Mecburiyetten doğuyorsa ve her ne kadar kendine yettiğini düşünse de, insan buna mecbur kaldığı için eksik hisseder.
Düştüğünde her seferinde hem kendini kaldırmak hem de yerden kalkmak için çaba harcar. Kalktığında hem tekrar düşmemekten, hem de buna ihtimal verebilecek her olasılıktan kendini korumaya çalışır.
Hayal kurarken yalnızdır. Kurduğu hayaller yıkıldığında da fakat tekrar hayal kuracak gücü de yine kendi başına toplar.
insan kendi kendine yeter de, kendi içindekine yetebilir mi, içindeki uçsuz bucaksız boşluğu yalnız kendisiyle doldurabilir mi bilinmez.
ihiyacım yok ki dediği anda içinden gelen o cılız sesin aslında yalnız kalmak istemediğini söylediği anla yüzleşmesi zor olur insanın.
En güçlü durduğu anda içindeki karanlıkta kaybolup kimsenin onu aramaya gelmeyeceğini bilmek ağırına gider. Karanlıkta kendi kendini arar, bulur. Belki de tekrar aynı karanlığa kendisini iter.
Artık öylesine güçlüdür ki imdat çılgınlığına yine yalnız kendisi kulak verir. Çığlığın da kendisine ait olduğunu unuturcasına...
öyle olduğunu zannetmektir. bir noktadan sonra kendi kendineliğinle savaşmaya başlıyorsun çünkü. bir bakıyorsun ki, etrafında senden başka kimse kalmamış. 'kimseye ihtiyacım yok benim, kendi kendime yeterim' diye naralar atarken, bir anda 'nerde lan bu millet' diye sayıklamaya başlıyorsun. yalnızlık allah'a mahsustur.
Borla çalışan insan olmaktır bir nevi. Tübitak destekli proje kapsamında helalinden yüz bin lirayı kapmak anlamına gelir. gerçi kosgeb'ten daha rahat alabilirsiniz o meblağı. Tübitak yoğun çünkü bu aralar. "az ilerde yet kendine kendine" cevabı almak kuvvetle muhtemel. aslında motorlu kurye işinde deli para var. bak benim bir arkad...
belirli bir noktaya kadar yetebilen insan olmaktır. bir noktadan sonra tıkanır insan kafayı yer artık herhalde. kendi kendine yetebilir insan da. nereye kadar.