Artık kimin paşasıysa Evren paşa sadece kendine emredileni yaptı ne fazla ne eksik. Daha sonra da verilen görevi başarmanın mutluluğu ile huzur içinde dokunulmaz olarak mutlu müreffe yaşayıp öldü. Ölürken de arkasında otobüsler dolusu ceset bıraktı. Onun yarattığı çocuklar bugün suriyede devlet kurmak üzere.
Mihraç Ural 1956 yılında Nusayri bir ailenin[2] çocuğu olarak Hatay'ın Antakya ilçesinde doğdu.
Gençlik yıllarında Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi'nde (THKP-C) politik faaliyetler yürüttü.
Acilciler mensupları arasında çok sayıda Hatay kökenli Arap Alevi’si (Nusayri) kişi bulunmaktaydı, bu sebeple Ural arkadaşlarıyla birlikte özellikle Hatay'da faaliyet yürüttü.
Bir süre sonra lider konumuna seçildi ve Acilcilerin ana omurgası olan Halkın Devrimci Öncüleri adlı oluşumu kurdu .
Mihraç Ural, yasa dışı örgüt faaliyetleri nedeniyle tutuklu olduğu Türkiye'den 1982'de Suriye'ye firar etti.[4] Ertesi yıl Hafız Esad'ın kardeşi Cemil Esad'ın emriyle Suriye’de vatandaşlık belgesi aldı ve Lazkiye'ye yerleşti.
Darbe yapılacak yap. Yunanistan natoya alınacak al. Bu adam emekli olacakken önünde ki adam emekli edilerek genel kurmay başkanı yapıldı. Bu adamın bu ülkeye verdiği zararı yunan çekilirken afyon'a vermemiştir.
iyi ya da kötü bir şey yaptığı hala tartışılan ama aslında yaptığı hiçbir şeyde pek de fikri olmayan cuntacı asker. Onu da yönetenler vardı. Belki o bile bu vahşeti tahmin edemezdi.
Aylarca süren gözaltılar, gözaltında kayıplar, akılalmaz işkence yöntemleri ve idamlar oldu.
Uluslararası af örgütünün yayınladığı işkence raporunu okuyun.
Suçlu olup olmadığı bile henüz anlaşılmamış insanlar vardı. Ki biz bugün suçluların da tırnaklarını sökmüyoruz, elektrik vermiyoruz, pisliğini yemeye zorlamıyoruz ve onları soymuyoruz.
Bugün neyin yanında durduğunuz önemli değil, ama neyi övdüğünüze bi' bakın. Saçmalamayın.
Çok Makul bir adam olmasa da; sosyalizm ayağına milyonlarca kişiyi katleden sapık solcu katillerden daha makul bir adam olduğu aşikar.
Ayrıca lafı hiç eğip bükmeye dolandırmaya gerek yok; 1960ların sonlarından 1981e kadarki süreçte türkiyede etkin güç konumunda olan sol örgütlerin (dev-yol, dev-sol, dev-genç, tikko, mlsbp, thko..) alayı birer terör örgütüdür..
1981 öncesinde işledikleri cinayet ve katliamlar da büyük ölçüde sol kontrolünde olan türk medyası tarafından unutturulmuştur..
sadece katil değildir. diyarbakır cezaevinde yapılanlar sayesinde pkk'nın asıl kurucusudur.
o ve esat okan yıldıran.
o ceza evinde yaşanan insanlık suçları kurdu pkk'yı. ölen canda bir miktar payı var bu adamın. hem kendi döneminde hem de sonrasında.
dipnot : diyarbakır ceza evi öncesi ufak bir öğrenci topluluğuydu pkk. terörist düşüncelere sahip ama destekçisi çok az bir grup. darbeden sonra bir anda 1000 kat büyüdü. gerçek bu yakın tarihi kendiniz araştırın birilerinden dinlemeyin.
Birkaç gün önce aklıma gelmişti, alaşehirli olduğunu biliyorum da alaşehir balıkesirin mi manisanın mı ilçesi diye tereddüte düşmüştüm; baktım Manisaymış.
Sosyalizmin Türkiyeden silinmesinde belki en etkili olmuş kişidir. Çok sevmem kendisini ama bilirim ki Dinci değildir.
Bu arada döneminde 51 kişinin idam edildiği kenan evrene katil diye çemkirenler kıytırık sosyalist ideolojilerin katlettiği on milyonlarca kişiyi görmez ya da görmek istemezler..
Hayır olsun rüyamda oturmuş karşılıklı tavla oynuyorduk. Tavla oynarken bana darbeyi nasıl yaptığını anlatıyordu. Ben 62 yaşında yaptım darbeyi cümlesi kaldı aklımda. Sabah baktım gerçekten de 62 yaşındaymış. Allah allah!
Hakkında yapılan kötüleme karalamalar, özellikle 80ler 90lar ve 2000lerin içi solcu ve liboş dolu olan medyası tarafından fazlasıyla abartılmış, bir nevi solcular ve liboşların hışmına maruz kalmıştır.
Çok iyiydi ya da kutsanacak bir isimdir demiyorum ancak kendisiyle aynı dönemde etkin olmuş pek çok isimden daha az kötü olduğu ortadadır.
Hakkında bilinmesi gereken öncelikli şey, kendisinin elinde 12 eylül 1980 öncesinde ülkedeki kötü gidişata engel olacak imkan bulunmadığıdır.
