hep bir göç hali bizimkisi,
alışmamış kıçımız oturmaya.
alışmamış da bir türlü becerememişiz vedalaşmayı.
yosun tutmuş bir duvar bölüyordu,
altı yıl kadar oldu yan yana yürümeyeli.
göz göze bakıp konuşmayalı.
mahkeme dönüşü karşılaştık maltada.
revirden dönüyordu gardiyanların arasında.
oy bibimin oğllu yeşil bereler içinde.
duvar olurken dostluğumuza.
aynı pınardan su içtiğimizi ne tez unuttun.
bir şey söylemeye çalışıyordu gözleriyle.
hep böyle yapardı.
çocukluğundan bilirim.
biriktirirken çocukluğumuzu sana yağı kuyruklarında,
sıkıntısını gözleriyle anlatırdı.
sokuldu yanıma,
biliyorum gideceksin,
sana gitmek düştü.
götür sendeki beni bozkırlara.
tandırdan çıkmış sıcak ekmek,
buz gibi sularından iç memleketimin.
yüreğinin zulasında saklı tuttuğu mektubunu.
bırakıverdi avucundan avucuma.
bunu karıma ver.
çocukları öp benim yerime.
anama yalan söyle.
iyidir sayılı gün geçer de.
ilaçlarını düzenli alıyor öksürmüyor de.
yumruk geldi oturdu boğazıma,
ancak gözlerimle olur diyebildim.
oysa gök gürültüsü gibi öksürür,
o lanet duvarlar sarsılırdı sesinden.
kekom benim.
ekmeğimin kokusu, aşımın tuzu,
yüreğimin daim dostu.
o koca bedende kücüçük çocuk taşıyan güzel adam.
nasılda yakışırdı baba yadigarı.
oltu taşı tespihi eline.
tahta taburede otururken kahve önünde.
selamsız sabahsız komazdı kimseleri.
büyükle büyük çocukla çocuktu kekom.
bir güzel çağın güzel çocuğuydu kekom.
güzel bir bahçeye çevirmekti düşü dünyayı.
aynı hasretlik aynı sevda.
düşürdü bizi bu parmaklıklı dama,
benim payıma gitmek düştü.
sımsıkı sarılıp ayrılmak isterdim oysa,
hafifçe tökezledi.
sonra toparladı kendini,
kime ne dedik dostum.
unutma biz haklıydık.
gitmez elbet bu dünya böyle.
yaratan çıkacak yarattığına sahip.
bu hastalık yer bitirir beni.
tez elden alırsın ölüm haberimi.
daha fazla konuşamadı.
bir çift yaş oldu gözlerinde nehir.
gürledi gökyüzü,
yeşerdi bir anda bütün kurak topraklar.
daha alıştıramamıştım kendimi dışarılara.
yine sözünü tuttu kekom.
eşini aramışlar.
işlemlerinizi yapın.
gelin ölünüzü alın diye,
bir sayrılık halinde düştüm yollara.
bir türlü taşımıyor romatizmalı bacaklarım.
alışmamış yüreğimiz dost ölümlerine.
küçülmüş buldum dev adamı yatağında.
düşmüş kakülü alnına.
yüzünde hoş bir gülümseme.
bitti artık sancılı günler kekom!
bir satır haber düşmeyecekler ölümüne,
eğildim sarıldım boynuna,
biliyorum burdasın.
ölümüne rahmet okumayacağım.
yakışmadı sana ölüm.
söz yaşatacağım bendeki seni.
duracağım genç çocuklarla halaya.
cirit koşturacağım.
sevdalanacağım hayata iki kişilik.
aynı kahvede aynı taburede.
senede birde olsa.
çay yudumlayacağım gözlerine.
yakışmadı ölüm sana Kekom yakışmadı.
rahmet okumayacağım sana.
bu yüzden iyi geceler demekten başka,
bir şey düşmüyor başka düşmüyor.