güzel bir hayvandır, lakin insanlardan çok çeker.
sevilmeli sevilmeli ve sevilmelidir. sürekli ilgi gösterilmelidir.
bazen tırmık atsa da kızılmamalıdır, nitekim dönüp dolaşacağı yer evidir.
neden buzdolabına girmeyi bu kadar çok sevdiğini anlamadığım yaratık. Üst raflardan yemek alırken çaktırmadan alt raflara girip orada oturmaya bayılır. Farketmeyip kapağı üstüne kapattığınızda da sebzelerin yanından ciyak ciyak bağırır.
Donacak birgün.
ayrıca evin içinde evrenin efendisi gibi takılan yaratık.
tırnak denen uzvun evrimini üzerinde tamamladığı aşmış cins.
bazen istemeyerek çok ilginç kanlı sahnelere sebep olabiliyorlar. herhangi kucağa alma anında ellere kollara gelen tırmıklamalar, derinizdeki açıktan kırmızı renkteki sıvının yavaş yavaş çıkışını sağlayıp, mazoşizm yanlıları için süper görüntüler oluşturabiliyor. hayır ben hiç haz almam, ayrı konu.
gece karanlıkta odanızdan mutfağa giderken arada salonda yerde yatan, yolunuzun üzerinde yattığını farkeden, sizin karanlıkta kendisini görmediğinizi bildiği için üzerine basmanıza 2 adım kala kalkıp kenara çekilmek yerine sizi uyarmak için gırtlaktan "mhrrrr" diye "ben burdayım, dikkat et karanlıkta beni görmedin, basıcaksın" diyen hayvan.
dolmuş beklerken aklınızda binbir düşünceyle, birden pantalon paçanıza bişeyin sarıldığını görüp o minicik kedinin tüm masumiyeti ve sevimli suratıyla size bakıp bir yandan da kuyruğu havada kıvrılarak size tamamen sürünmesi, yüzünüze tatlı bir tebessüm, o an başka hiçbir şeyin getiremeceği mutluluk verir.
Hepsi birbirinden sevimli, evlerin neşe kaynağı bir hayvan türü. tırmalar ısırır ve türlü türlü şeyler yapar. tamamen yetiştirme tarzına bağlı sonuçlar.
size baktığını sanıyorken, aslında bambaşka bir dünyayı izlemektedir onlar. geceleri, durdukları yerde gayb alemine gidip gidip dönerler. estetik harikası. biriki güne kadar sonunda evde beslemeye başlayacağım tatlılık. ancak adına ne koyacağım bilemiyorum.
annem bıraksa hemen bir tane edineceğim hayvan. doğa harikası.
ama izin vermiyor annem işte. kendi evin olunca alırsın diyor. alacağım tabi. o gözler, o endam başka neyde, kimde var? mümkünse duman rengi, lacivert gözlü bir kedim olsun...*
sevenleri genelde kopeklere bok atiyor nedense... yok kopek karaktersizmi$ ne dediysen hemen yaparmi$... kedi kendini isterse sevdirirmi$ istemezse yanina bile gelmezmi$ asil hayvanmi$... yahu kedi dedigin hayvani kopekle kari$tirirsan herhalde asil zannedersin .komut ezberleme/anlama gibi bir yetenegi mi var kedinin yahu? yoksa ben mi yanli$ biliyorum? bildigin aptal i$te hayvan*, asillik diye kendini kandiriyor millet, kediyi putla$tirmaya kadar giden bir sendrom soz konusu burda sanirim.bi gelir tirmalar 2 dk sonra gelir kendini sevdirir aniden tekrar tirmalar.short term memory yerlerde.ayrica sahibine saldirildiginda onu korumak icin kendi hayatindan vazgecen bir hayvan mi* daha asildir, yoksa hemen olay yerinden tuyen bir hayvan mi* onu da sizlere birakiyorum sayin okuyucu.
pis yaratık. yılanların bir şahmeran'ı olduğu gibi kedilerin de böyle bir duruma sahip oldukları kanısındayım. bu kedi arasıra espri manasında da olsa halk arsında anılmaktadır. adı 'kötü şerafettin' olarak bilinmektedir.
bu sinsi yaratıklar üzerine binlerce hatta milyonlarca batıl inanç yaratıldığı halk tarafından bilinmektedir. fakat halk, bu inançların ne uydurulduğuna ne de batıl olduğuna inanmaktadır. bunlardan birkaçı şunlardır:
+kara kedi görüldüğünde saçın çekilmesi. (insana oldukça acı veren bir inançtır.)
