atatürkü sevenden çok kendini sevenlerin kulübü. en güzel en zeki hep onlar. taglara bakın anlarsınız. şehirlerini, etnik ve etmolojik yapılarını, mezheplerini ve ideolojilerini öve öve bitiremiyorlar.
kendi fantezilerinde kurdukları kast sistemin tepesine oturmuş hava atıyorlar. gülüm ta moğul zamanında kast sistemi tecrübesi yaşanmış, yüz milyonları bulan hindular sistemden kurtarılmış. pakistanlı diye bir şey mi vardı?
bir süre sefa sürmek mümkün ama sen insanları adam yerine koymazsan onlar da seni koymaz. bir gün uzaklardan biri gelir onların gözünü açar takar hepsini peşine. koyun dersin koyarlar. saymadığın adamlar sana karşı duruyor diye küfür edersin yada daha ileri gidip zorla alıkoyarsın. kuralları yok sayıp bin bir türlü dalavereler çevirirsin.
işin en kötü yönü taraf olmayanları da kendinden uzaklaştırıp ötekilere sempati duyulmasını sağlarsın.
doğru söyleminin "atatürkçülük" olması gereken, mustafa kemal atatürk'ün fikirlerini temel alan düşünce akımıdır. Atatürk'ün bir türk milliyetçisi olduğu muhakkaktır. Türkçeciliği savunan bir insan olduğu da muhakkaktır. peki güzel insanlar, burada canım "atatürkçülük" dururken, neden fransızca bir ek almış sözcüğü, bu akımı nitelemede kullanıyorsunuz? yazık değil mi? ben sıkı bir atatürkçüyüm. fakat şimdiye kadar hiç "kemalist" kelimesini kendime yakıştıramadım. hem türkçe bir kelime arz etmiyor, hem de ingilizlerin kuvay-i milliyecilere taktığı bir lakaptır bu. bu yüzden her yerde göğsümü gere gere atatürkçü olduğumu söylerim; fakat kemalistim demem.
kemalist diye birşey yoktur. atatürk milliyetçiliği yada atatürkçülük diyebiliriz atatürkün ideolojisini benimseyen insanlara. atatürkün adı mustafa kamil atatürk olsaydı kamilist'mi denecekti insanlara? yada mustafa muhammed atatürk olsaydı muhammedist'mi denecekti ozaman sövmeniz zor olmazmıydı?
o sebepten cahilliğinizin en büyük kanıtı atatürk ideolojisini benimseyen insanlara kemalist gibi saçma bir lakab takmanızdır şakirtler.
şakirt ise bizim taktığımız bir lakap değil kendi deyişiniz.
kemalist insanlar denince yedi başlı ejderha olan hydra gelir aklıma. aynı bedenden vücut bulan, ama zihin yapıları çok farklı olan,hatta her kafanın diğerini yemeye çalıştığı,bu bedenden değil diye itham ettiği kişiler belirir zihnimde.
bir kemalist'in etik-akıl dengesi ve hayatı algılamadaki tutarlılığı genelde oturmamıştır. bu keşmekeşte mutlak suçlu elbette bu kişiler değildir.
her partinin tüzüğüne uygun bir m.kemal'inin olması,farklı din bilginlerinin delillerle kah çok dindar kah ateist bir profil sunması, her darbecinin onun fikirlerini inşa adına darbe yaparak yeni kemalist insanlar oluşturma çabası,her dönemin aydınının altı ok'un içini işine geldiği gibi doldurmasındandır,kemalistlerin din-siyaset-ahlak ve zihni terakkiyatta boşluğa savruluşları ve mutedili bulamayışları.
samimi olmak gerekirse,tam bu noktada kiminin rasyonel davranış kimininse takiyye olarak nitelendirdiği,yukarda bahsettiğim kitlelere bu malzemeleri verenin mustafa kemal atatürk'ün kendisinin olduğunu ve onu anlamaya çalışan biz gençlerin onu araştırdıkça kafamızın karışmasının müsebbibinin de o olduğu inkar edilemez bir gerçekliktir. gerçi bu durum kemalizmin,yani m.kemal sevgisinin tabana yayılması ve yok olmaması adına iyi iken,kemalistliği tek fikir-tek gerçek kabul eden kişileri şizofrene ve kişilik çatışmasına sürükleyebilmesi adına tehlikelidir.
