başınızın sıkıştığı bir an da "acaba bir büyükten yardım mı istesem" diye düşünürken tek başınıza olduğunuz ve kararı sizin vermeniz gerektiği söylenen o çaresizlik anıdır.
Sevdiklerime, aile bireylerine kişisel sorunlarımdan, gündelik problemlerden, can sıkıcı detaylardan onların canını sıkmamak adına bahsetmemeye başladığım an olabilir. Sadece pozitif şeyler hakkında konuşup, onları mutlu etmenin herşeyden önemli olduğunu farkettiğim an. Aldığım kararların sonuçlarıyla tek başıma yüzleşeceğimin farkına vardığım an büyüdüğümü de idrak etmeye başladım. Berabarinde gelen özgürlük hissi ile beklentilerin altından kalkmaya çabalamak ve daha az şaşırmaya başlamak, daha da yalnızlaşmak.
Artık götünü dayıcak kimsenin kalmadığı, nasıl olsa bu var diyemediğin an sanırım.
insan ne zaman hayatının bütün maddi manevi sorumluluklarını üzerine alıyor, işte o zaman büyümüş oluyo galiba.
imla*
Her insanın farklı yaşlarında hissedebileceği durumdur. Kimisine göre artık oyuncaklarına olan ilgisinin kaybolması, kimisine göre de hayatın ağır yükü altına girmiş olmasıdır.
ben küçükken çok kar yağardı. hatta bir keresinde 2 hafta okul tatil olmuştu.
karlı bir gecenin sabahına kalktığımda oturduğumuz 4. kata kadar kar yağmış olmasını dilerdim hep.
sonra balkondan kendimi yumusacık karlara bırakacaktım.. olmadı tabi ki. ben düşleri büyüyememiş bir çocuktum. düşüşleri bitmemis bir çocuktum. dizlerim hep kanardı yara bere icinde. annem ellerimi yıkardı.
bir gun annem çocukların duası kabul olur dedi bana. işte o zaman büyüdüğümü fark ettim. çünkü annemin saçlarında beyazlar vardı ve benim dualarim o günden sonra hiç kabul olmadı.
önceden ilgisini çeken şeylerin artık ilgisini çekmediğini fark etmesi ve içinde tarzını değiştirmek için güçlü bir his hissetmesiyle beraber bir kişi büyüdüğünü anlar.