bugün

hala kendisini başbakan olarak görmek isteyenler var. gülüyorum , neden.

1-) genel seçimler öncesi en büyük antreman maçı olarak görülen yerel seçimlerde, ülke tarihinin belki de en büyük köşeye sıkıştırmasına maruz kalan ak parti ye karşı bile direnç gösteremedi.

önünü kestiler , engellediler falan demeyin. yılmaz özdil i pek sevmesem de geçenlerde tv kanalında tam da benimle aynı kafada yorumladı olayı.

at yarışı spikeri gibi bunlar dedi. sadece olan olayı söylüyorlar, başka bildikleri yok. milletin okuduğu tapeleri tekrar tekrar okuyarak oy kazanamazsınız.

2-) chp nin oyunu artırdığı yalanı

chp oy moy arttırmadı kardeşim. chp seçimlere mhp ile ittifak yaparak girdi. mhp kazanamayacağı yerlerde chp yi destekleyip oylarını arttırdığı halde, chp kazanamayacağını bildiği yerlerde mhp ye oy vermedi. buna en iyi verebileceğim örnek, memleketim olan

(bkz: kastamonu)

chp sayesinde mhp kazanabileceği seçimi kaybetti orada. şu dakikadan sonra chp deseki mhp lilere, bize oy verin iktidar olalım, ertesi gün istifa edip yönetimi size vericez, bir allah ın kulu chp ye oy vermez.

o yüzden chp nin kazandığı %3-4 lük artış mhp den gelen, genel seçimde geri gidecek oylardır. zaten öyle olmasa bile %3-4 lük artış, chp için başarı sayılmamalıdır.

3- ) chp tabanının hoşgörüsüz elitistliği

en nefret edilesi durum. özellikle eski 68 kuşağı ve günümüz gençliğinde görülen bir durum. chp ye oy veren dahidir, diğerleri aptal söylemi. bu memleketin insanına aptal dediğiniz sürece , değil iktidar, yakında ana muhalefet partisi bile olamayacaktır chp.
hitabet sorununun olduğunu düşünüyorum..
deniz baykal'a yapılan şantaj sonrasında koltuğa geçmiş olan genel başkandır. söylediği "başbakan'ın deniz baykal'ın kasetini izlerken ki görüntülerini izledim." cümlesi ise büyük talihsizliktir. yakında bu cümle yüzünden başı oldukça ağrıyacaktır.
güzel insan. allah ömrüne güzellikler katsın.
(bkz: kılıçdaroğlu selfie)
Kedisiyle fotoğraf çektirmiştir fakat itiraz sürecindeki rolünü halk olarak halen merak etmekteyiz. iyimser yaklaşacak olursak görevini yapıyor ve görevini yaparken tantana yapmıyor diyebiliriz. Kötümser bir yaklaşım ise bu süreçte tamamen pasif kaldığı yönünde olacaktır. Bir netleştirse çok iyi de olacak çok da güzel olacak.
Çok başarılı bulmadığım gibi başarısız da bulmadığım chp genel başkanı. Dışarıdan eleştirenler ise özetle "CHP chp olmasın" demek istiyor sanırım. Chp'den oy için akp gibi olmasını bekleyenler 2 konuda yanılıyor. Birincisi, sayıca az da olsa chp nin bir kitlesi var. ikincisi, chp akp'ye benzedi diyelim, aslı varken insanlar beden chp'yi seçsin?
Kısacası, chp'nin 1950 sonrası ulaşabildiği kitle sınırlıdır, bugünkü başkan kim olursa olsun tek etmen o değildir, olamaz.
Muhtarlık oyumu kullandığım olağanüstü, ortalığı titreten lider.
muhtemelen şu sıralar tatilde, başarısının keyfini çıkartan siyasetçi.
tepki oyları dönemi bittikten sonra kendisi de barajı geçemeyeceğini biliyor. büyükşehirlerde adaylarına verilen desteği bir kenara bırakırsak seçimlerde çok kötü sonuç almıştır. taban tabana zıt olduğu bir kesime hitap etmeye çalışmış, tek bir oy bile alamamıştır. nihayetinde onun kabahati de değildir aslında.
bir darbede mhp den yiyen kişilik.

http://www.haber7.com/par...icdarogluna-carpici-cevap

"CHP'de bu konuda oturup konuşsak kiminle konuşacağız? Anayasa Komisyonu'nda CHP'li 3 üye milletin içinde birbirine giriyor. Biz oturup Gürsel Tekin ile konuşsak Haluk Koç ne diyecek, Haluk Koç ile konuşsak Sezgin Tanrıkulu ne diyecek?"