kemalist olma azmindeki bireylerin şu anki kemalizm sanılan şeyin saydığım nedenlerin içinde en etkilisi olan, m.kemal'in oluşturduğu anayasa,kurumlar ve askeriyesinin yerine 1960 ile 12 eylül'de keyfi vesayet sistemleri kuranların mirası olduğunu görebilmelerini ümit etmekteyim. ayrıca gazi paşa'nın da hırsları,hayalleri ve de yanlışları olan bir insan, bir yönetici oluşunu, din,ahlak veya bilimde kişilere ebedi mürşid-rehber iddiasında olmadığı gibi, 21.yy'da her siyasi ve iktisadi meselenin ona atıfla çözülebileceği bir mutlak-ilahi zeka da olmadığını kabul edebilip, onu inkılap tarihçilerinin ittifakla söyledikleri, şahsına münhasır bir dönemde gelmiş,görevini ifa ederek tarihteki önemli devlet adamları arasında yerini almış bir lider, olarak görüp normalleşerek,eski türk devletlerinden beri yapılagelen kutuplaştırma-ayaklandırma-yıkma tuzağına düşmemelerini dilemekteyim.*
ataturk u putlastiran kisimdir.
AtaTurk insandir yahu nasil mukemmel olabilir demene kalmaz
o olmassa sen ne olurdun acabaaao diye cemkirmekte ustlerine Yoktur.
O olmasaydi dedem hayatta olurdu Kuşum; sapka takmadi diye asilmaz, dersimde katledilmezdi.
Bizlere okullarda öğretilen tarih derslerinde, türk tarihi belirli kalıplar içerisinde anlatılır. Orta Asya' daki ilk türk toplulukları ve ondan sonra müslüman türk devletleri. TOPLUMUMUZUN din değiştiRDiği 670' li yıllara denk gelen bir tarih süreci hep kayıptır (yada bize anlatılmak istenmemektedir) . Bizler de hiç bir zaman sormayız kendimize '' Türkler nasıl müslüman oldu? '' sorusunu . Bu sorunun cevabı birçok kişiye göre bellidir - '' Din ve hidayet aşkıyla kendi kendimize müslüman olduk! '' . Toplumumuzun büyük bir kesiminin bu cevabı vermesi oldukça doğaldır. Çünkü türk çocuklarının gözlerini dünyaya açtıkları andan ölümlerine kadar '' hidayet ve tanrı'' aşkı sorgulanmadan dikte edilir. Bu dinin yapısına uygun bir durumdur. Çünkü din sorgulanamazdır ve kuralları son derece katıdır.
'' Peki türkler nasıl müslüman oldu? '' bu sorunun cevabını siyasal islam hükümetlerinin bize dayattığı tarihten değil, çarpıtılmamış ve gerçek tarih kitaplarından öğrenebiliriz. Bu kitaplarıda maalesef ülkemizde bulmanız çok zordur.
Türklerin müslümanlaştırılma sürecini incelediğinizde, eşine az rastlanır katliamlar ile karşılaşırsınız. Müslüman arap orduları yaklaşık 80 yıl boyunca türkler ile savaşmış ve atalarımızı acımasızca katletmişlerdir - katliamların en büyükleri ile ilgili daha fazla bilgi için lütfen (bkz: talkan katliamı) , (bkz: curcan katliamı) - . Bu tarihi bilen birçok islam inancına sahip tarihçi, arapların türkler' i islam dinine davet etmek için türk topluluklarına misafir olduğunu söylemektedir. Ancak bu büyük bir çarpıtmadır. Ülkemiz tarhçileri, burada tarihi çarpıtarak bir nevi tarih bilimine de ihanet etmektedirler.
Arap ordularının Türk toplumuna saldırmasının en büyük nedenlerini kısaca şu şekilde sıralayabiliriz: Harbeden askerlerin servete kavuşma istekleri, yaygın geçim sıkıntısı ve o zamanki türk topraklarının jeopolitik konumu.
