bazen öyle anlar vardır ki, kelimeler tıkanır kalır, anlatamazsın, ve ben seni anlatamıyorum, yazamıyorum, kelimeler kifayetsiz kalıyor. boğazda düğümlenen dilden dökülemeyendir.
yolun karşında arkadaşınızın zincirinden tuttuyor olduğu köpeğinizin, bir anda arkadaşınızın elinden kurtulup size doğru koşarken, sağ taraftan gelen arabanın altında kaldığı andır...
şaka olması gereken cümle. yahut bebek bizim bildiğimiz bebek olmamalı veya tahrik bildiğimiz tahrik olmamalı. inanılacak bir cümle değil, hele ki milyarlarca insanın inandığı bir dinde eğitici sıfatı almış birisi...
öyle bebekler var ki insanı tahrik ediyor tarzı bir cümle duyduğunuzda hissettiklerinizle aynı ana denk gelir. içinizden bir ton küfür edersiniz ama ağzınızı açıp da bir şey diyemezsiniz.
böylesi bir zihniyetin varolduğunu öğrenmek bile sizi şok etmeye yetmiştir.
kifayetleri ortalama bir kaç kelime birleştirilip, biraz da saçmalayarak sevdiceğe bişeyler söylenmiş ve bir şey beklercesine bakışlar başlamıştır.
ama o arkasını dönüp giden olmuştur ancak, ne bir cevap ne başka bişey.
işte o an kelimeler kifayetsiz kalır.
elini uzatsa da dokunamayacaktır kimse o gözyaşlarına.
ve bilen de olmaz, sessizliğin bu kadar ağır ve reddeilecek kadar bile değersiz olmanın verdiği acıyı. *
yakışıklı, irice, entelektüel, hiçbir şeyden sarsılmayan, gözünde damla yaş görmediğiniz, karıyla kızla işi olmayan, sizi bile her fırsatta aşağılayan, yani eksi hiçbir şeyi yakıştıramadığınız, hiçbir zayıflığını görmediğiniz abinizin çocukluğundan kalan ayısının resmini çekip albümüne koymuş olması.
gülsem mi, ağlasam mı yoksa kifayetli kelime mi arasam bilemedim.
babanız size çok eşlilikle ilgili nutuk atarken, valizinden 110 numara sütyen çıkması... olayı anlatmak için kelime kullanmanın gereksiz olduğu anlar...
hayatınızda her zaman herşey ters gidiyodur, tam biraz düzeldi derken, yine herşey ters gitmeye başlamıştır. bu duruma alışık olduğunuz için ilk başta sarsılmışsınızdır fakat daha sonra toparlamışsınızdır. ve toparladığınız an olanları en yakın arkadaşınızla konuşma ihtiyacı hissetmişsinizdir. olayları bilen, sizi çok iyi tanıyan arkadaşınız siz konuştukça, sizin yerinize ağlar. daha sonra siz de o ağlıyor diye ağlamaya başlarsınız. işte hayatınızda böyle bir insanın olması ve böyle bir şeyi yaşamak kelimelerle tarif edilemez.