Asla bir fino köpeği muamelesi yapamayacağınız tek hayvandır.
Kendisine 'hain' olduğu söylenerek 'nankör' sıfatı yakıştırılır.Evet,kediye isterseniz her türlü özeni gösterin ,ne yaparsanız yapın yine de onun özgürlük alanını ihlal edemezsiniz.Bunu denerseniz,ona en yakın kişi bile olsanız tırnaklarını çıkarır,çünkü onun için aslolan özgürlüğü ve gururudur.Ona yat,kalk,otur..vs diye emredemezsiniz,canınız istediğinde mıncıklayamazsınız.istediği zaman gelir,istediğikadar kendini sevdirir ve sonra da gider.Süreyi uzatmak ya da kısaltmak onun insiyatifindedir.Zorlarsanız karşılığını alırsınız.Bu sebeple amacınız ev hayvanı beslemekse, tercih kedi olmamalıdır,ancak ev arkadaşı istiyorsanız kedi mükemmel bir seçim olabilir.
Sinir bozucu bir titizliği vardır.Huyludur,minicik bir yerini kafasına takıp saatlerce yalanabilir.
Köpekler gibi tuvalet eğitimi almasına gerek yoktur,onu hiçbir zaman evin ortasına işerken göremediğiniz gibi,sokakta da en kuytu köşe neresi varsa orada bu ihtiyacını giderir.
Sinsice hırsızlık yapmayı,yakalandığı zaman da zeytinyağı gibi suyun üstüne çıkmasını pek sever.
Kedilerin sudan hoşlanmadığı bilinir. Ama aslında kediler çok iyi yüzerler. Hava şartlarından dolayı ve de tembelliklerinden suya girmeyi sevmezler. Ev kedisinin balık sevmesinin yanında kuşlara ve farelere olan düşkünlüğünün nedeni evcilleştirilmeden önce Mısır'da Nil vadisinde balık, kurbağa, küçük kuş ve fareleri avlayarak yaşamış olmasıdır. Zaten eski Mısırlılar kedileri fare avcıları olduğu için evcilleştirmişlerdir. Günümüzde kedinin kuzey Hindistan ve Güneydoğu Asya'da yaşayan türleri ırmakların kenarlarında balık avlayarak yaşamaktadır. Patileri ile balıkları sudan dışarı atar, gerekirse suya tamamen girerler. Eski Mısır'da kedi bakıcıları onları ekmek ve sütle beslemişlerdir. Kedilerin süt zevkinin de Mısırlı bakıcılarının yarattığı beslenme alışkanlığından kaynaklanmaktadır.
19 yıllık hayatım boyunca nefret ettiğim ama üç gündür taptığım hayvancık. ilk elime alıp sevdiğim kedinin sevgilinin kedisi olması mıydı onu cazip yapan, yoksa aramızdaki kıskançlık mıydı ilk başlarda birbirimizden nefret etme nedenimiz ikimiz de bilmiyoruz. çocuk gibi, istediğini yapmadığında miyavlayan, şımaran, patilerine hasta olduğum yaratıkların genel adı.
(bkz: calculus) *
çok sevimli, utanmaz , meraklı, ukala, dünya tatlısı yaratıklar. her zaman hayatta kalmanın bir yolunu bulur bunlar. hareketleri kadar zakaları da kıvraktır çünkü.bi de insan yavrusu gibi sesler çıkarabilirler. saygılı olmak gerekir kendilerine mesafeyi korumayı sever fazla muhatap olmazlar. insan sadece onun hizmetçisidir yemeyini vermek ve kumunu değiştirmek canı istediğin de okşanmak üzere görevlendirir sahip olduğu insanı. hayranım ben bunlara. dünyaya bi daha gelirsem ev kedisi olmak isterim hatta.
kucaktan kucağa atlamayı seven, her okşayışta fark arayan ve çabuk sıkılan, şirin ve sinir şey. belirli bir süre sonra insanda "parçalama" hissi uyandırabilir. kuyruğu olanı ise midesiyle sorunları olanlara tavsiye edilmez: mideniz alamayabilir. kılı tüyü kaçar ne'me lazım.
dünya üzerinde belki hiçbir hayvan yoktur onlar kadar titiz ve seçici. yumurta haşlarsınız sarısını yer beyazını bırakır, sütü sade içmeye bayılır ama boğaz kuruluğu yaptığı için hemen öksürmeye akabinde yutkunmaya başlar. sofradan aç kalkar gözü toktur, ama yemeğiyle oyun oynamaya da bayılır. hele bi tanesi vardı ki tüm mamalarını patisiyle ağzına götürür, 20ye kadar çiğnemeden yutmazdı.* nitekim insanoğlunun bencilliğinden kaynaklı nankör denmiştir bu hayvanlara, çünkü günlük hayatın stresinden bir iki okşamayla kurtulacağınızı sanırken ona ters gelen hareketi yaptığınızda sinirlenir, tırmalar falan.. halbu ki o da bütün gün yorulmuş olamaz mı? köpeklerde sahipleri her çağırdığında gelir bu yüzden dost adledilmiştir ama bence bu yavşaklıktır, kim isterki sürekli emrinde bir asalak gibi ona bağımlı yaşayan arkadaşları olsun? hayvanda olsa bi karakteri olsun canım.