Kendi kendine konuşmaktır. iki sene önce kırılan en sevdiğin bardağının, her kırılma yıl dönümünde yas tutmaktır. Çevrende ki yüzlerce, binlerce rol yapan insanın arasında bir tek rol yapmayan olmaktır. Bazen kendinle tartışmaya girmektir ve sonuçta kazananın yine kendin olmasıdır. Yalnız olmamayı istemektir. Karanlıkta tek başına durmaktır yalnız hissetmek. Yalnız olmanın ne demek olduğunu anladığını düşünen insanların sahte yakarışlarını dinlemektir bazen de.
her insanın yılda en az bir defa başına gelen duygu yüklü durum. yoğun bir ilgi döneminden çıkmış her kişinin elinde sonunda düşeceği duygu. 16 bin kişiyler birlikte maç izledikten sonra eve dönerken birden beliriveren hissiyat. kaybedenler klübünde işlenen güzide bir konu. doğumdan hemen önce ve ölümden hemen sonra. bak bak soloyu duydun mu lan dediğinde -ha -ne gibi cevaplar duyduktan sonra kadehinden bir yudum daha alıp boşverirken. herkesin herkesi uyardığı bir kalabalık otobüste. en komiğide bu yalnızlıktan haberdar olup bunun üstesinden gelmek için yapılan anlamsız eylemler. saçma ve bir o kadar gereksiz. toplu bir biçimde birbirine bağlanıtılı mesajlar veren bir yazışmada ayar vermek için afilli kelimeleri bir araya toplamış insanlarda görülebilir. mesela yanında olursunuz sarılıp çok yalnız hissediyorum der durduk yerde. iyi de ben neyim ulan diyemezsiniz.
genellikle kitlesel bir olgunun kişiyle uyuşmamasından doğan bir sonuçtur yalnızlık, elle tutulup gözle görülebilen.
kimi zaman birden farkına varılır, içinde sıkıntı vardır ve birileriyle paylaşmak ister ama kimse yoktur dertleşeceği işte o zaman anlarsın yalnız olduğunu. bir his çöker insanın içine hüzün benzeri tuhaf bir his, bazen bişey yapmak istemezsin o his çökünce bazense yeni arkadaşlıklar kurmaya niyet edersin ki bu genelde fiyaskoyla noktalanır. eğer birde arkadaş konusunda seçici bir insansanız hani her önüme gelenle arkadaş olamam ben bazı özelliği olan insanlarla anlaşamam derseniz o zaman işiniz daha da zorlaşır çünkü yalnızlık hissini daha çok hissetmeye başlarsınız.
rol yapmaya başlarsın, mutluymuşsun gibi yalan davranırsın, evde boş koltuklarla konuşursun, aynadaki suratına tahammül edemezsin ve küfredersin, yatakta ise yastığına sarılıp, bir köpek gibi uyursun.
kimi zaman bünyeye iyi gelendir. gözünün içine bakan, beklentiler içinde olan, bir cevap bekleyen birileri yok.
"kendimi dinlemem lazım" dendiğinde en kaçınılmaz sonuçtur aynı zamanda kaçıştır.
istediğin vakitlerde güzeldir ama.
en kalabalık ortamda en gözde insan olmak istediğinde yıkandır, üzendir...
soyutlanmış, çaresiz, ilgisiz, hiç!
gece olunca dahada artan, mutsuzlukla ve bazen de korkuyla bütünleşen his. günlük hayatta yaşananlarla yakından ilgilidir. bazen öyle bir bastırır ki bu duygu, insanın ruh halini dibe çeker, umutsuzluklara yol açar..
etraftan gelen destek o an için anlamsız bir teselli olmaktan öteye gitmez.. bir ''ruhsal çöküntü'' olarak ta söylenebilir, zamanla geçer..
ama tekrar gelmeyeceği anlamıan gelmez..