özgecan cinayetinden sonra bir erkek olarak bugünkü başlıklardan sonra hissettim açık açık.
iki gündür aslınca yazasım yok.
arkadaşlar arkadaşlar biraz sessiz olalım bu ne kargaşa. şimdi hepiniz kağıt kalemleri çıkarıyoruz. sınav başladı. ohh be sessizlik.
yahu arkadaş dünden beridir bakıyorum da sanki biz acı çekmiyoruz. biz derken (erkeklerin bir kısmı) nasıl ki bütün kadınlar aynı olmadığı gibi bütün erkekler de aynı değildir. bunu bir kutuplaşmaya çekmeyin. bir de hemcinslerim var ki bugün özgecan'ın katili için atıp kesecek, bağıracak çağıracak yarın sokaktan geçen mini etekli bir kıza laf atacak. göreceksiniz böyle olacak. acılar bik bik devamlı bağırıldığında samimiyetini kaybetmeye başlar belli bir süre sonra. sorgulamamız gereken,
-kadın erkek ilişkileri nasıl normalleşir? (evet demenin evet hayır demenin hayır olduğu zamanlar ve buna saygı)
-islam dininin kadına bakış açısını nasıl değiştiririz
- toplumda özgür ve aşka dayalı seksi nasıl yaygınlaştırıbiliriz
- birbirimize olan saygıyı nasıl inşa edebiliriz.
Önde uyuşuk mu uyuşuk bir kokona vardır; her ürünü ayrı bir torbaya koyacağım derken arkada müşteriler dizilir gider, bu kokona hala aheste aheste üfleyerek torbaları ayırmaya çalışır, allahın yeşil soğanını 1500 yıllık bir antika el yazması özeniyle torbaya yerleştirirken artık sabrınız taşar ve kasaya doğru bir hamle yaparsınız.
Anında kokonanın gözleri üzerinize dikilir ve sizi sinir küpü edecek şu sözleri söyler: Biraz geride durur musunuz? Bu kadar yakın dikilmenize anlam veremedim. Sonuçta ben hala kasadayım aldıklarımı yerleştiriyorum görmüyor musunuz?
Sırf olay çıkmasın diye susarsınız ama kadın yapacağını yapmış sizi potansiyel sapık gibi göstermeyi başarmıştır.