kendi mistik imgeleminde otlayan yalnız öküz

entry83 galeri0
    1.
  1. kendini her şeyden ve herkesten soyutlamış, kendi sınırsız imgeleminde, türlü renkleri bir araya getirmiş, sarsak telaşların, vehimli tansıkların, ürkek kararların ve diğer tüm öküzlerin sahte dünyalarından uzakta, o bilindik maskeli balonun dışında, kendi ütopyasında, belki fütursuz, belki hoyrat veya nobranca... ama ne olursa olsun özgürce, dilediğince otlayan öküzdür.

    bir de yorgun inek vardır ve bir de hayata dair umut veren taylar...
    28 ...
  2. 2.
  3. özgür olduğunu sanan öküzdür. kendi imgeleminde hapis olduğunu farkettiğinde üzülür bu öküz.
    5 ...
  4. 3.
  5. sonrasında yüzde bi milyon geviş getirecektir.
    5 ...
  6. 4.
  7. bazen de sözlüğün dar ve karanlık sokaklarından, o koca götüyle geçmeye çalışır bu öküz, sözlüğün veletleri de götüne çöp dürterler, öküzdür en nihayetinde, ses etmez... yani bir öküz, ancak bu kadar öküz olabilir...
    10 ...
  8. 5.
  9. 6.
  10. bağnaz yani yeniliğe kapalı öküzdür. zira herşeyi kişinin kendisi bilemez iletişim öğrenim için gereklidir.
    3 ...
  11. 7.
  12. sürüden ayrılan idealist kuzu ile ileride kanka olması beklenen öküzdür. öküzdür sonuçta.
    3 ...
  13. 8.
  14. bu öküz bazen, başlığı 'başlıktır' diye tanımlar, öküzdür en nihayetinde...
    6 ...
  15. 9.
  16. dünyadaki buzağı artışını düşünür bazen, gözleri uzaklarda bilinmez bir noktaya dalar bu öküzün, yorgun ineğe olan aşkı gelir aklına ve bir şarkı mörüldenir kendi kendine, öküzdür sonuçta, bildiğin öküz...
    6 ...
  17. 10.
  18. bir bildiği vardır her zaman, gülen gözlerle bakarken hayata, muhayyer kürdi makamında mööler ama anlamaz kimse, anlamasın da zaten, çok da sikinde.

    öküzdür nihayetinde, sadece bir öküz...
    8 ...
  19. 11.
  20. yalnızlığın nirvanasında, çakrasını sonsuzluğa açmış, kendini çoktan aşmış olsa da, yine hep bir şeyleri eksiktir bu öküzün.
    iri cüssesiyle boşlukta süzülebilme yeteneği ise, doğuştan bahşedilmiş bir lütuftur ona.
    bir de şiirler yazar, kimsenin bilmediği dilde, görünmez sevgililere.

    öküzdür nihayetinde, koca götlü bir öküz...
    8 ...
  21. 12.
  22. umarsızdır her zaman, eşekten küçük koyundan büyük gözleriyle boş bakışlar atıp dünyaya, geviş getirirken kasabın götüne gül sokacağı günleri beklemektedir çaresizce.

    öküzdür nihayetinde, sadece bir öküz...
    7 ...
  23. 13.
  24. çilekeşdir çoğu zaman. bazen bir kağnıyı çekerken farkında değildir, kurtuluş savaşı'nın görünmez kahramanlarından biri olduğunun. keleği zöpürtete zöpürtete babalanan eşekleri görünce kelek zöpürtetesi gelen dış kapının dış mandalıdır hep.

    öküzdür nihayetinde, sadece bir öküz...
    6 ...
  25. 14.
  26. mütessirdir yalancı gözlerle umut vadeden ineklerin alayına fakat mütehammildir de aynı zamanda, gıkı çıkmaz en zorlu kazıklarda, geniştir götü, her dost kazığını kabullenebilir seve seve, seke seke gelmiştir, sike sike gidecektir şu üç möölük dünyadan.

    öküzdür nihayetinde, her öküz gibi bir öküz...
    8 ...
  27. 15.
  28. soğuktan itlerin bile it gibi titrediği gecelerde, yaşlı gözleriyle seke seke annesinin süt dolu memelerine koştuğu kaygısız günleri hatırlar. mööler sessiz bir çığlık atarcasına sonsuz karanlığa doğru.

    öküzdür nihayetinde, en fazla kağnı çeken bir öküz...
    5 ...
  29. 16.
  30. oysa neler düşlemişti, küspesiz ve kimsesiz izbe samanlıklarda, bir gönül bulup, onunla bir olup, seyran edecekti o samanlığı ve düğününe çağıracaktı bütün komşu ahırları.

    heyhat şimdi çok uzak bir ihtimaldir mutluluk, tavuklar bile eşelenmiyor yanında.
    yalnızlığıyla kavruluyor, boynuzlarında taşıdığı arzın en kuytu noktasında.

    istese de veremez artık yalnızlığını, giremez bir ineğin koynuna.

