- selamünaleyküm
+ aleykümselam. nasıl olsun ?
- valla yarın okula gideceğim, hocalar kızıyor. hafif kısalt abi, normal birşeyler olsun.
+ tamam aslanım.... jarrrrrrr....
- naptın abi makinayla mı alınır !!!
+ e oğlum sen okul traşı demedin mi ?
- e öbür tarafını da al bari...
+ jarrrrrrr...
bayanlar içinde durum farksızdır aslında.
kırıkları aldırmak için oturduğunuz kuaför koltuğundan 5 - 10 cm kısa saçla kalkarsınız ki başta da o kadar söylersiniz;
sakın saçı çok kısaltma
sakın saçı çok kısaltma
sakın saçı çok kısaltma
sakın saçı çok kısaltma
sakın saçı çok kısaltma
.
.
.
bızz, cızz seslerinden sonra cozut kel bir kafa ile karşılaşılır. aradan 1 ay geçer, saçlar uzar, mahallenin berberine yine gidilir.
b: nasıl yapalım abi?
m: arkaları kısalt, önleri taranacak kadar bırak
bızz,cızz filan derken yine kel bir kafa ile karşılaşılır. hasbinallah denir ve çıkılır. aradan 1 ay geçer, berbere bir şans daha verilir.
b: nasıl yapalım abi?
m: abi çok az alıyorsun, enseleri filan düzelt yeter, çok az ama.
b: tamam abi nasıl istersen.
bızz, cızz derken yine aynı model. berber okul tıraşından başka tıraş bilmiyor anlaşıldı, nasıl yapalım sorusu da nezaketen, ince adam vesselam. gereği düşünüldü: bir daha aynı berbere gidilirse nasıl yapalım abi sorusuna kafana göre takıl denilecek, istese de farklı takılamıyor adam çünkü.
- abi naaptın sen
+ kısaltıyoz işte yigenim
- abi amuna koydun kısacık kaldı saç
+ ya bende fark ettim biraz kısa gibi oldu ama artık dönüş yok ayarsız olur böyle bırakırsak
- bırak ayarlama amunakoyum kazı gıtsın kazı
taksim'de mc donalds'ın ara sokağındaki yaşlı mı yaşlı berber buna örnektir. Sadece Kırıkları aldırıp, fön çektirmek için gittiğim, uzun kıvırcık saçlı ve top sakallı olarak girdiğim bu sağır berberden sakalsız ve kısa saçlı olarak, afedersiniz .ük kafalı japon askeri gibi, kuş gibi çıkmıştım. Gülmekten itiraz edemezsiniz. Etseniz de duymaz! Gitmeyin!
hayatı zindan eden, içinizden küfürler ettiren, karşı konulmaz bir cazibesi olduğu için kızamadığınız berberdir.
bir serap abla var kuzenimin keşfi kendisi. fosur fosur sigara içiyor içerde, birde içeri tabela asmış "burda sigara içmenin cezası bla bla bladır" filan diye. hey allahım ya. * neyse, geçen gün metroda güneş vurunca saçlarıma içimi çektim efkarlandım bir an. o ne kırıklar öyle? sanki homeless'ım da uzun süredir saçlarımı kestirememişim, bakımsız tarzan gibi dolanıyordum. saçlar da uzamış almış başını gitmiş, nerdeyse bele geliyor. kestirmeye de kıyamıyorum ama kestirmezsem de kırıklar yukarı kısımlara çıkıp iyice bakımsız gösterecek saçlarımı. malum, kızıl boya da iyice mahfetti saçlarımı.. neyse, kuzenim biliyor kesim konusunda hassas olduğumu. ısrarla sordum, kızım dedim "çok kısaltmaz dimi?".. "yok yok ne istersen onu kesiyor, sen söylersin" dedi. ulan merve ulan merve! *
şimdi ben kuaför milletini az çok biliyorum. annem eski kuaför. bendeki de ayrı bir salaklık ulan annen eski kuaför ne bok yemeye dışarı gidiyorsun? kaşındım ben zaten. hakettim bunu. kuaförlerin elinin ayarı yok bunu çok iyi biliyorum. sadece ebru abla var benim o ne kadar diyorsam o kadar kesiyor kadın bak allah için hakkını yiyemem. sen ebru ablaya gitmeye üşen git serap'a.
ben: serap abla uçlarından alcaksın ama arkası v şeklinde olcak kat gibi anladın mı ne istediğimi?
serap: hıhı tamam tamam bişey yok onda (hee bok bişey yok.. içine edeceksin o saçın)
ben: ya işte çok kısalmasın 3 parmaktan fazla kısalmasın 1 ay sonra tekrar alırsın olmazsa.
serap: yoo yoo kısaltmicam. boyu çok iyi (yaa eminim kısaltmazsın!)
kesim başlar. makasın "şılak" diye acı inişleriyle birlikte saçımdan 5 parmak kadar bölüm gitmiştir. boynumun orda yapışmış gibi bir naylonla kendimi kurbanlık koyun gibi hissediyordum. allahın rahatsızı ben sana o kadar mı kes dedim? ama daha bir şey söylemeye de gerek yok. kelimeler o esnada kifayetsiz kalıyor biliyor musun? saç gitmiş zaten ne konuşacaksın? "ayy pardon yaa dur bi dk" diyip çekip uzatacak hali yok.
kesim bitti. ağlamak istiyordum. midemde bir şeyler oldu. gözlerim buğulandı. evet piçe çevirmişti saçımı. özenle uzattığım saçım boka benzemişti. yani artık orda öyle uzun bir saç filan yoktu. kocakarı gibi yapmıştı beni. saçlarımı öne attım iki yandan. göğüslerimi bile kapatmıyordu. tekrar acı dolu saç uzatma seanslarım başlayacaktı. tekrar depresyona girip aynalara küsecektim ki öyle oldu. saçlarımı açık bırakmıyorum. açık ve kısacık olmalarını görmeye tahammül edemiyorum. aliye rona gibi dolaşıyorum ulan kaç gündür! o saç kimbilir kaç ayda eski haline gelecek? düşünmek bile istemiyorum.
bir daha da serap abla'da saç kestirenin şu sözlükte bir entry yazması nasip olmasın lan..
tıraş bitip eve gelindiğinde aynanın karşısında küçük emrah yüz ifadesi ile "saçın amına koydun be" diye ağlamaklı olunur. saç uzasın diye akla hayale gelmeyecek yöntemler kullanılır, insan içine çıkmaya utanılır, allahsız berber.
