6 yaşındaydım, cumhurbaşkanı olarak bizim lojmana gelmişti. geldiği gün babamın elinden tutmuş lojman içindeki ordu pazarı'na doğru yürüyordum. annem, babamın eline bir alışveriş listesi tutuşturmuş, bizi evden postalamıştı. yaz sıcağında yürürken yol kenarından bir demet çiçek toplamıştım. eve dönünce anneme verecektim.
elimdeki çiçeklere bakarken, babamın sesini duydum: "bak oğlum, reis-i cumhur." kafamı kaldırdım. hemen karşıdaydı. üs komutanının konağından çıkmış siyah makam arabasına biniyordu. aynı televizyondaki gibiydi işte. karşı taraftaki karacı askerlerin binalarının balkonlarında ve yol kenarında bir kaç çocuk ona el sallıyordu. onlara el salladı. sonra arabasına bindi.
karşıdan karşıya geçecektik. babam kaldırımın kenarında durdu. makam arabası hemen önümüzden geçecekti. araba yavaş yavaş bize doğru hareket etti. oturduğu tarafın camı açıktı. uzaktan göz göze geldik. bana gülümsüyordu. araba tam bizim hizamıza gelmişti ki, o sırada nedendir bilmem, elimdeki çiçekleri arabanın üzerine savuruverdim. oturduğu yerden bana bakıp hala unutamadığım gevrek bir kahkaha attı ve bana el salladı. ben de karşılık verdim. o yaşta nereden bileyim lan dayılarıma cezaevinde işkence edildiğini, idam cezası verildiğini. benim için kendisi hergün televizyona çıkan cumhurbaşkanıydı. ona bir değil, binlerce demet çiçek feda olsundu.
babamın ne tepki verdiğini görmek üzere sırıtarak ona baktım. suratında hiç bir ifade yoktu ve bana bakıyordu. anlam verememişti adamcağız. bir müddet öylece bakıştık. sonra bir kahkaha patlattı. "annene söyleyecem lan. sana topladığı çiçekleri gitti kenan evren'e verdi diyecem" dedi. "niye? kızar mı ki?" dediğimi hatırlıyorum. omuzlarını silkti, "bilmem" dedi.
"hadi gidelim" dedikten sonra, tekrar ordu pazarı'na doğru yolumuza devam ettik.
o günden sonra çok uzun bir süre, kendisi benim için hep o gün attığı gevrek kahkahası ve sevecen tavırlarıyla kaldı aklımda. sonradan kendimi, hannibal filminin sonunda hannibal lecter'la uçakta yanyana oturup muhabbet kuran, onun ikram ettiği insan etini yiyen çocuk gibi hissettim.
-referandum yapılsın, 12 eylül dönemi halka sorulsun. halk "yargılansın" derse şerefimde(!) (valla böyle dedi. "şerefimde". kenan evren ve şeref..) bu lekeyle yaşamam, zaten intihar ederim- demiş en son.
biz de diyoruz ki o kadar kolay kurtulamazsın kenan efendi.
eğer bu millet, bu devlet, bu hükumet kendisini yargılamayı başarırsa ölüm o kadar kolay olmamalı.
kendisi ve getirdiği cunta rejimi hakkında dava açtığı için hakimler ve savcılar yüksek kurulu tarafından görevinden el çektirilen ve tüm özlük hakları alınarak avukatlık yapması bile engellenen eski adana savcısı sacit kayasu'nun aihm tarafından haklarının teslim edilmesi ve kendisinin de görevi başına döner dönmez bu davayı açacağını söylemesinden tırsmış olacak ki intihardan falan bahsetmeye başlamıştır.
nerede işlenen ve hangi suçun cezası karşılıksız kalır?
yargıya kalmam intihar ederim diyerek yargılanmaktan kaçmaktadır fakat işi zordur bu sanat adamı darbeci en yakında yargılanacak ve ömür boyu öldürdüğü gençlerin vicdan azabının yanında birde hapis cezası çekecektir.