80ler öncesini yaşayanların net şekilde dillendirdiği bir şey, 21. Yüzyılda doğru düzgün hükümetler seçmeyen türkiye halkının 70lerde de doğru düzgün hükümetler seçmediğidir.
Emir komuta zinciri içinde genelkurmay da o hükümete bağlıdır fakat türk askerinin bir şeyler yapabilmek için seçilmiş iradeden yetki alması gerekir, seçilmiş iradeyse türk komutanlarına/generallerine o yetkiyi vermedi.
Ne demirel ne de ecevit ülkedeki kötü gidişat ve terör tehdidiyle doğru düzgün mücadele etmediler. En basitinden, her gün onca siyasi cinayetin işlendiği türkiyenin iç karışıklığına bizzat silah tedarik ederek kaçakçılıkla cebini dolduran isim, bizzat hükümetin gümrük ve tekel bakanı tuncay mataracıydı. Dönem yöneticileri ise devasa bir yara haline dönüşen tuncay mataracıyı görevden almaya yanaşmadı, çünkü bu problemi hükümet krizi çıkarmadan çözecek medeniyette değildiler. Türk siyaseti o zamandan köylülerin eline geçmişti.
Öte yandan asker terörü dikkatle takip ediyor, fakat sivil irade izin vermediği için tutuklamaları bir türlü yapamıyorlardı.
Gerek tuncay mataracının mahkeme önüne çıkarılması, gerek örgüt yöneticilerinin yakalanıp içeri tıkılması için askeri idarenin iktidara gelmesi şart olmuştu çünkü bu yetkiyi vermeyen sivil siyasetçiler oldukça basiretsiz bir tutum içindeydiler.
"Our boys" lafı ise mehmet ali birand tarafından uydurulup yayılmış bir yalandır, orjinali "boys in ankara" dır "Our boys" değil.
Ülkede milli ekonomiye, üretime ve yerli sermayeye menderesten sonra 2. Büyük kazığı atan gerçek amerikancı özaldır ve bütün bunlar önüne sürülen her haltı seçen halkın Özalı seçmesinin bir sonucudur. Kenan evrenin özaldan pek hoşlanmadığı ve bir konuşmasında seçilmemesi gerektiğini söylediği de bilinen bir gerçektir.
12 eylül solun silahlı gücünü yok etmekle sosyalist devrim hayallerini de yok etti. 80ler öncesinin sıkı sosyalistlerinden olan kimi medya solcularıysa, büyük etki ajanlarına dönüştüler. Askerle ve ülkedeki şehirli, eğitimli, kalburüstü insanlarla mücadele içindeki kimi gruplara medya desteği vermeye başladılar ve bu doğrultuda dincilerin hizmetine girdiler. Kimisi Özalı destekledi, alayı pkk sempatizanlığına ve aklayıcılığına bulaştı, Kimisi akabeye yoğun kitlesel medya desteği vererek bu güce erişebilmesinin önünü açtı. 80lerde, 90larda ve 2000lerin başlarında medyada güçlü olan cihangir solu, toplumdaki algı yönetimini ülkede demokrasi olmadığı çünkü ülkede katı bir askeri faşizmin olduğu iddiasına dayandırmıştı. Akabe, bunların yarattığı algı operasyonuna göre ülkeyi askeri vesayetten kurtaracak bir demokrasi ve özgürlük getiricisi idi.
Sol sloganlar savurarak onyıllarca kendini aydın entellektüel olarak pazarlayan tipler "önemli aydın, düşünen insan, özgür bir insan." Gibi soslara batırılarak önümüze sürüldü. Her dediklerine inanmamız iştendi, yoksa "ırkçı, faşist, kafatasçı, postal yalayıcı" bilmemne ilan ediliveriyorsunuz. Ama ben bu tiplerin gerçek anlamıyla ne bir aydın, ne de entellektüel olduğuna inanabiliyorum.
Rizeli recepin bunca senede yaptığı iyi bir iş varsa o da medya solcularını iyice kullandıktan sonra şamarlaması olmuştur.
Medya dediğin sağ medyası sol medyasıyla öyle bir kerhane ki; önemsedikleri olayı sürekli önümüze getirip asla unutturmuyorlar, önemsemedikleri olay içinse parmağını kımıldatmıyorlar. insan hakları, demokrasi kavramları hep solcuların tekelinde ve sadece belli kişiler için işliyor. Hasan cemal, ece temelkuran, ahmet altan, amberin zaman, banu güven, can dündar, ahmet şık, oral çalışlar, nuray mert, oya baydar, diğerleri. Önemsedikleri katili sürekli önümüze getirip ayıplatıyor, önemsemedikleri katiliyse asla haber yapmıyorlar.
Öyle bir çifte standart oturtmuşlar ki bir kişinin katili ağca ile yapılan röportaj çok ayıplanıyor, ama hasan cemalin kandilde birkaç binin katili karayılanla yaptığı röportaj çok başarılı bulunuyor. Malum solcu/kürtçü enteller en büyük şamarı önlerini açtıkları dincilerden yemiş durumdalar. Kimisi pkk veya gülen cemaatine verdikleri destekten ötürü içeri tıkılmış, Kimisi işinden edilmiş, ortada gürültü koparacak adam da kalmadığı için içeridekiler de bir cezaevi köşesinde unutulmuş vaziyette.