keşke sözlüğe geri dönmeseydim. ama istemsiz olarak giriyorum artık, insan alışınca da bırakması sıkıntılı oluyor. ve asıl sıkıntı sözlüğün her geçen gün ne kadar gudubet bir yere dönüşmesini görmesi.
Ne zaman aklıma gelse, bana 4 yıl dersimize giren ilkokul öğretmenimin sözlerini hatırlatan sözcük:
"Hayatınızda keşkelerinizden çok iyi ki'lerininiz olsun çocuklar; hepinizden bunun için çabalamasını istiyorum" demişti nilüfer öğretmen, benim o okuldan ayrıldığım sene karne töreninde.
şimdi düşündüm de öğretmenimin bu sözlerinin gereğini çok az yerine getirebilmişim. etrafımda Nereye baksam keşkeler görüyorum, keşkeler o kadar çok ki arada kalan birkaç "iyi ki"nin sesi bile çıkamıyor. öyle işte.
(bkz: keşke) bir zombi istilası olsa da, uzun bir binanın tepesinden seyretsem herşeyi. içimde öyle bir (bkz: tükenmişlik), öyle bir (bkz: bitkinlik) öyle bir (bkz: boşvermişlik). Hayat çokta güzel değil ya.
Hayatlarımız keşkelerle dolu, illaki herbirimizin bir sürü keşkesi vardır. insan yaşadıkça oğrenen demeyiö bilgi birikimi olan bir varlık, belli bilgi birikimi ve deneyime sahip olana kadar illaki hata ve yanlışlarımız olucak ve bunlardan ders alacağız, En büyük keşkem lise zamanlarında okuldan kaçıp atari, okey ve bilardo salonlarında geçirdiğim o eğitim ve öğrenim saatleri, keşke okuldan kaçmasaydım.
keşke bazı dizi karakterleri, kitapta yer alan bazı kişiler, bir gün bir yerde gerçekten karşıma çıksa. ''beni arıyordun. işte geldim'' dese. tuna ile karşılaşsam ne yapardım acaba? pat diye sarılma ihtimalim epey yüksek... onlarla dost olmak, arkadaş olmak... ne hoş olurdu...
keşke bazı romanlar, diziler, filmler gerçek olsa. Yada daha en başından bu hikaye günün birinde dünyanın bir köşesinde yaşanacaktır yazsa ve gerçekten o hikaye bir yerlerde yaşansa.
tuhaf tuhaf hayallerim ve keşkelerim var. asla gerçek olmayacak türlü türlü senaryolar. hepsi tıpkı rüya gibi gözlerimin önünden hızlıca geçip bir daha dönmemek üzere uçup gidiyorlar. keşke gitmeseler de gerçek olsalar.