+kediye mangaldan veya akşam yemeğinden arta kalan kemiklerin ardından 'bismillahirrahmanirrahim' çekilmesi. (eğer çekilmezse yapılan hayırın öbür dünyada unutulduğuna inanılır.)
o kadar cok seviyorum ki bunlari, asiri ilgim kız tavlamaya calısıyor diye sahteleşecek. cok kibarlar ilk once, cok vurdumuymazlar, ama cok da merhametlidirler, yavrularının canı acısın, cok garip bakarlar.
bebekliklerinin ilk 2-3 ayı miyavlamak, 3-12 aylıga kadar ziplayip evi dagitmak, sonra keyfi istedigi zaman cıkıp mama yemek, kafasına gore oynamakla gecer, yaslılıgında da evde yokmus gibi davranır.
sanatçıların favori hayvanıdır.. E kediyi garfield olarak değilde yaradılış harikası, zarif ve çekici bulup tablolarına, yazılarına konu ederler **..bizde okumak, görmek, seyretmek zorunda kalırız belkide biçoğumuzun gözünde hala nankör hayvan olarak yer ettiği için hani pekte haz etmeyiz bu durumdan gibin...
dünyadaki en asil hayvandır kendisi. istemediği hiçbir şeyi yapmaz. istediğinde sevdirir kendini. istemezse hiçbir şey yaptıramazsınız. hatta zorlarsanız saldırır. bu sebeptendir ki kadınlara benzetilmesi doğal.
geceleri size sarılarak uyurlar. bazıları sevgi göstergesi olarak aynı köpekler gibi yalarlar yüzünüzü, elinizi, ayağınızı. uzun süredir sizinle yaşıyorsa, üzgün olduğunuzu hemen hisseder ve yanınıza gelir. yemek yerken yanınıza asla sokulmaz fakat su içtiğiniz bardaktan patisiyle su içmesi görülmeye değerdir. işten eve geldiğinizde uzun uzun miyavlayarak günü anlatır. normal bir zamanda miyavlaması ise muhakkak bir isteği olduğuna işarettir. eğer evinizi birden fazla kediyle paylaşıyorsanız, oynamalarını izlemek saatlerinizi alabilir. temel olarak 5 tane istekleri vardır sizden: yemek, uyku, oyun, tuvalet ve en önemlisi sevgi. hayatları bu 5 ihtiyaç içinde geçer.
bir acayip hayvan. * evin bi ucundan diger ucuna sebepsiz depar atan, gunun 15 saati uyuyan *, 4 saati yalanan geri kalanında da saga sola artislik yapan, dunyayı ben yarattım modunda takılan bir acayip hayvan. herkesin söledigi gibi istedigi zaman gelir sevdirir kendini, gelir gogsunuze oturur, elinizi fln yalar. yani bi nevi kadın karakteristigi gösterir. ama o ego, o artislik, o kendini begenmislik yemek vereceginiz zaman tam bir sebeklige, yalakalıga, yavsaklıga donusur, ki iste o zaman tiksinirim ben kedilerden. yemek isterken biraz artis olsa, "vermezsen verme" modunda olsa tassagı opulcek hayvan olurdu benim icin.
sinirlendiginde yaklasilmamasi gereken, yüzyillardir ugrasilan fakat evcillestirilemeyen, istedigi zaman yiyen, istedigi zaman kendini sevdiren, günü uyumak, temizlenmek ve sözünüzü dinlememek olarak üce ayirmis bir canli türü.