"Kılıçdaroğlu,"Dil bilen, dünyada tanınan" diyerek Kemal Derviş'i tarif ediyor. Ülke yönetiminde dil bilmesi gerekmeyen tek kişi Cumhurbaşkanı'dır. Tüm ülekerin cumhurbaşkanları dil bilseler de sadece kendi dillerini konuşurlar. Dil o kadar önemliyse simultane çeviri bürosundan aday seçsinler."

büyüksün bahçeli reis.

harbi dil ne alaka? 1000 tane tercümanı zaten var, herkes kendi dilinde konuşurken?
liderlik vasfı taşımayan siyasetçilerden.
lider olacak hiçbir sinyal vermiyor.
kötü niyetli politikacıır. ayrıca beceri yoksunudur, liderlik vasfı yoktur. siyasi parti başkanlığının genel müdürlük olmadığını, siyasi derinlik istediğini artık bilmesi gerekir. şimdi bu saydığım kötü vasıflarını tek tek örneklendirmek isterdim ama cuma akşamı pek yazmak gelmiyor içimden, o yüzden kötü niyetini örneklendireyim.

17 aralık süreciyle kendisi cemaatle bir ittifaka girmiştir, bunan aksini söyleyen çarpılır, zira chp içinden cemaat aleyhine yükselen sesler kesilmiştir, hem de bıçak gibi. bunu neyle açıklayacağız. ayrıca cemaat yayın organları chp nümayişi yapmaktan bir hal olmuşlardır, ki cemaat anlaşmadığı kimse için propaganda yapmaz, hele ki bu chp gibi yıllarca kendisine karşı bir parti ise. bu konuda anlaştık mı gençler. önce burada atatürkçü geçinenler, partilerinin cemaatle ilişkisinden dolayı parti liderlerine hesap sorsunlar, soramayacaklarsa bi daha ki 10 kasımlarda kafa ütülemesinler.

Chp cemaat ittifakının ikinci yönü ise kasetlerdi. üstelik gandi kemal, bu kasetlerin yasal dinleme olduğunu söyleyip, bir gecede montaj olmadığını kanıtlayıp (kafasına göre) çıktı bunu meclis grubunda okudu. işte bu durum onun kötü niyetinin en büyük göstergesidir. bir kere başbakanın yasal olarak dahi dinlenemeyeceğini kendisi de bilmektedir, fakat inanmaya hazır, cahil chp kitlesini bu kasetler yasal diyerek kandırmıştır. Diyelim ki bilal'i yasal dinledir, peki o yasal dinlemeler sen chp grubunda oku diye mi yapıldı, daha iddianame aşamasında bile olmayan bir dosyadaki cd'yi okuyup herkesi niye suçlu ilan ettim. Peki ya o kasetler montajsa. (Kimse bu kasetlerin gerçek olduğunu uluslararası sözü güvenilir bir kuruma ispatlatmadı). Ama acelesi vardı gandi Kemalin, düşmanını arkadan vurması gerekiyordu, fırsat bulmuştu ya, hani bedava mal bulunca üşüşen insanlar gibi. üşüştü kasetlerin üstüne. Çünkü hiç bir ilkesi yok, omurgası yok, yeter ki 2 puan fazla alsın ki koltuk sağlama alınsın, mütevazi görünmeye çalıştığına bakmayın, onu mütevazi yapan başarısız seçim sonuçlarıdır.

ilkesiz demiştik dimi, ilkesiz olduğu kadar hafif bir insan. Birileri internete bir kaset yüklüyor, bu yükleyenler kim bilmiyoruz, kime hizmet ediyorlar bilmiyoruz, ama onların da bir hesabı var ki bunu yüklüyorlar, peki koskoca chpnin genel başkanı ne yapıyor, bu karanlık odakların ortaya koyduğu kaseti anında yayına koyuyor, hiç bu üzümün bağı nerden geliyor diye sormuyor, acaba ben bişeylere alet oluyor muyum demiyor. Belki de neye alet olduğunu biliyordur, yukarda da yazdığım chp ciamaat bağlantısı..