(bkz: Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste)
hürriyet ve milliyet'in sürmanşetlerine bakılırsa, darbe tartışmalarının kendine uzanmasından tedirgin olan emekli generaldir. allahtan rte yüreğine su serpmiş, yargılanmasını isteyen deniz baykal'a sululuk yapma demiştir. haklıdır. amerika'nın emaneti o.
intihar etme ihtimali olmayan şahıstır. bu ülkede hiç bir şeycik olmaz ona, paşa paşa yaşadı, paşa paşa ölür gider. Sonra devlet töreni düzenlenir, cenazesine binlerce, onbinlerce insan katılır. Badem gözlü, sırma saçlı olur birden. Gazeteler "aman ne iyi adamdı, aslında çok da insancıldı." falan yazar. daha önce de gördük eli kanlı katillerin nasıl ölüp, nasıl gömüldüğünü.
bu ülke kenan evren gibilerin, çırayla arasa bulamayacakları bir cennettir. hiçbir şey olmaz, malesef olmaz, malesef!!!
intihar etse içim hiç rahat etmeyecek adamdır. mahkemelerde sürünmeli, hapishanede yatmalıdır. her sabah gün ağarırken yoksa bugün mü idam edileceğim korkusuyla hergün güneşin doğuşunu izlemeli,ertesi gün bir daha ve bir daha aynı korkuyu yaşamalıdır. canına kıydığı o güzelim canlar için her sabah yeniden ölmelidir.
sol frame de ismini her gordugumde ulan acaba bu sefer gercekten mi diye dusundugum ama her acıp okudugumda tuhh degilmis ulan diye dusunturten darbeci bası.
Bugun sozluge ilk gırdıgımde de aynı seyi dusunup insanlıgımdan sadece bir an icin utandım cunku asmasaydık da beslesemiydik diyen, 17 yasında bir cocugun yasını buyutup asan, nice anne babayı gozu yaslı bırakan, bir nesli gece kabuslar gorerek uyandıran, hala asker gordugunde yuzu bembeyaz kesilen, bir anda o karanlık gun ve gecelere donen bir anne babanın cocugu olarak buyuttun, bir nesli ise paranoyalar icinde yasama surukledin madem bu kadar gururlu ve onurlusun veya yaptıklarının sorumlulugunu alamayacak kadar korkaksın ve kacmak en iyi cozum diyorsan sana onerim kendini asman belki o ilmegi boynuna gecirip sandalyeyi altından itene kadar biraz empati yaparsın.
sanırım genç bakış porgramıydı bi kaç sene önce. tam aklımda değil ama idam kararlarını imzalarken eliniz titradi mi? gibi birşey sormuştu birisi. Hiç tereddüt etmeden, elim titremeden imzaladım demişti.
insanlığından o zaman utanmıştım bu adamın. umarım yargılanır ve lafının arkasında durup intihar eder. suçsuz insanların aileleri de biraz olsun rahatlar.
geçenler de sayın cumhurbaşımız abdullah gül beyfendi tarafından çankaya köşkünde ağırlanmış, karşılıklı sohbet edilip hal hatır alınımış, yemek yenmiş paşadır. 12 eylül'ün paşasıdır. ha bir de darbeciler yargılansın var diyorlar. bakıyorsunuz darbeye teşebbüs ettikleri iddia edilenler içeri alınıyor; ama gerçek darbecilere çankaya köşkünde hal hatır sorularak şükran bildiriliyor. ve artık gönül rahatlığı ile ben de diyorum ki "biri bizi göz göre göre s.kiyor, bizim de halan daha darbeciler yargılansın diyoruz" peh... ayrıca, şimdi şükran da nereden çıktı demeyin? ankara'nın rakımı en yüksek tepesine çıkılmasının siyasi zemini 30 yıl önceki darbe ortamı ile hazırlanacak sen de ufacık bir zuhurdan kaçınacaksın ha? haha hak hakkı, ha ha hasan atın ula bu siurunu s.ktiklerimi dışarı....
"kenan paşaaa! kenan paşaaa!
Bugün 21 dakikalığına öl. Öl. 21 dakika öl ve geri gel, yeniden ve yeniden öl sonra, yeniden ölmek için yeniden diril. Kaç çocuğu katlettiysen o kadar kere, hepsi için öl sen bugün. Kenan efendiiii! bugün 12 eylül; bu memleket seni en derin ve en taze intikam hisleriyle selamlar! bir gün çıkacağın sanık kürsüsünde salya sümük ağlarken korkudan yerlerde süründüğünü görmek dileğiyle.."
