eve kapatılmaması gereken hayvan açık alanlarda çok ama çok özgürler . kendilerine özgü içgüdüsel davranışları kapalı ortamlarda gerçekleştiremiyorlar.hayvanları içerilere kapatarak eziyet etmenin manası yok.
2 tane hem de. bizim kız hamile çıktı. ama dallama bir veteriner mağdurudur kendisi.
bizden önceki sahibi bunu kız arkadaşına yavruyken almış. sonra bu salaklar ayrılmış, kedi çocuğun başına kalmış. o da kediyi sadece bir kere veterinere götürüp bir gece orada bırakmış aşısı muayenesi için falan. o sırada büyük ihtimalle dallama veteriner bizim kınalı yapıncağı azgın bir erkek kediyle aynı ortamda barındırmış.
biz bu yavrucağı aldık evimize. 1-2 ay sonra kilo almaya ve tembelleşmeye başladığını fark ettik. ettik ama işte nereden bilelim. bir gün bunun arka tarafından kan gelmeye başladı. veterinere götürdüm 'hamile bu kızcağız' dedi. nasıl olur dedim. ultrason çeker anlarız ama kanaması var ameliyat etmek lazım dedi veteriner. tamam dedim. yavruları unutun, kediyi kurtarmaya çalışıcam ama yarı yarıya şansım var dedi. tamam dedim yavruları boşver, sen peynir'imi kurtar. 1 saat öldüm öldüm dirildim beklerken. bir saatin sonunda gittim baktım ki kedim anestezi etkisiyle çıldırmış, yattığı yerden bağırıyo avazının çıktığı kadar. veterinerin ayağının dibinde simsiyah fare kadar bir şey, elinde de bembeyaz fare kılıklı bi şey ciyaklıyo. veteriner beyaz olanı saç kurutma makinasıyla ısıtmaya çalışıyor. siyah olan ölmüş. kedimiz hamile kalmaya müsait olsa da kaldıramamış hamileliği, o kadar da gelişmemiş henüz anatomisi. ilk yavru ölünce diğeri arkada sıkışmış. ama veterinerimiz sağ olsun onu kurtardı. yemin ediyorum yavruyu cebimde getirdim eve. peynir'im, güzel kızım acılar içinde, karton bir kutuya koydum onu içim yana yana, karnında yarası, kafasında da hunimsi bir şey vardı yarayı deşmesin diye. yavruyu yaklaştıramadık peynir ayılana kadar annesine. yapay mama verdik, yağsız süt verdik, sıcak tuttuk, yaşattık şansa. peynirim ayılınca yavrusunu kokladı, yaladı, emzirdi, annelik neymiş bize bir kere daha öğretti. yavrumuz doğar doğmaz anne sütü alamadığı için sanırım arada böbreklerinde kum birikiyo, sondaj yaptırmak zorunda kalıyoruz. ama ikisi de gayet sağlıklı.
Hayvanlar üzerinde sahiplik kurabileceğiniz canlılar değildir. Arkadasiniz olur seversiniz evet bunlar çok güzel şeyler ama sahip olmak ifadesi yanlış bence.
evleri mikrop yuvası omuş yazarlardır. evde hayvan beslenmez olum, kılı ciğerinize yapışır allah muhafaza. beni dinleyin vazgeçin bu sevdadan, gidin parkta güvercinlere peynirli tombi atın daha sevap. valla bak.
daha önce hiç merakım olmamıştı. ama çok severim hayvanları özellikle kedileri. hele (bkz: çita)'yı. geçen yaz sonu çalıştığım deponun içinde 4 tane kedi yavrusuyla karşılaştım. deponun kuytu bir köşesine yavrulamıştı anneleri. ama anneleri yoktu piyasada muhtemelen ölmüştü. yavrular daha gözlerini yeni açmışlardı. onlara hergün biberonla süt içirdim. byağı bir kendilerine geldiler ama anne sütünün yerini hiç bir şey tutmaz.. araya kurban bayramı tatili girmişti. yaklaşık bir hafta uzak kalmıştım. güvenliklere talimat verdim ama ilgilenmemiş hıyarlar. izin dönüşü baktım ki; 3 tanesi ölmüş bir tanesi yaşıyor ama çok zayıf düşmüş.. süt vermeye devam ettim. nitekim kendine geldi 10 gün içinde. yemek yemeye bile başladı. adını şanslı koydum bir arkadaşımım isim önerisine karşılık.. şanslıydı çünkü. şimdi evde beslemesemde depo içinde besliyorum. dana kadar oldu maşallah. sabah gelir gelmez onu arıyor gözlerim. ofise girip koltuğuma bile oturuyor. çok şeker bişey. giri'mi şu sözlerle bitirmek ıstıyorum. hayvan sevgisi olmayan'da ınsan sevgisi'de olmazmış derler..