Ortası kesildikten sonra fırına verilir. 15dk bekledikten sonra fırının kapağının açılmasıyla yayılan o nefis koku insanı cezbeder. Soymasının zor olması yanında yemesi bir o kadar zevklidir ve lezzetlidir. Soğutulmadan yenmelidir, ayrıca yanında çayla mükemmel gider.
Eski tarz sobalarla ya da mangal közünün içinde üzerine çizik atılıp közlenince tadına doyulmayası lezzet.
bir de taksim versiyonu var tabi bunların kafam kadar.
Tabiatta tarımsal ilaç ve suni gübre kullanılmadan tamamen doğal şartlar altında yetişen kestanenin, içerdiği besin öğeleri nedeniyle beslenme diyetlerinde önemli yer tuttuğu bildirildi.
Yılda 50 bin ton kestane üretimiyle dünyada 4. sırada yer alan ve piyasada fiyatı 4-5 YTL'ye satılan kestanenin vitamin yönünden zengin olduğu ve sağlık açısından bazı faydalarının bulunduğu belirtildi. http://www.kafkas.com internet sitesinde, yenebilir nitelikteki taze kestanenin başta nişasta ve çeşitli şekerler olmak üzere iyi kalitede sindirilebilen lifli maddeler, protein, düşük oranda yağ, çeşitli mineral maddeler, B1, B2 ve C vitaminlerini içerdiğine dikkat çekilerek, 100 gram kestanenin ortalama 160 kcal enerji sağladığı kaydedildi.
Uzmanlar, kestanenin doyurucu özelliğine paralel olarak insanların beslenmesine katkı sağlayan birçok besin öğelerine sahip olduğuna işaret ederek, "Kestane kavrulduğu takdirde nem oranı yüzde 20 dolayında azalır, şeker miktarı yüzde 25 oranında artar ve enerji değeri 200 kcal olur. Kestane kurutulduğunda raf ömrü uzar, besin öğelerinde artış görülür. Türkiye önemli bir kestane üreticisi ülkedir ve insanlarımız tarafından tüketilmelidir" dedi.
Damar sertliği ve yüksek tansiyondan şikayet edenlerle şeker hastalarının yememesi gereken kestanenin faydaları ise şöyle:
"Kestane kabuklarının suda kaynatılmasıyla hazırlanan ilaç; ateş düşürür ve sinirleri yatıştırır. Meyvesi, kasları kuvvetlendirir, kan dolaşımını düzenler. Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Varis ve basur memelerinin meydana gelmesini önler. Karaciğer yorgunluğu ve şişliğini geçirir. Kansızlığı giderir. Mideyi kuvvetlendirir."
ilk önce ucu sivri kısa bir bıçak ve bir miktar kestane.
bıçağın, ucunun sivri olması özellikle şarttır ki; iyice çiziktirebilelim. ayrıca kısa olması da bıçağın bilhassa baş parmak ve işaret parmağıyla tutularak uç kısımlara doğru kuvvet verilmesi amacıyladır.
kestanenin ise götümsü kısmı değil düz olan kısmı itina ile çiziktirilir. götümsü kısmına acemi bıçak hareketleriyle darbelemeye çalışırsanız muhakkak elinizi kesersiniz.
eliniz alıştıkça yıllar sonra kestanenin götümsü kısmını çiziktirebilme kabiliyetine sahip olacaksınız.
eskiden sobanın veya peçkanın üzerine konulup pişmesi beklenirdi. dileyen fırına yada tavaya mavaya koyabilir. kestanenin kabukları ise eskiden yine yanmak üzere sobaya atılır ve güldür güldür yanması izlenilerek arkasına götü dönüp bir güzel ısınılırdı.
