artık boku çıkan dizidir. yani yayınlanan son bölümünde deniz nasıl o kazıktan sağ çıktı anlamadım. yani adamda ne sağ böbrek kaldı ne de ana damarlar. ama ne hikmetse süper kahraman deniz oğlan sağ kurtuldu. üstelik nerdeyse 2 saat kadar kazık böğrüne saplı halde kaldı. kan kaybından şoka girme diye bir olay vardır. heralde unutmuşlar. klasik dizi işte yani senaryo boka sarınca biri ölümle burun buruna gelir ama ne hikmetse kurtulur.
yani deniz oğlan hakkaten esaslı oğlanmış. hollywood sineması denizi transfer edip heroesta oynatmalı bence.
denizin o kazıkla yaşabilme ihtimaline, aslı'nın deniz'i hayata döndürecek kadar tıbbi bilgi donanımına sahip olmasına, efe'nin aslı'ya göz koymasına , mine'nin ortalık malı olmasına karşın halen ısrarla seyredebildiğim dizi. şaşmaktayım.
tam bir pembe dizi kıvamına gelmiş dizidir olaylar biraz abartılı şekilde gelişmektedir. son bölüme gelirsek denizin o kazıktan cıkışı * aslının daha birinci sınıfta olmasına ragmen engin tıp bilgisi her bölümde beni hayretler içerisinde bırakıyor.
son bölümde ise efenin yaptıgı olaylar içinde hayretler içinde kalsam yeridir. artık dallas yada yalan rüzgarı kıvamına gelsede neden izledigimi hala anlamıyorum ve izlemeyi bırakamıyorum. kabak yelleri kıvamını çoktan geçti çünkü.
Dandikten bi apandisit ameliyatı oldum 3-4 gün yerimden kalkamadım; tuvalete bile zor gittim.Polat sırtına bıçak yedi bişey olmadı; Yalçın Bulut anında iyileşip adamlara sıktı, Deniz efendinin kıçına kıçına kazık battı 3 günde iyileşti.* Hem bu Denizoğlan ne yakışıklıymış böyle 3 tane kız peşinde dolanıp duruyor herifin.
kaç gün olduki bu mineyle denizoğlan birlikte olalı ki bu mine'nin hemen hamile olduğu günyüzüne çıktı die sorduran ve kahkahayla güldüren dizi ama hala sabırla izliyoruz ailecek!
türk dizi tarihi açısından dönüm noktası olduğuna inandığım dizi. öpüşme sahneleri hiç de azımsanmayacak dozlarda türk dizi izleyicilerine her hafta enjekte ediliyor. bazı hassas bünyelerde işkillenmeye neden olsa da, bir tabunun yıkılmasında önemli bir rol oynuyor bu dizi.
mantık hatalarının diz boyu oldugu, pinhani sarkılarıyla hayat bulan diğerlerinden farklı bir dizi. bir kere hiçbir dizi müzigi yasananlara bu kadar cuk oturmuyor, olayların gidisatıyla örtüşmüyor. gelgelelim senaryoya. kardesim her ne kadar çakma dawson's creek yapsanız da burası türkiye, oyuncular da safkan türk. hangi türk kızı, aynı evde yasadıgı ve uyuz oldugu bir kızla birlikte olan sevgilisini bu kadar tez zamanda affeder? bırak bir bölüm sonra öpüşmeyi, çoğu bunu gurur meselesi yapıp birdaha yüzüne bakmaz o adi şerefsiz insan evladının. duygu diziye geldiginden beri deniz'e yazıyor, sonra efe'den yüz bulunca ona yapışıyor. ya bu kadın bildigin sübyancı ya da o kadar güzel olmasına, egitimli ve kültürlü gecinmesine ve elit kesimi temsil etmesine ragmen erkek olsun da kim olursa olsun mantıgı güdüyor. su'yla efe ayrılıyor ama biz kanka kalmalıyız ne var ki ayagına yatıyor ve bütün bunlar türkiye'de geciyor. arakladıgınız senaryoyu yasanılan yere ve kültüre adapte etseydiniz de keske dizi daha akla yatkın ve inandırıcı olsaydı. ha izlemiyor muyum, 1.5 ayda bir denk geldigimde seyrediyorum ve olayları cözmek hiç zor olmuyor.