Netice itibariyle, burdaki romantik kemalistlerin övündüğü, atatürkün partisi dediği chpyi doğu anadolu, karadeniz, güneydoğu anadolu, iç anadolu ve kısmen egeden silinmesine yol açmıştır bu lider. onlarca şehirde yüzde 5 bile oy alamamıştır. chpnin yüzde 28 oy olması hiç bir şeyi kurtarmıyor, türkiyenin dörtte üçünü kaybetmiş bir partinin oy oranının bir önemi var mı sizce.

Yukarda kendisi için saydığım kötü özelliklerinden birisi de pişkinliktir.. O yüzden istifa etmiyor zaten.. Gidip buna oy veren chpliler için üzülüyorum, hele bu seçimde tatava yapma gazına gelip davasını satan mhplilere diyecek lafım yok..
%45 olan oy oranını yeterli görmeyen bir rakibin %28 i başarı sayan rakibidir.
Kendi genel başkanlık koltuğunu kasetle kazandığından, kasetçileri bir başka seven milli gandi.
seçim kazanmasi mucize olan CHP genel başkanıdır. kendisini ülkenin başında görmek istesemde, nerede bir AKP seçmenine bu adamı önersem alevi o diyorlar. nolmuş aleviyse diyorum, olur mu öyle şey dinsiz o diyorlar. alevi olduğu için oy vermeyen adama dinsiz olsa nolur diyemedim tabi...

bu adamin aleviliğini öne sürmeden aleştiren bir akp seçmeni görmedim. ayrıca alevilerin ateist olmadığını da söylesemde yemiyor. uzun lafın kısası bu ülkenin eğitim seviyesi değişmeden, oy durumları değişmez. sırf bu yüzden parti genel başkanlığına muharrem ince getirilmeli.
alevi olduğu için seçimi kazanamadığı sanılan genel müdür.

karşımızda mükemmel bir lider var, vizyonu olan, karizma sahibi, hitabeti güçlü, siyasi derinliği olan, oraya buraya savrulmayan bir lider var da biz mi görmüyoruz. ben burada herkesle her türlü iddiaya girerim, bu adam gitsin bir parti kursun sıfırdan, yüzde 5 oy dahi alamaz, zaten kemikleşmiş chp seçmeninnin bikaç puan üstünde oy almaktan öteye gidemez bu adam. ilkokul seviyesinde konuşuyor.

koca bir seçim kampanyasında, insanlara umut vermek yerine, başbakana hırsız demekten başka ne yaptı. başbakana göre gündemini belirledi, çapsızlık diye buna diyoruz, mesela bir demirel, bir erbakan olsa böyle mi yaparlardı. hem kendi partisi açısından böyle mükemmel bir ortamı değerlendiremeyip türkiyenin dörtte üçünden silindi, hem de meydanlarda hırsız hırsız bağırarak siyasetin seviyesini düşürdü. çünkü paralelci abilerine çok güvendi. nasılsa seçimi ak parti kaybedecekti, böylece onun bu seviyesiz konuşmaları başarı diye sunulacaktı.

e be kardeşim, ben eş dost ortamında başbakanı öyle bir eleştiririm ki, bazıları beni chpli sanır, ama ben başbakana her seçimde oy da veririm, sen benim oy verdiğim adama karanlık odakların ürettiği kasetler üzerinden hırsız, başçalan bilmem ne dersen, beni tiksindirirsen ben daha kuvvetli veririm oyumu.

sana küçük bir örnek vereyim; benim onlarca yıldır politik olmayan, siyasetin s'sinden anlamayan, oy kullanmayı eziyet sayan 60 küsur yaşında annemi bile kızdırdı bu adam, bu seviyesiz üslubuyla. kadın sabahın köründe ben de oy kullancam diye tutturdu. ki emeklilere doğru dürüst zam vermiyor diye başbakanı her gördüğünde televizyonda kendi kendine sitem eder. anladın mı sen şimdi vaziyeti. gandi kemal önce uslubünü düzeltecek, ağzını bozmayacak, onun bunun eline tutuşturduğu kasetleri kukla gibi piyasaya sürmeyecek, taşeronluk yapmayacak. bu saydığım şeyleri bir devlet adamı yapmaz zaten, ama bu zat devlet adamı olmadığı için normal görüyoruz.
asla galibiyet kazanamayacak bir muhalif.
herkesin mahatma gandhi'ye benzettiği chp'nin şu anki başkanı. zaman ne gösterir bilmeyiz tabi. Ama ben siyasetinden değil benzerliğinden bahsedeceğim.

