akp ile kafayı bozmuş ve saçmalamakta sınır tanımayan insan türüdür. herhangi bir konuda olabilecek her hatayı direk muhatabı yerine akp ye bağlar. sanki akp ergenekon türü bir yeraltı örgütüdür ve her fitnenin altından çıkmaktadır. bir aralar bizim islamcı kesimde yaygın olan her kötülüğün altında masonların olduğu iddiasının laikçi kesim versiyonudur. her iki tarafı da tamama tutmamak gerekir.
akp hükümeti ne bağlı bir bakanlığın onlarca öğrenciyi mağdur etmesini de bu klasmana sokan yazarların varlığını göstermiş durumdur. hayır yani anlamadım ben şimdi milli eğitim bakanlığı bir skandala imza atıyor ve onlarca öğrenciyi kapattığı bir okula yerleştiriyor. şimdi ben bu durumda nasa yı mı suçlayayım yoksa türkiye futbol federasyonunu mu? biri izah etsin de anlayalım di mi ama?
milli eğitim bakanlığında binlerce bürokrat çalışmaktadır. hadi kadrolaşma var diyelim de bunların ancak yüzde 20 sini akp atamıştır. tonla elemanın çalıştığı bir kurumda yapılan bir hata o kurumun çalışanlarını bağlar. bir siyasi partiyi değil. eğer at gözlükleri çıkartılabilse bu anlaşılmayacak durum değildir. ama ya beyninizdeki at gözlükleri noolacak?
enteresan yaklaşımların havada uçuşmasına sebebiyet veren durumdur. şahsen bir kurumun imza attığı skandala "eheheh bisürü çalışan var lan bizim ne suçumuz var" dendiğini ilk defa görüyorum. zira ben bir başarıdan sonra "biz bişey yapmadık herşeye aha da bu bürokratlarımız katkı yaptı. onlar için kocaman bir alkış istiyorum" diyen bakan da görmemiştim bugüne kadar. sanırım bu adamcıklara demokrasilerde başarının ekmeğini yemenin de yanlışın hesabını vermenin de seçilmişlere düştüğünü anlatmadı kimse. o iş öyle olmuyor be güzelim! "bissürü adam var biri yapmıştır bi hata" diyorsan en hafifinden biraz naiflik vardır sende. işte tarım toplumu, vasıfsız çoğunluk böyle bir şey. bir de soruyoruz "iki torba kömüre oy verilir mi" diye. e bunu diyebilen bir zihniyet iki torba kömüre oy da verir.... neyse hadi bakalım ramazan ramazan yırttınız gene!!!
efendim biz bir bok yedik özür dileriz demesi gereken insanlardır.
1- Memleketi özelleştiriyor yok pahasına, biz satıyor diyoruz.
2- Orman vasfını yitiren arazileri otellere satışını kolaylaştırıyor. biz kalkmış orman yangınları artıyor yanan ormanlara golf sahaları yapacaklar diyoruz
3- 5 yılda karadeniz'de fındık fiyatı 7,5 liradan 2,5 liraya iniyor. biz üreticinin değil yollayacak annesi, sülalesi kalmadı diyoruz.
4- başbakan oğluna gemicik alır. kızlarını amerika'da arkadaşları sayesinde okutur. maliye bakanı ihracatçıların annesinden emdiği sütü burnundan getirirken, oğlunun pastorize yumurtasına %0 gümrük vergisini haşırt diye yapıştırır. biz kalkmış çıkar ilişkileri, rüşvet ve yolsuzluk var diyoruz.
5- askerlik yan gelip yatma yeri değildir diyen bir zatın oğlu askerden kaçmak için türlü raporların ardına saklanır, biz kalkarız haksızlık deriz.
6- dünya üzerinde kyoto anlaşmasını imzalamamak için sonuna kadar dayatan 2 liderden biri bizim başımızda. sırf bizim değil bütün canlıların sülalesinin hatırını soruyor bu herif diyoruz. eşeklik ediyoruz.
7- karadeniz gibi bir cennete santral kurmaya çabalayan zat-ı muhteremlere dünya'da mavi yeşil bayrak alan sahillerimizin ırzına geçmeyin diyoruz.
8- okullarda ibadethane açılmasını akıl eden aklı evvellere, e bizde gelip camilerde matematik dersi mi verelim diyoruz.
9- sabi sübyanın aylarca çalışarak girdiği sınavın sonucunda kapatılan bir okula yollanmasına zekice bir hareket değil diyoruz.
10- hasankeyf ve bilimum tarihi yerlerin ırzına geçmeyin gözünüzü seveyim diyoruz.
11- boğazlarımızı yıllar yıllar sonra abd savaş gemilerine ne hakla açıyorsunuz diye soruyoruz.
12- atatürk devrimlerinin yaptırımlarını ne hakla kaşıyorsunuz diyoruz.
13- "ilk defa müslüman bir cumhurbaşkanımız oldu" gibi bir cümleyi hangi kanalizasyon deliğinden söylüyorsunuz diye soruyoruz.
bunların devamı gelir emin olun lakin günlerce yazmak gerektiğinden kısadan geçeyim istedim. haklısınız eşeklik ediyoruz. bunların suçu akp'nin değil. aslında suçluyu hepimiz biliyoruz. o bir suçlu... o bir efsane... o bir tarz adamı... o bir mahmut...
