çoğu ortamda rahat konuşamıyacak stresli insandır. insanlar ona bişey demese bile ses tonu hoşuna gitmez seçtiği kelimeleri kurduğu cümleleri beğenmez. o yüzden çoğu zaman rahat konuşamaz kasıntıdır bu yüzden daha da beter hale gelir durum. aslında bir konuşmaya başlasa gerisi gelecektir ama yapamaz işte. akıcı ve uzun süre susmadan konuşan insanlara hayretle bakar ne yiyor napıyor lan bunlar diye düşünür. çevresindeki çoğu insanın ses tonu ona güzel gelirken kendi sesini çektiği videolarda falan duyunca çıldırır lan bu nasıl ses böyle der.
bundan dolayı laflarını seçerek her daim kasıntı konuşur. yanlış laf söylemekten korktuğundan konuşurken hep streslidir kısa cümleler kurar genelde. telefon konuşmalarını da hiç sevmez konuştuğu kişinin yüzünü görememek onu daha kötü yapar. laflarıma kesin gülüyor ordan diye düşünür. bir tartışmada ve muhabbette ne kadar bilglili olursa olsun konuşmasına güvenemediğinden susar veya zorla tek cümle söyleyip çekilir. bu yüzden de bilgisini hiçbir yerde gösteremez.
belki entelektüel ve ciddi konularda örneğin siyasi bir olay olsun ne biliyim film müzik edebiyat olsun konuşabilir bir şekilde fazla göze batmaz ama iş geyik çevirmeye geldiğinde ortamdakiler çok samimi değilse tabiri caizse sıçar veya insanların ona karşı olan tavırlarından sıçmış gibi hisseder. işte bu yüzden kızlarla da samimiyet kuramaz tamam film böcek çiçek konuşur da asıl samimiyeti kuracak muhabbetlere bir türlü geçiş yapamaz. anca dost kalır o dostluk da sabun köpüğü dostluğudur bir müddet görüşülmese unutulur. ayrıca çoğu tartışmada sesini duyuramaz zaten hatta bazen düşünür bu ibneler bilerek duymamazlıktan geliyolar beni galiba fikirlerim onlara battığından diye de düşünür. bu işin ileri boyutundakiler dolmuşta ineceği yeri bile söyleyemezler. bir daha görmeyecekleri insanlardan bile utanırlar yani.
Ailesinin böyle bir kompleks edinmesine katkısının büyük olduğunu düşündüğüm şahıs.
Küçüklüğünde, özellikle annesi ve diğer büyüklerinin "sus sen konuşma, karışma, bak yine bilmiş bilmiş konuşuyor" tarzı lafları sarf ettiği ortamda büyüyen kişi, ister istemez bilinçaltında ben boş konuşuyorum, benim dediğim hiçbir şeyin değeri yok izlenimine kapılacaktır. Haliyle ileri yaşlardaki sosyal ilişkilerinde annesinin lafları kulağında dış ses gibi patlayacak, gayet istekli ve arzulu olduğu hallerde dahi yutkunarak susacak, meydanı hakikaten tın tın konuşan ama özgüveni yüksek kişilere bırakacaktır.
Bu bir kısırdöngü olduğu için iyi bir psikolojik destek, hatta hipnoz tedavisiyle geçmişe inmek bile gerekebilir (diye düşünüyorum çünkü psikolog değilim *)
karşısında suratı hiç gülmeyen (bkz: ahmet yüksel) gibi biri olan insanın ne anlatırsa anlatsın hoşnut olunmadığı psikolojisiyle yüzleşince konuştuklarının anlamsız olduğunu ya da saçmaladığını sanmasıdır. aslında sorun onda değil ahmetlerdedir.