güldüremeyen, vasat bir oyuncudur sadece. deeeeeeeeeeermişim. Kendisinin her filmini yüzlerce kere, sıkılmadan izleyebildiğim, komedinin ilahı olan, her rolünün hakkını* veren, büyük üstaddır.
büyük sanatçı. sanki ölmedi de bir yerlerde bizi seyrediyor; yıllarca kendisini seyreden bizlerden hakkını ararcasına...
evet komikti filmleri...
bir zaman çocukluğumuzun vazgeçilmez deyimlerini üreten kişi.
şimdi iledikçe ağlatan kişi...
hepsi; çocukları güldürmek, büyükleri düşündürmek içindi...
Şimdi ben buraya neden çıktım ?
Niçin çıktım?
Nasıl çıktım ?
Buna izaha gerek yok gördünüz yürüdüm çıktım...
Ama çıkmamış da olabilirim, çıkmışsam çıkmışımdır.
Çıkmamışsam çıkmamışımdır.
Görünen köy uzak da değildir !
Buraya çıktık da sonradan çıkmadık mı dedik !!
Bunlar bir takım uydurma laflardır....
Sahi yavvvv; ben buraya neden çıktım kim çıkardı ulan beni buraya.
Üstadın yadigar ejder ile güreş sahneleri vardır. *
Hava buz gibi kar yağmış.
Çekimler uzamıştır ve Kemal sunal kaloriferli arabasında viski içip sahnenin çekimi için beklerken yadigarın istemesine rağmen arabada ısınmasına izin verilmez.
O da bu duruma çok içerlenerek yapımcıyla kavga eder ve bundan sonra yapımcılar iş vermezler bu figürana.
sevmediğim için bazı ortamlardan dışlandığım kişi, sevmiyorum arkadaşım şarlo çakması insanları sevmiyorum. en büyük etken ise hemşehrililerimi sevmiyorum ben arkadaş!
tokatçı ile yardıran büyük komedyen.
hemşehrim. biraz düşündüğümde ölmesinin sanat hayatı için belkide hayırlı olmuştur zira kendisini şener şen gibi ttnet reklamlarında görebilirdik.
yeri doldurulamayacak insanlardandır kendisi. onun filmi başlayınca, gider televizyonun önüne oturur, kimseye de vermezdim yerimi. filmlerini ezbere bilmeme rağmen hala izler, ilk defa izliyormuş gibi gülerim, bir yandan da küçüklüğümü hatırlarım.
--spoiler--
Kemal Sunal kendi ağzında ilk yıllarını ve komediye yönelişi şu sözlerle dile getiriyor;
"Nasıl oldu bilmem, ben kendimi sahici bir sahnede seyircilerin arasında buldum. Ses Tiyatrosu'ndaki ilk rolüm çok kısaydı. Üç dakika sahnede ya kalıyor ya kalmıyordum. Öyle pek bir şey söylediğimi de hatırlamıyorum. Sahnenin bir ucundan girip öbür ucundan çıkıyordum. Ne yaptığımı da pek hatırlamıyorum, ama seyirci kahkahadan kırılıyor. Bu da benim hoşuma gitmişti. Bildiğiniz gibi o gün bugündür insanları güldürmeyi seviyorum."
--spoiler--
türk milleti onu sadece yürüyüşünden, duruşudnan dahi sevmiştir. ama o onla yetinmemiş, bulduğu yüzü hor kullanmamış, örnek aile hayatıyla, kişilikli duruşuyla sevenlerinin hayranlığını kazanmıştır.
filmlerinde, elazığ, amasya, manisa, erzurum, diyarbakır,bilecik, bayburt, gaziantep yörelerinden türküler okumuştur. inanmayan tek tek araştırabilir, ben araştırdım. halaylar çekmiştir, halay başı olmuştur... yani o yöreleri sadece gaziayıntep diyerek bırakmamış, kendisi de istanbul doğumlu malatyalı olarak türkiye nin kültürlerini göstermiştir.sergilemediği tipleme kalmamıştır, yoksa bu kadar sevgi herkese nasip olmamıştır. o milleti millet de onu çok sevmiştir.