Herkes gandhi deyip duruyor friedrich august von hayek herhalde uzun olduğu için denilmiyor. Ama inanılmaz derece avusturyalı liberalizm savunucusu ekonomist ve siyaset bilimciye oldukça benziyor hatta siyah beyaz fotosunu çoğunuza kılıçdaroğlu'nun gençliği diye yediririm. Zaten von hayek i kim bilir amk yedir gitsin.*

friedrich august von hayek: görsel

bu da benzerlik: görsel
chp nin sadece adıyla& tarihsel mirasıyla aldığı ya da alacağı oyları kendinden sanan sıfırego.
ne yapmaya çalıştığını anlayamadığım adam.
son zamanlarda cemaatin imamlığına soyunmasıyla beni hayli şaşırtmış insan.
sözlükteki troller son dönemde uğraştığına göre emir büyük yerden demek ki, doğru yoldasın başgan.

geri zekalı çıkmış diyor ki, erbakan olsa, demirel olsa kasetler mi gündemi belirlerdi. sevgili dingil arkadaşım, bırak demirel'i, erbakan'ı, obama gelse bu kayıtlar çıktıktan sonra bunlara sessiz kalmaz.

peki ben de sorayım, demirel, özal, erbakan, ecevit, menderes vs. eğer onların döneminde bu teknoloji olsaydı ve bu kayıtlardan bu adamların sülalesiyle beraber evdeki paraları sıfırlama telaşında oldukları ortaya çıksaydı, bu adamlar milletin karşısına çıkıp konuşabilir miydi? yahu bunların hepsinde şeref vardı, utanma duygusu vardı, onur, haysiyet vardı, hiçbirisi bir gün oturdukları koltukta durmazdı. bir de balkona çıkmış nanik yapıyor millete. ne denir böylesine?

hatta daha beterini söyleyeyim, geçen bir mitinginde diyor ki; "imf'ye 12 milyar borcumuz vardı, sıfırladık"

üstelik bir kere de söylemedi bunu, o malum kaset çıktıktan sonra her gittiği yerde 2-3 defa bu "sıfırladık" lafını tekrarladı. yani resmen milletle taşşak geçiyor. oradakiler de "voeeeeeeeeeeeeeey" diye çığlık atıyorlar, "helal olsun başbakanım" falan diyorlar. ülkenin geldiği hale bak.

geri zekalı da hala bu kayıtların karanlık odakların ülkenin istikrarını bozmak için yapılmış montajlar olduğunu falan söylüyor. ya bunlara ne anlatabilirsin ki.

kılıçdaroğlu'nun o kasetleri mecliste dinletmesinin nedeni, tv'lerde bunların "özel hayatın gizliliği" bahanesiyle yayınlanmamasıydı. ülkenin yarısının hala bu kayıtların içeriğinden haberi yok. onlar ayrı bir dünyada yaşıyorlar adeta. onlar sanıyorlar ki her şey kılıçdaroğlu'nun başbakan olması için uyduruldu. kılıçdaroğlu başbakan olursa ülke batar. zaten ssk'yı da batırmış(!)

ümitsiz konuşmayı hiç sevmem ama bu geri zekalılar oy kullanmaya devam ettikçe bu ülke iflah olmaz. kimse de kusura bakmasın. tabii ki chp'lilerin, mhp'lilerin hepsi de süper zeka değil. ama bu pisliklerin hepsinden haberdar olup da, hala akp'ye oy atmak ne demek. yemin ediyorum ülkede ahlak krizi yaşanıyor. sorduğum zaman "çalmayan mı var?" diyorlar. ne anlatacaksın, nereden başlayacaksın. vallahi işimiz zor, allah sonumuzu hayretsin.

bu arada, yoğun istek üzerine, malum sıfırlama kaydının montaj olmadığına dair guardedrisk şirketinin sunduğu rapor: https://www.dropbox.com/s...o%20Forensic%20Report.pdf
ses kasetleriyle hükümet devireceğini zanneden ilkesiz genel müdür.

ilkeli karakterli bir parti lideri, her şeyden önce ilkeleri savunur, hani ergenekon davasında savunuyordu ya, delilleri niye ortaya saçıyorsunuz, niye insanları peşinen mahkum ediyorsunuz diyordu ya, şahsen ben bu konuda kendisine katılıyordum, ama ergenekon davasında eleştirdiği şeyleri kendisi yaptı.

