kerkuk un geleceginde turkiye nin rolu

entry1 galeri0
    ?.
  1. Kerkük, sahip olduğu yeraltı zenginlikler nedeniyle Irak'ın en önemli noktalarından biri haline gelmiştir. Kürtler, Kerkük'ü stratejik hedeflerinden biri olarak belirlemiş ve bu doğrultuda geri adım atmayacaklarını vurgulamıştır. Irak anayasasında Kerkük'ün geleceğinin 140. maddede Kürtlerin çıkarları doğrultusunda belirlenmesinin yer alması, hem Arapları hem de Türkmenleri endişelendirmektedir. Kürtler, 140. madde de belirlenen esaslardan taviz vermeyeceklerini ve elde ettikleri kazanımları kaybetmeyeceklerini sık sık dile getirmektedir. Normalleştirme adı verilen maddeye göre, normalleştirme (göç ettirilenlerin geri dönmesi ve sonradan Kerkük'e yerleştirilenlerin geri gönderilmesi), sayım ve referandum olmak üzere üç aşamanın 2007 sonuna kadar Kerkük te tamamlanması gerekmektedir.

    Türkmenler genel olarak Irak ve özel olarak da Kerkük konusunda izledikleri politikaların sonuçlarını kısa sürede alacaklarını düşünmektedir. Uzun süre beklenen Baker-Hamilton Raporu nun açıklanması ve verilen tavsiyelerin Irak toprak bütünlüğünün korunması doğrultusunda olması Türkmenleri bir nebze olsa da rahatlatmıştır. Türkmenler, kendilerinin 'son kalesi' olarak nitelendirdikleri Kerkük'ün Kürtleştirilmesine ve Kürtlerin zorlama bir şekilde Kerkük ü kontrol etmesine karşıdır. Türkmenler, genel olarak Irak'ın kuzeyinde yaşamasına rağmen, Kerkük, Türkmenlerin can damarıdır. Çünkü diğer bölgelerdeki Türkmenler siyasi ve kültürel olarak çok zayıflatılmıştır. Erbil in 1990 lı yıllardan beri Kürtleştirilmesi barışçıl bir şekilde gerçekleşmiştir. Erbil'deki siyasi Türkmen varlığı yok denecek boyuttadır. Erbil'deki Türkmen yetkililerinden birine göre, Türkmen siyasetçilerin herhangi siyasi bir faaliyeti Kürtlerin iznine tabidir. Türkmen siyasetçilerinin açık bir şekilde belirtmeseler de Türkiye'nin Türkmen konusundaki politikası konusunda 'hayal kırıklığı' yaşadıkları gözlemlenmektedir. Türkmenlerin önemli bölgelerinden biri de Tellafer'dir. Tellafer'de olup bitenler konusunda ise gerekli bilgiye ulaşmak mümkün olmamaktadır ve Türkmen yetkiliye göre, mevcut durumda Tellafer'e gitmek 'intihar' anlamına gelmektedir. 2004 ve 2005'te ABD tarafından iki kapsamlı operasyona maruz kalan Tellafer'de Türkmenlerin direnci kırılmaya çalışılmıştır.

    Irak'ta Türkmenlerin uğradığı baskılara ve özellikle de Kerkük'te oynanan oyunlara değinmeksizin, Türkmenlerin 'son kale'lerinin geleceğine nasıl baktıklarını ve Türkiye'den beklentilerini açıklamaya çalışalım. Kerkük'e yaptığımız ziyarette Türkmen soydaşlarımız ile görüşmelerimizde üç ayrı görüşü tespit etmek mümkün oldu. Birincisi, Türkiye'nin soydaşları Türkmenler için bir şeyler yapmak istediğini ancak bunu kendi sorunları nedeniyle başaramadığıdır. ikinci görüş Türkmenlerin ve Kerkük'ün, Türkiye'nin stratejik konularından birini oluşturduğu ancak gereken adımın atılması için uygun zamanın beklendiğidir. Üçüncü görüş, Irak'ta 'Türkmen savaşının' sona ermediği inancıdır. Bu görüşe göre, Türkiye, 'sakin atın tekmesi pek olur' politikasını uygulamaktadır. Bu görüşü savunan siyasetçilere ve halka göre Türkiye nin Irak'ta bozulan dengeleri yeniden oturtması için yeterli gücü vardır. Ancak Irak'taki diğer güçlerin Irak pastasını paylaşabilmek için 'aceleciliğine' karşı Türkiye'nin 'sakinliği'nin şaşırtıcı olduğu düşünülmektedir.

    Öte yandan, Kerkük'ün geleceğini belirleyecek olan Irak anayasasının 140. maddesinin uygulanmasının aksaması Kürtleri rahatsız etmektedir. Kürt liderler, 'peşmergeleri sonsuza kadar Kerkük'ün etrafında bekletemem' demektedir. Önümüzdeki günler, Kürtlerin 'aceleciliğinin' mi ya da Türkiye'nin 'sakinliği'nin mi başarılı olacağını gösterecektir.

    kayank: avrasya stratejik araştırmalar merkezi(asam) hasan yılmaz
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük