği için ağlıyor olma gerçeği ise bir başka başlığın konusudur.
Eline bir çubuk alıp kumu eşeler. Sonra allah kahretsin diyip çubuğu denize doğru atar ve dalgalarda kaybolmasını izler. Uzaklara dalar. işin raconu bu. Hiç mi klip izlemediniz?
nasıl bir emotional tavırdır ya rab... kimsenin olmadığı kumsallar 90' lar da daha bi delice miydi? yoksa bizler mi bu kadar kavrulup göz yaşı yerine meni döktük, kavrayamıyorum.
Ağlamak yerine ağlatılmasi gereken eylemdir. Alırsın ilik gibi hatunu meyvelerin, içkin eşliğinde kumsal kere inim inim inler sahil sizin şehvetinize.
Ağlamak ne hem.