yukardaki yazar kendisi de söylüyor, özel hayatın gizliliği filan diye.. bu kasetlerin bir kısmı yasa dışı dinlenmiş, bir kısmı ise savcılıkça dinlenmiş, bilal erdoğan ve başbakan arasında geçtiği iddia edilen kasetin yasal olarak dinlendiğini bilmiyoruz, zaten bu hep muamma kaldı, başbakanın kriptolu telefonunu hangi yasal dayanakla dinleyebilirsin ki. bir an için yasal olduğunu farz edelim. henüz soruşturma aşamasında yapılan bu dinlemeleri meclis grubunda okumanın neresi doğru. sen onları ulu orta dinlet diye yapılmamıştır o kayıtlar, daha iddianame hazırlanmadan sen adamları mahkum ettin. ama işte ilkeli olmak diyoruz ya. hem başbakana ahlak dersi vermeye kalkıyor hem de hiç bir hakkı ve izni olmadığı halde bir takım kasetleri alelacele mecliste yayınlama cüreti gösteriyor. sonra biz ilkesiz, ahlaki sorunları var deyince çapulcular üstümüze atlıyor.

kaset dinletmeyle bir hükümet düşmez. ben o kasetlerin hemen hepsini dinledim, ama onların doğru olup olmadığı benim umrumda değil, çünkü o dinlemeler bana doğru gelse bunu ispatlayacak delilim yok, hadi diyelim ki bir kuruluş bunu ispatladı, yine bu dinlemelere prim vermem, çünkü bunlara bir kere prim verirsem bundan sonra herkes birbirini dinlemenin yolunu arayacak, böyle bir kapı açılacak ve ülke olarak paranoyak hale geleceğiz. bir muhalefet partisinin yolsuzlukla mücadelesi böyle kahpece olmamalı, kahpece iş yapanlarla ittifak yaparak olmamalı. bu bizim cahil olduğumuzu göstermez, 3 tane üniversite bitirdim, hani yakın tarihe de çok meraklı sayılırım, yeni akitten sözcü gazetesine kadar her yazarı her gün takip ederim, emin çölaşan gibi bir adamı okumaya katlanıyorum her gün, ama siz kemalistler acaba yeni şafak okur musunuz, ne biliyim akit okur musunuz bilmem, o yüzden bu mahalleye ancak küfrederek yetiniyorsunuz, anlamıyorsunuz.

Haaaa. ilkesiz demiştik dimi. bu adamın herhangi bir ideloojisi, savunduğu bir değer de yok. kah tuncelili olur, kah milliyetçi olur, kah sağcı olur, kah solcu olur, her şey olur, ama ne savunduğunu bilemeyiz, bir omurgası yok. bize ahlak dersi vermeye kalkar, ama yolsuzluktan dolayı partiden kovulan bir adamı belediye başkan adayı yapar, hiç umrunda değil, ona göre o temizdir, hakkında iddialar komplodur vs. izmir belediyesinde yolsuzluk operasyonu yapılır, adamlar hala 300 küsur yılla yargılanıyor ama gandi kemale göre bu da komplo. baya uzattım farkındayım. sonuç itibariyle bize yolsuzluk mavalı okumayın, bu adamdan 50 sene geçse başbakan olmaz, bunu bence idrak edin, kabullenin, sonrasını düşünürsünüz.
hukuk sistemi işleyen, eğitim sistemi işleyen, medyası doğru düzgün yayın yapabilen, doğru düzgün bir anayasası olan bir ülkede 50 defa başbakan olmuştu şimdiye kadar. başbakan olması da eminim ki ülkede çok şey değiştirirdi.

öncelikle başbakanın, bakanların çocuklarını yasal olarak dinleyecek cesareti olan ne kadar savcı, polis varsa hepsinin alnından öperim. bu kişilerin kimliği, adı, sanı, cemaati hiç umrumda değil. göt ister bu iş. kalkıp bolu'ya, hakkari'ye, diyarbakır'a, tunceli'ye sürülmeyi göze almak, karısından, çoluğundan, çocuğundan bütün bir eğitim dönemi boyunca ayrılmayı göze almak, mevcut hayata reset atmayı göze almak çook büyük göt ister. bırak sürülmeyi, ölümü göze almak demektir bu. çünkü boru değil, "%50"yi karşına alıyorsun. bu yüzden böyle insanlar olduğu sürece bu ülkede en azından "eşit" bir yargı olduğuna inanırım ben.