    öküzdür nihayetinde, arabesk şarkılar söyleyen bir öküz...
    5 ...
  31. 17.
  32. bir dirhem etinin bin ayıbını örtüğü besili yarini düşünür, tezek kokuları içinde, önündeki diğerlerinden farksız saman balyasından bir fırt daha çekerken. sorgulamaz, sorgulayamaz yaşadığı üç-beş möölük hayatın anlamını, hem sorgulasa da ne çıkar ki emeğinin karşılığı bir elin parmaklarını geçmeyecek saman tutamları ve yalağın içindeki sudan daha fazlası değildir hiçbir zaman.

    öküzdür nihayetinde, sadece bir öküz...
    4 ...
  33. 18.
  34. eşşekleri kıskandıran gözlerinden, usul usul süzülürken damlalar, 'gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar'ı terennüm eder her akşam üstü ve bütün meyhanelerini dolaşır köyün, bir umut arar kadehlerdeki toynak izlerinde...
    fakat her yolun sonunda aynı kimsesizlik vardır, elin oğlu her gece heybeli'de mehtap'a çıkarken, tepecik'te hülya'ya dalarken, nevizade'de leyla'ya girerken, o, el-izabetten ibarettir solgun yalnızlıklarda.

    yine de katlanabilir en susuz yazlara, öküzdür nihayetinde, bildiğin öküz...
    9 ...
  35. 19.
  36. bir ağaca sırtını vermiş anadolu sevdalısı çobanın kavalından gelişi güzel çıkan, şu dağlarda kar olsaydım türküsüne benzeşen nağmeler eşliğinde aslında o dağlardaki karlardan hiçbir farkı olmadığını düşünür, sorgulamaya devam eder bunca ineğin arasında ne kadar değersiz olduğunu, mis kokulu otlardan bir fırt daha indirken işkembesine.

    öküzdür en nihayetinde, onca ineğin içinde tek başına bir sarı öküz...
    4 ...
  37. 20.
  38. ahırın duvarındaki çatlaktan köyün genç ve güzel ineğini dikizlerken birden ineğin yere yatıp uygulamaya koyulduğu şeyi anlamaya çalışıyordu. inek aslında garip bir şey yapmıyor yalnızca memelerini sıvazlıyordu. öküz bunu anlamamıştı, ne de olsa öküzdü.
    3 ...
  39. 21.
  40. Yeni yeşermeye başlayan otlara ilk damlalar düşmeye başlamıştı. Yağmur her zamanki gibi bir şarkı ritmiyle dökülüyordu gökyüzünden. Her damla düşeceği yeri biliyordu sanki. öküzün boynuzuna bir damla düştü, biraz afalladı, sallandı; ama yıkılmadı. Ortalık, sanki doğanın bir çerçevede tablo edilişi, bir tuvalde yansıması veya bir sanatkârın en ünlü resmi... gözleri parıldadı işkembesinin taze otlarla dolu olacağı önündeki günleri düşünerek.

    öküzdür nihayetinde, sadece bir öküz...
    3 ...
  41. 22.
  42. hayatın ona geldiği gibi o hayata gitmemişti. her gece suçsuzluğunun yargılayıcılarını yargılar, bir bir asardı hepsini. unuttuğu bildiğinden çoktu.
    yalnızdı ama kimsesiz değildi. bilincin kudretiyle hala ayaktaydı belki.
    nefretini törpülemişti ama ara sıra sevdalanırdı da. sevdaları uçurumu andırırdı...
    saya saya bitirse yıldızları, yine de sabah olmasın isterdi. sonra düşlerinden utanır saman balyalarına sarılırdı.
    mağdurdu ama bir o kadar da mağrur.

    en nihayetinde öküzdü işte, bildiğin öküz...
    2 ...
  43. 23.
  44. yaşadığı coğrafyanın nimetlerini değerlendirmiş, hemscinsleri lokomotiflere baba mesleği kabulu ile bakarken o zen rahiplerini gözlemlemiş ve onlardan feyz almış öküzdür.

    bir ustanın * söylediği gibi "ağaç aleladedir, öküzde aleladedir. ancak ne zaman öküz ağaca çıkar işte bu fevkaladedir." sözünden hareketle o görüntü olarak öküzsede, özünde sütaş inekleri kadar şendir.
    4 ...
  45. 24.
  46. Mâveraî bir bulut yığınının damla damla ümitle yenilediği bir mevsimde, bir damla da suskunluğunu bozan öküzün kalbine düştü. Sabır çanağının taşmasına bir damla kalmıştı ki taşıverdi. Tufeylî ruhların elinde oyuncak, mâna bütünlüğünü kaybetmişlerin elinde tutsak olduğu günleri hatırlıyor ve ''yetmez mi?'' diyordu. Aslında sabırlıydı; ama alabora olmuş ümidi, kıyıya vurmuş sevgiyi de görünce dayanamadı daha... Karar verdi, uçsuz bucaksız, mis kokulu kırları keşfetmeye gidecekti...

    öküzdür nihayetinde, sadece bir öküz...
    2 ...
  47. 25.
  48. her ne kadar kendini herkesten soyutlamış, kendi imgeleri içinde kaybolmuş, kendi ütopyasında fütursuzca ama özgürce yaşıyor olursa olsun nihayetinde tüm dünyası bir trenden ibaret olan öküzdür. ütopyası da füturu da o trendir.
    hepi topu öküzdür işte.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük