Tam anlamıyla kazandığım ilk para (paranın kıymetini anlıyor olma anlamında) 500.000 Türk lirasiydi. Güzel mavi bi rengi olan kâğıt bi teklik. Zannederim bu günün 50 lirasına falan tekabül ediyordu. Daha o zamanlar 5.000.000 'luk banknotlar falan yoktu. Harcamamistim rahmetli babam sakla uğur olur demişti.
ilk emek, ilk alın teri ile kazanılan paradır.
hiçbir unutulmaz üstünden yıllar dahi geçse.
kişi değerini iyi bilip bu kazanış biçimini hayatı boyunca devam ettirmelidir ki hep aynı tadı kimyayı versin.
6. sınıfta iken (2004-2005) bilgisayar oyunlarının hilelerini babamın ofisindeki yazıcıdan yazdırarak okulda satardım. gta vice city'nin şifrelerinden az para kazanmadım. *
tabi o yıllarda çalışkan, zeki öğrenciydik; kopya vererek de bazı kazançlar elde ederdik. büyüdükçe bozulduk. *
lise 1'in yaz tatilinde ise adam akıllı ilk işimi yapmıştım. mahalledeki küçük ocakbaşında 19 gün çalışmıştım. sonra dayanamayıp çıkmıştım. kazandığım paranın çoğunu verip pislick'ten pantolon almıştım. *
7. sınıfta parayla kopya satıyordum. hiç unutmam ilk matematik sınavında kazanmıstım o parayı. mor 250 bin liralar vardı kağıt. matematik ve fen 250 bin hayat bilgisi türkçe 100 bindi. asdasd ne günlerdi lan.
o parayı harcayamazsınız. o para, artık bir örtü olmuştur.
çocukluğunuzda, gençliğinizde, anne baba emeği ile rahat yaşadığınız dünya yoktur artık.
emek vererek kazandığınız ilk para, o dünyayı örtmüştür.
öyle örtmüştür ki o rahat dünyayı, öyle sıkmıştır ki dünyadaki rahat, artık bir kahır olmuştur.
o yeni dünyanın kahrını, tespihine boncuk yapıp her gün çekmek boynunun borcudur artık.