Sevdiğin bir insandan ayrılırken elveda kelimesinden sonraki an... Bir "gitme" demek için o kadar yırtındığın halde iki dudağının arasından çıkmaması; çıksada bi önem arz etmemesi.
takriben 3 saat önce yaşadığım olaydır. ağlasam mı ne yapsam :
bluehash : (işbaşvurusunda tanıştığı hatuna) hımm demek ki ikizler burcusun, belli zaten çok çekici ve zekisin.
hatun : ben evliyim.
bluehash : eeee.. peki.
öyle güzel bi duyguyu tadasın ki kelimeler anlatmaya çalıştıkca büyüklüğünü az olduğunu fark edersin.bir den içinde başlayan hayat belirtileridir her saniyede.heycandan dahada hızlanan kalbinin atışını hissedersin öylece...usulca beklersin belki ama aslında haykırırsın sustuğun andaki o bitmeyen çığlıklarınla.o kovurucu sıcağa inat amansızca üşürsün ve her bir zerreni sıcaklık kaplar sonra.yine sen bakarsın güneşe bulutlara rüzgarın okşadığı gibi tenini dokunursun sevgililerin en vazgeçilmezine ve yine sen seversin öylece...
düşünülmemiş ve o ağızdan çıkacağı an ile beraber kafada hemencecik kurulmaya çalışılan, yalandır. böyle tökezlenerek söylenmeside açık verme sebebidir zaten. yalan söylemeyi beceremediğini gösterir.
-şimdi şöyle oldu, ehm.. bi dakka.. şey. şimdi önce, yok ondan önce, yok ya şey..
+bana yalan söyleme ya! yalan söylemeyi bile beceremiyosun.
Dipnot;beynin paniklediği, tökezlediği, şoka girdiği, hatta titrediği ve bunu dile kem kümler ile getirdiği andır.
şarkıların bu kadar güzel olduğunu farkına yeni farkına vardığımız vakitlerdir. günlerden bir gün avanak avanak bezgiblik içinde bok gibi soguk bir güne gözünüzü actiğiniz vakit sirf ses olsun diye radyoyu acarsiniz. uyku sersemi coraplarinizi giyer iken daha önce duymadiğinizi mükemmel ve duru bir melodinin üzerine bindirilmiş taptaze ses duyarsiniz. ulan kim bu falan filan derken sadece büyülenmiş gibi dinlersiniz. soguk ve kasvetli günün yerine daha katlanabilir bir gün başlar iste.
hoplaya zıplaya oo kadavraya da giriyorum denilen andır.. önce keskin formaldehit kokusu genzinizi yakar , sonra dokunursunuz kasaptan aldığınız etten farkı yok..bi an bi zamanlar onun da yaşadığı düşünülür.. insan kendini o masada ölü hayal etmeye çalışır.. boğazda bi şeyler düğümlenir.. hoca "dikkatinizi verin buraya!" diye kızar..
kafası güzel hayvanat bahçesi bekçisinin maymuna tecavüz etmek amacıyla kafese girmesi fakat alkolun etkisiyle yanlış kafesi tercih etmesi sonucu ayılar tarafından becerilmesi ve ölmesi. bunun sonucunda ailesinin devlete kamu davası açması.