O zamanki türk toprakları Seyhun ve ceyhun nehirleri arasında bulunan bölgedir. Bu bölge tarihi ipek yolu üzerindedir. Burada yaşayan türkler deri ve pamuk işleri ile ilgileniyor, ticaret yapıyor ve iyi de para kazanıyorlardı. o dönemde geçim sıkıntısı çeken arapların ağızlarının suyu bu bölge için oldukça fazla akmıştır. Yani arapların, türk toplumunu islama davet etmek için o zamanki topraklarımıza misafir olması son derece komik bir söylemdir.
Türkler, arap saldırılarına oldukça uzun yıllar direnmiştir. Bir düşününüz; - uzun yıllar boyunca oturduğunuz evinize birisinin gelip '' bu evden çık git lan! artık burası benim, karını da ben alıyorum! '' - demesi gibidir. Bu durumda kimse evini ve karısını vermez, karşı koyar, savaşır. Nitekim atalarımızda yaklaşık 80 yıl boyunca arap kültürü ve ordularına karşı savaşmışlardır.
Bir islam misoneri olan ibni Fadlan' ın seyahatnamesinden bir diyalog aktarmak isterim:
Oğuzlardan bir türk, birlikte yola çıktıkları misyoner ibni Fadlan' a yakınmış: '' Başbuğ (halife) bizden ne istiyor? Öldürecek bizi bu soğukta! Ne istediğini bilsek hemen verir kurtulurduk'' demiş. ibni fadlan buna cevap olarak, '' bütün istediği ' allah' tan başka tanrı yoktur' demeniz '' diye karşılık verince, Türk gülmüş:
'' Doğru olduğunu bilsel, söylerdik'' demiş. (arthur koestler, On üçüncü kabile, s.39).
Peki bütün bunları yazmamın nedeni nedir?
Sözlükte de gözlemleyebileceğiniz gibi, siyasi islamcı kesimler kemalist, kominist, sol görüşlü hatta sadece dindar olan vatandaşlarımıza ve yazarlarımıza gaddarca hakaretler etmektedirler. Bu hakaretler son dönemde - iktidarda siyasal islamcı bir partinin varolması nedeni ile- çok daha fazla artmıştır. Peki bu arkadaşlarımızın amacı nedir? herkesi dine davet etmek mi? hayır bu siyasal islamcıların işine gelmez. Çünkü, herkes dindar olursa , siyasal islamcıların kendi yaptıkları pislikler için suçlayacağı insan kalmaz. yakın geçmişimize bakınız, siyasal islamcılar o kadar pervasızlaşmışlardır ki, islam dinin farklı bir mezhebine inanan insanları sivas' ta acımasızca yakabilmişlerdir.
Son sözüm, sayın okuyucu; hangi görüşe ve dine inanırsanız inanın, ister ateist ister dindar olun, ancak size dikte edilene değil, araştırıp kendinizce yorumlayıp bir çıkarım elde ettiğiniz fikirlere inanınız ve sorgulayıcı olunuz.
ab nin ve abd nin oyuncağı olmamak olarak tanımlarlar kendilerini, ancak nedense hep onların* kültürlerini halka empoze etmeye çalışırlar. onlar gibi giyinip kuşanmayanı, onlar gibi yiyip içmeyeni gerici olarak nitelendirirler. (bkz: kendi içinde çelişmek) kendilerine batı kültürünü örnek alırlar, hayat biçimlerini, hayat felsefelerini batılı değerlere göre biçimlendirmeye çalışırlar.
atatürkçü, düşüncelerden giden kişilerden efenim...
bazıları atatürk'ün ve atatürk çocuklarının (cumhuriyet çocuklarının) atalarını inkar ettiğini sanıyor böylecene aslında kendisi ot gibi kalıyor meydanda!..
türk çocuğu atalarının gördükçe daha büyük işler yapmak azminda kararında olacaktır!...
ayırıcana atatürk ilklerinden birisi
milliyetçiliktir!...
''türkler arap dinini kabul etmeden öncede büyük bir millettti!!....
mustafa kemal yandaşı kişidir efenim...
hangi isim konulursa konulsun, bu yolda olmaya devam edecektir
altı ok'çu atatürkçü, cumhuriyetçi, kemalist...