Bir anı kitabıdır. Objektif değildir. Olayları Kazım karabkerin bakış açısıyla anlatır. Ütütürkçülürün üğrümüdüğü büşlüklür. Demek yerine kitabı derleyene baksan onun da bir Atatürkçü olduğunu görürsün. Biz Atatürkçüler dogmatik değiliz. Atatürk ün bir diktatör olduğunu dahi kabul etme elastikiyetimiz vardır. Biz Atatürk ü her yönüyle ele alır kabulleniriz. Hata aramayız, eleştirilebilecek olaylarında yaptıklarının nedenini anlar ve açıklarız. Hata yaptıysa da evet olmamış deriz. Sana Atatürk ün bir hatasını anlatayım. Ya yeterince hümanist politika gütmemiş ya da Yeterince kan dökmemiştir. iki durumun arasında kaldığından dolayı ironik bir şekilde bizzat kendisinin başını ezdiği islamcıların, tarikatlerin, din tüccarlarının başımıza bela olmasına vesile olmuştur.
Tarafımdan kitap için külliyen yalan diye bir ifade kullanılmamıştır. Siz bu anında demogoji yapma, çarpıtma ve propaganda yaparak saldırma olayını sanırım Tayyip Erdoğandan öğreniyorsunuz.
Nutuk sadece anı kitabı değildir. Akademik bir makale ve ya akademik bir tarih kitabı da değildir. Elbette objektif de değildir. Olayları Atatürk ün bakış açısıyla anlatır. Atatürk ün memleketi aldığında nerede gördüğünü, kurtardığında nerede gördüğünü, devrimleri neden yaptığını ve ya yapacağını, bunun dışında bu süreçte çevresindeki kurmaylarla yaşadığı sıkıntıları, yol ayrımlarımı, fikir alışverişlerini vs barındıran tamamen bir liderin kafasındaki idealleri anlatan bir kitaptır.
Arkadaş hala çirkin bir şekilde kutsalıma saldırıyor. Önemli değil saldırabilir. Mesela ben de bir agnostik olarak, dinlerdeki ve ya islamdaki Allah fikri ve Muhammedi eleştirirken inananlara ters gelecek kelimeler kullanabilirim. Bu da onlara bir saldırı ve ya hakaret gibi gelebilir doğaldır. Ama bu tür kafalar için sadece siyah ve beyaz vardır. Kafasındaki siyaha düşman kesilip donkişotun yel değirmenlerine saldırması gibi saldırmayı çok severler. Saldırdıkları kişinin yüceliği bu fiilleri bu örnekteki gibi gösterir. Müthiş bir fanatiklik örneği. Fanatiklik ise cehaletten doğar. Bir de kendilerini aslında gerçekleri bilenler, bizi de yalan tarihle aldananlar olarak adlandırmaları yok mu. işte en komik taraf bu taraf. Ulemalık da cühelaya kaldı aq yerinde.
googledan sürekli "dini ve namusu olanlar kazanamazlar aç kalmaya mahkumdurlar " sözü paylaşan bendenizi hüzün girdaplarına itmiş kitaptır.
ya niye böyle piyasada kitap var demiyrosunuz ben de sansürlü kaldırıldı sanıp gogoledan paylaşıyorum.
varsa paslayın nerden satın alıyoruz fava atıp bir ara satın alalım.
bi de tipik lagım faresi yine gelip bok atmayı başarmış ulan lagım faresi ulan haşere bu adam degil mi atatürk'de aslında o an yasadışıyken yaptıgı " emrinizdeyim paşam " diyen.
bu kadar mı alçaldınız.
atatatürkün eşi kıskançlık krizinde, rıza nur deli, ismet içkili, kazım yobaz maşallah yere yere insan bırakmadınız.
--spoiler--
Dini ve ahlâkı olanlar aç kalmaya mahkûmdurlar dediler.
Kendisini hilâfet ve saltanat makamına lâyık gören ve bu hususlarda teşebbüslerde de bulunan din ve namus
lehinde türlü sözler söyleyen ve hatta hutbe okuyan, benim kapalı yerlerde baş açıklığımla lâtife eden, fes ve kalpak yerine kumaş başlık teklifimi hoş görmeyen M. Kemal Paşa, benim hayretle baktığımı görünce şu izahatı verdi:
Dini ve namusu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya mahkûmdurlar. Böyle kimselerle memleketi zenginleştirmek mümkün değildir. Onun için önce din ve namus telâkkisini kaldırmalıyız. Partiyi, bunu kabul edenlerle kuvvetlendirmeli ve bunları çabuk zengin etmeliyiz. Bu suretle kalkınma kolay ve çabuk olur.
--spoiler--
istiklâl Harbi nasıl başladı? Nasıl bir seyir takip etti? Bugünkü durum nedir? istikbal için planımız ne olmalıdır? Artık kimseyi ilgilendirmiyordu. Biricik düşünce Gazinin teveccühünü kazanmak ve mebus olmak ve memleketin nimetlerinden istifade edebilmekte idi istiklâl Harbinin fedakar ve feragatli arkadaşlarıyla Gazinin arasına her gün yeni simalar giriyor ve yerleşiyordu. Ve artık istiklal Harbi ndeki gibi fikir sahipleri ile iş birliğinden ziyade mutavaat ve alkışa hazır bir zümreye roller verilmeye hazırlık görünüyordu.
Kazım Karabettir Anlatıyor, (yayına hazırlayan Uğur Mumcu), istanbul: Tekin Yayınevi. 1990. s.83.
--spoiler--
ittihat ve terakkinin cumhuriyetin ilanı ile yeni bir aşamaya gelen siyasi evriminin hala en az bilinen yönüdür: eski silah arkadaşlarının iktidar yolunda tasfiye edlmesi. günümüz tarihçilerinin çok daha sıkı çalışması gerekir bu tasfiye hareketini aydınlatmak için.
bu konuya ilgi duyanlar erich jan zürcher'in 32. baskısını yapmış olan "modernleşen türkiye'nin tarihi" kitabı ile giriş yapabilir.