koca ülkenin en gereksiz yüzdelerinden bir parçasını oluşturan kesime ait insanlardır. kafada kalkmayan kuşlardan, ıslanmayan genital bölgeden ve fit olduğu halde yemeklere serzenişten başka bir şey bulunmaz.
işin tuhaf yanı bu cinsellik sendromları inatla da gözümüze sokulmaya çalışılan bir çengel vazifesi görmekte. sabah programlarında sadece kelimeler argo telafuz edilmiyor, gerisi tam takır hani. koca koca kadınlar, yaşını başını almış dedeler dem vurup duruyor. muhatap alındıklarında da büyük bir hevesle dinliyorlar maşşallah. çalışmayan yerin bir orasımı kaldı diye sorsan; "benim kulaklarım bazen duyuyor bazen duymuyor" diyecek eminim. türlü türlü kepazelikler, artık ar denilen olgunun ortadan kalktığına ispat görüntüler...
belli ki hala cinselliğe doymamışlar, son güçlerini de buna harcamaya kararlılar. insanın o yaşa geldiğinde hala gözü doymamışsa, dünyaya dair; bu insanlara alınacak önlem ya da herhangi bir işlem de faide vermeyecektir. aynı durumu tabi ki şu son rezillik olan evlendirme programlarında da görebiliyoruz. ben hayatımda bundan rezil birşey de görmedim desem yeridir açıkçası. programın ismi hatalı bir kere. olması gereken, evlenmek yerine; azdım, kudurdum, yanıyorum gibisinden kelimelerle yerini bulabilir. bakıyorum adam hacı olmuş, üzerindeki sorumluluğa bakmadan cıvık cıvık hareketlere, tozutmuş triplere sahip. madem öyle hareketler yapacaksın be adam, yayına çıkmadan önce o sakalını kes, bıyığını kes, tüm göstergelerinden kurtul; kişiliğini, yapacağın hareketi yansıt oraya.
ya kilolarıyla takıntılı olan vatandaşlarımıza ne demeli? ulan yemişsin, içmişsin bugüne kadar arsızca; götü göbeği halli vakitli yapmışsın; nefsini kaptırmışsın sofralara ve bundan şikayet ettiğinde dahi yemek bahsinden ağzın sulanırken sen gel de ki; "ben zayıflayamıyorum yaa!". oldu mu şimdi?
bunun gibi gözü doymazlara önce nefs terbiyesi ile işlem yapacaksın; onu huzura kavuşturacaksın. ne zaman anlar ki yemek yemede onu kurtaracak bir hasıla yok, o vakit sağlıklı olarak bedeni de terbiye edebilir.
ayrı bir yandan da hem fit olup hem de ıkınıp sıkınanlar var. adamı deli etmekle mükellef bu vatandaşlar.
bunlardan birisi de mesela ebru şallı denilen manken. eline ne geçecek diye merak ediyorum. sağlıklı yaşamaksa eğer önemli olan, bunu aslında 'kafa sağlığı' olarak kırmızı çizgilerle belirtmekte yarar olacaktır. he, yok efendim manken camiasına hava basmak en önem verdiği düşüncesiyse, bu insanları hiç mi hiç ilgilendirmiyor. esra ceyhan ismindeki kişi ile aynı programda pilates midir nedir, o saçmalığı halka indirgemelerini yediremiyorum kendime.
ama nedir?
velhasıl kelam nefse hakim olan her daim kazanır. seksin fazlası bıktıracağı gibi suyun fazlası da vücuda çeşitli zararlar verecektir; uyumanın da konuşmanın da... herşey orta kararda ölçü ve yerini almıştır, gerek olduğunca...
gözü doymayanlar ise bizi rahatsız etmeye devam edeceklerdir. akıllı geçinenlerin vesilsiyle ve sormak lazım efendiler; çok afedersiniz orospunun ruha işlenmişi mi yoksa bedene hapsolmuş olanı mı daha orospucadır?
gazetede bu iki konuya özel köşeler açılmaya başladığı zaman durumun ne kadar vahim olduğunu anlamıştım, yurdum insanı asıl kafasını yorması gereken konulara kafa yorsa ne kilo kalır ne bişi, asıl kafa yorması gereken konulara kafa yorduğu takdirde cinsellik felan da istemez toptan iştahı kapanır yani, o yüzden en kötü günümüz böyle olsun diyerek ,yan yağlarımızı ve apış aramızı düşünmeye devam diyorum.
kadınların türlü türlü bölgelerini inceltmek için girdiği bu yarışa anlam veremiyorum. daha zayıf olayım, ayşeden de zayıf, fatmadan da zayıf, eliften de zayıf olayım. herkesten zayıf olayım ki bütün erkekler beni beğensin fikri. zayıf olayım da kilo almış olan arkadaşıma "öküz gibi olmuş" tespitini yapmaya hak kazanayım. kimseye "oooo göbek yapmışsın, almış yürümüş" dedirtmemeliyim. arkadaşlarımın kilo takibini yapma görevi bana düşsün.
hayatı televizyondan ibaret olan kadın, sana söylüyorum. izlediğin hiçbir şey gerçek değil. cıvık cıvık aşk hikayeleri, dizide en sevdiğin karakterin sözleri, hiç ütüsü bozulmayan kıyafetleri, asla şekli bozulmayan saçları, ne kadar aksiyon yaşarsa yaşasın akmayan makyajı, dizide ki kadının uyandığındaki aşırı bakımlı hali... sen niye gerçekte olmayan bir şey olmaya uğraşıyorsun. sana söyleyeyim o imrendiğin, her milimetresini ezberlediğin kadın kadar zayıf olunca hayatında hiçbir şey değişmeyecek.
cinsellik için söylenecek pek bir şey yok, tamamen beyini iktidarsız olan insan problemi. her küfürü pis bir seks karesi içeren bu toplumda niye bu kadar açlık var anlamak zor değil. çünkü erkek bu amaç için yaşıyordur ve hiçbir sağlık problemi yaşama lüksü (!) yoktur. kadın zaten sevişmek isteyemez onun arzuları yoktur. erkek istediği zaman sevişir, eğer o an arzusu yerinde değilse orgazm taklidi yapar ve biter gider.
kadınlarda da, erkekler de de bunu evlilikle çözme düşüncesi vardır. evlenince istediğim kadar kilo alırım, istediğim zaman sevişirim.
evlilik de bunun için var zaten (!).
gerçekten bundan başka hiç düşünecek şeyleriniz yok mu sizin?