çok saf olduğumu bana ispatlayan dizidir. evet safım lan ben, ben öyle ciddi ciddi sevişmediler sanmıştım deniz ile mine'yi. yani ne bileyim kız sanki çok doğal bir şeymiş gibi çıktı gitti evden, hayır daha önce de görmedim dizide mineyi sevişirken, almanya da çok sevişiyordu, türkiye'de sevişemedi de ondan mıydı sıkıntısı? yok valla anlamadım ben, sevişmediler sandım yani öyle hamile kalacak kadar sevişmediler sanıyordum yani, hem sevişmişler hem de hamile kalmış hatun. ne diyorum ya ben. neyse herkesin birbirini götürdüğü bir dizi olmuş ve orjinaline benzemeye başlamıştır. aslının da el becerisine falan hayranım doğrusu, sen 1. sınıf öğrencisi ol kan falan al, seni gece nöbetine koysunlar polikliniğe, hasta emanet etsinler. yok artık. evet ben de efe kaygısız için izleyenlerdenim, bakalım o ne zaman saçmalayacak onlar gibi, aslıyı götürdüğü an bu dizi tam olacak evet. ayrıca mine de anneannesini, dayısını, dedesini falan aptal edecek iyice. bir gün diyor sizi çok seviyorum, her şeyimsiniz falan, ertesi gün benim bu sofrada zaten yerim yok falan tam manikdepresif kadın, çok baydı beni. senariste de gıcığım var ayrıca, aşık mıdır nedir mineye, kimseye usulünce bir cevap verdirtmemiş, birisi şu kadını paylasın artık allah rızası için, hepsi mal mal suratına bakıyor. lan mine babasına aşık olmasın sonra?
--spoiler--
efe, aslı yakınlaşmasını, duygu manevrasıyla yok etmiş dizidir. olmayacağı belliydi zaten.
denizoğlan gıcığı nasıl hala hint kumaşı değerindedir anlamak mümkün değil.
bu arada aslının deniz olayındaki tıp bilgisi kadar bilgi benim de var tıpla alakam olmamasına rağmen. vücuda bir nesne girmişse onu çatadonk çıkarmamak ve yaralı bölgeye tampon uygulamak çok da özel tıp bilgileri değil çünkü.
--spoiler--
aslı'nın koca istanbul'da kayıp olan deniz'i şıppadanak bulduğu dizidir. olay şöyle gelişir aslı yolda yürür ve denizi telefonla arar. kendi kendine "deniz hadi açsana şu telefonunu" der, deniz tabi durumundan dolayı telefona uzanamıyordur ve baygın halde yatıyordur. aaaaa oda ne aslı'nın aradığı deniz'in telefon sesi yanıbaşında duyulur. * aslı hanım kızımız sağa sola bakar ve deniz'i bulur. **
bu aslı bu bankta gelip "aptalmış saptalmış" diye konuşan salakla bişeyler yaşarsa bu dizi iflah olmaz artık. lan elin ne idiü belirsiz insana ne 20 yıllık arkadaşını aşağılatıyorsun sana ne yaptıysa yaptı. ayrıca bu efe nin salak saçma fikirleri de çok iyiymiş gibi gösterilmiyor mu oof of.
an itibari ile pinhani'nin yeni olduğunu tahmin ettiğim pek bir güzel şarkısını kulağımıza çalan dizi. "ulan sırf müzikleri izlettirimeye yetiyor yahuu" dedirten, sarpasarmış, "nerde o urla'daki saf duygular nerde istanbul'daki el-cep belirsizliği" diye düşündüren dizi.