yasadışı denilen kayıtların içeriğine baktığımızda da dünyanın en pislik işlerinin konuşulduğunu duyuyoruz, bu yüzden bu işi yasadışı olarak yapmaya kim cesaret ettiyse benim gözümde kahramandır. bu kadar net söylüyorum. bak yasal olması ayrı bir cesaret, yasadışı olarak dinlemek daha büyük bir cesaret. bu ülkede böyle insanlar olduğu sürece de hiçkimse devleti soymaya kalkamaz. allahın gazabından korkmayanlar en azından halkın gazabından korkacaklar. korkmak zorundalar. yoksa yarın öbür gün bunların kuyruğuna kimse basamaz. önünü alamayız.

ben de telefonla konuşuyorum, kim dinlerse dinlesin kardeşim. neden bunun paranoyası içinde olayım? eğer bir şerefsizlik yaptıysam, alsınlar götüme çanak anten soksunlar. helikopterden aşağı sallandırarak gezdirsinler. eğer bir şerefsizlik yapmadıysa herkes de bunu söylemeli. bak cumhurbaşkanı ne dedi, "dinlenmiş olabilirim ama korkum yok" dedi. bunu söyleyeceksin. öyle meydana çıkıp "montajlarlaaağ, dublajlarlağğ, hükumetimize darbe teşebbüsünde bulundulaaaağğr", "yolsuzluk yapsak bilmem kaç km yol yapabilir miydik" falan diye anırmayacaksın. o kayıtların montaj olmadığını 5 yaşındaki çocuk anlar. nereye kadar kandırabilirsiniz ki kendinizi? gerçekten "çalmayan mı var"cılar bile sizden daha akıllı.

bir de bana yeni şafak okumayı tavsiye etmiş, allah razı olsun, teşekkür ederim, yalnız ben vesvese ile gerçeği ayırt edebilecek akla sahip olduğumu düşünüyorum. eğer yeni şafak denen sözde gazeteyi okuyup da, içerisindeki herhangi bir haberi ciddiye alan varsa, o kişi o güne kadarki bütün hayatını boşa yaşamıştır. kalan havuz medyası elementleri de aynı şekilde.

malum medyanın işadamlarından kesilen haraçlarla satın alındığını bildiğim sürece, o medyada çıkan her haber benim gözümde yalandır. hiçbirini ciddiye almam. akit'in zannediyorum diğer havuz medyası unsurlarından farklı bir yönü var. akit'i arada bir okurum, çünkü orada yazılanlar her ne kadar saçma da olsa, kişilerin kendi görüşleridir, onu anlayabiliyorum. orada yazanlar çünkü gerçekten beyni yıkanmış insan psikolojisiyle yazıyorlar, çakallık yapmıyorlar. beyin yıkamaya çalışmıyorlar. en azından komedi malzemesi olduğu için okuyorum. ama dediğim gibi, hangisinin gerçek, hangisinin vesvese olduğunu ayırt edebiliyorum. mesela kalkıp kılıçdaroğlu ile bahçeli'nin montajlı konuşmalarını dinleyip, "aha bakın, nasıl da montaj yapılabiliyormuş" diye kendimi kandırmıyorum.

ben bu adamın siyasi olarak yaptıklarını hoş görürüm, benim gözümde bu ilkesizlik değildir. ilkeli diye gidip hırsızlara oy verecek kadar beynimi kemirmedim. benim gözümde dürüst olan, namuslu olan bir siyasetçidir. ilkesi de budur. geri kalanı teferruattır. yoksa siyasi görüşleri çok bana uyuyor diye oy vermiyorum zaten. yarın çıkıp "ben ülkücü oldum" dese, gider yine oy veririm. bu ayıp bir şey değil çünkü. bu benim anlayışım. ama bir hırsızlığı, bir rüşveti çıkarsa, yani bu kadar sağlam delillerle. kalkıp "arkandayız başgan" demem. esas omurgasızlık, ilkesizlik, şerefsizlik budur.

ek bilgi: havuz medyası müdavimleri bilmez, mustafa sarıgül'ün şu anda herhangi bir yolsuzluk davası bulunmuyor.
tuncelide yaptığı seçim konusmasinda genel aftan, hakkarideki mitinginde de özerklikten bahsetmesi gözümden düşmesine neden olmuştur. bunları batı illerinde dile getirmemeside bi okadar düşündürücüdür.