şimdi ise her akşam şekerbank'ın yanından geçerken her defasında 1 tl lik kestane alıp durakta atıştırıyorum sıcak sıcak. dayıyla birer sigara tellendiriyorum.
dayı bana her akşam yine hep aynı şeylerden bahsediyor. ben ise her zaman olduğu gibi onu dinlerken başımı tasdik eder şekilde aşağı ve yukarı hakeketlerle ona karşılık veriyor ve duraktan gelip geçenlere bakıyorum.
kestaneci dayı da biliyor onu dinlemediğimi. ama yine de yalnızlıktan canı sıkıldığı besbelli.
+nasıl kestaneler bu akşam yeğenim?
-iyi daha iyi. kızıl olan daha iyi.
+¿
nasıl oluyor lan bu diye saçma bi sorunun üzerine o an düşünmeden ilk defa ağzıma attım küçüktüm kuruyemiş sandım,yedim.
daha sonra mevsimi boyunca düzenli olarak evime kestaneyle geldim haşladım haşladım yedim.
kestaneli ve iç pilavlı hindi olursa tadından yenmeyecek, hele bir de yılbaşında olursa yemeyip yanında yatılıp; bütün bir yılı onunla geçirilecek bir yiyecektir. baldır balll.
Kestane hasat mevsiminde iki şekilde toplanır. **
Kestaneler ağaçtan toplanmaz. Kestane ağacına uzun sırıklarla vurularak yere düşürülür ve yeden toplanır.
1 - Bu işlem sırasında bazı kestaneler dikenli koruycu kabuklarından * ayrılır.
2 - Bazıları ayrılmaz koruyucu kabukları ile kalır.
Koruyucu kabuğundan ayrılan kestaneler ayrıca toplanır, ayrılmayanlar ise koruyucu kabuğu ile toplanır ve boş bir araziye yığılır.
Koruyucu kabuğu ile toplanan ve bir araya yığılan kestanelerin üzeri geniş yapraklı otlarla kaplanarak uzunca bir süre bekletilir. Yeterince bekletilen kestaneler koruyucu kabuklarından ayrılarak piyasaya sürülür. Bu koruyucu kabukta bekletilen kestaneler daha uzun süre çürümeden ve kurtlanmadan kalırlar ve satışı daha kolay olur. Bu işlem tamamen doğal olup herhangi bir kimyasal madde kullanılmaz ama kestane lezzetinden kaybeder.
ikinci bahsettiğim kestaneler sırıkla dokunurken koruyucu kabuğundan ayrılmış olan ve ayrıca toplanan kestaneler çok lezzetlidir. Fakat bir o kadar da dayanıksızdır. Kısa sürede kurtlandığı için köylüler bu kestaneleri piyasaya sürmezler. Genellikle eş, dost, torun, tombalak çevresinde dağıtırlarki bunlar çok kısa sürede tüketilmelidir.
Zaten satılacak kadar da çok değilllerdir. Piyasada bulmanız çok zordur ve bunlardan yememiş olanlar kestane yedim diye dolanmasın etrafta. Suda şeker katılarak pişirilmeden, yani soba üzerinde yada fırında dahi kızartsanız hafif tatlımsı bir lezzeti vardır ve sanıyorum bu tür kestaneden yiyen insan çok azdır.
Uzun zaman sonra tatilimi Eylül dönemine denk getirdim ve çoluk çocuk bu kış memlekete kestane toplamaya gidiyoruz. Hem çocukluk günlerimi hatırlamaya hemde köy evinde meşe odunu ile yanan soba üzerinde kestane pişirmeye.
Mesaj atan ilk 3 kişiye 1 kilo taze toplanmış, bekletilmemiş kestane *
Bu kadar geyik yaptık birde ipucu verelim.
Kesaneleri pişirdikten sonra * hemen yemeyin. Kestaneleri derin bir tasa koyun 1/4 * su bardağı suyu üzerine serpiştirin. Suyu boca etmeyin serpiştirin. Sonra üzerini hava almayacak şekilde havlu yada kalın bezle kapatın bu şekilde buharında 5 dakika bekletin ve ondan sonra yiyin.
Buharı sayesinde kabukları daha iyi soyulacak ve daha lezetli olacaktır.