literatürdeki evrensel tanımı platonik olarak nitelendirilir. bu hissiyatı şahane bir şekilde platonik şarkısı ifade etmektedir. tam da şarkının söylediği gibidir;
Senin adını bir bilsem
Sarılıp öpebilsem
Çaresizlik benim neşem
Platonik aşığınım ben
Çaldın bütün tellerimi akorsuz keyfimi
Sardın denizlerle sahillerimi
Açtın kuralsızca seven gözlerimi
Hayallerle geçen günlerimi
Verdim filmlerimde başrollerimi
Sildim defterimden bütün dertlerimi
Gördüm habersizce zehirlendiğimi
Sensizken seni sevdiğimi
Senin adını bir bilsem
Sarılıp öpebilsem
Çaresizlik benim neşem
Platonik aşığınım ben
Belkide kırmam gerek bu çemberi
Bilmem gerek değer misin sevgime
hiçbir sıfat takmadan sevmektir, tek taraflıdır ve hangi sıfata ihtiyaç duyarsanız o oluverir sizin için. değer vermektir, değer görememe ihtimaliyle hemde. umut etmektir, hiç olmayacağını bile bile düşünürsün. acı verebilir ancak mutlu ettiğini de kesindir. "o"nu yüreğinizin ve hayatınızın en önemli karesine yerleştirip, başka yerlerde, başka şeylerle, başka şeyler yaşamaktır.
bir dağın, içinden geçen trene olan aşkı gibi... sen hep yolunu gözlüyorsun da, o arada bi selam edip gidiyor. kal diyemezsin, karşılığı yok çünkü. "artık geçme" desen? olmaz ki, yüreğinin coğrafyasında roma'ya denk düşmüş bi kere; her yol sana çıkacak!
tek çare var; bir dağ olmaya yazgılısın madem, treni unutup bi çiçeğe aşık olacaksın vakti gelince.
karşılıksız seversin, karşılık bulamadığında; küsersin haberi olmaz, darılmışsındır kendince. bi daha yüzüne bakmamaya yeminler edersin, aklınca onu bakışlarından mahrum bırakmışsındır. sonra sana gülümsedi gibi olur, sen bunu iyiye yorarsın; sanırsın ki o da senden hoşlandı. yanında birini görürsün, pek samimidirler; arkadaşıdır dersin, sende seversin onu. duyarsın; yanılmışsın, ağlarsın aptallığına, beklemeye karar verirsin, farketmesini dilersin... unutursun sonra kırık, buruk, biraz kopuksundur hayattan yeniden başlamaya karar verirsin herşeye... sonra gözün takılıverir birine; eminsindir sana gülümsediğine...
Ben aramızdaki şeffaf duvara sırtımı dayayıp, arada bir dönüp senin durduğun yere; sana ve sonra kendi cehennemime bakıyorken sen; arkanda, ötesi alev alev camdan bir duvarı hiç farketmeden, önündeki zaman nehrine eğilerek bir avuç yaşlılıktan alıyor, kendi cennetinde kral olduğunu düşünüyorsun..diye zamanında edebiyat parçalatan illettir..
olmayacak duaya amin demektir. ama vazgeçemez insan,vazgeçmek istemez,her gün artar sevgisi. sokağa çıkıp haykırmak ister ama onu bile yapamaz. başka bir erkekle konuştuğunu,biraz samim olduğunu görse kalbine bıçak saplanır,ama yine de sever. nerden mi biliyorum? anladın işte söylettirme şimdi.
Çehov'un "martı" adlı eserinde geçen bir cümle şöyledir, "Eğer birgün hayatıma ihtiyacın olursa gel ve al onu." Bir insanın, kendi hayatını sunacak kadar çok sevmesidir birisini. cömert... karşılık beklemeden, kalbinin derinliklerinde olup bitenleri sevdiğinin ya da sevdiklerinin, hiçbirinin tamamen anlayamadığı ama bütün bunlara rağmen tutkuyu, sevmeyi bilen, belki de ruhundaki bu ikiliğin sıkışıklığını yaşayan hüzünlü çaresizliklerdir bazen...
ruh u mazoşistliğe boğmaktır.
dil ele güne karşı *ikerim böyle aşkın ızdırabını der durur; gönül ise gözlerime tek bir an olsun aşk ile bak razıyım son nefesimi vermeye diyecek kadar biçaredir.**
''emeklemekle başlar, hayatın yolları
ayak nasır tutar, madalyon çift taraflı
nacizane ben ozan dizelerim sızı
hangi birimiz yaşadı tek taraflı
sorma gitsin.''
kanımca kimsenin yaşamadığı ve yaşayamayacağı duygu. karşılıksız aşk olmaz. aşk dediğin iki taraf da aynı şeyi hissederse olur. karşılık alamazsan ya hoşlanma olarak kalır ya da saplantıya dönüşür; ama kesinlikle aşk olmaz.
karşındakinin gözlerine baktığında onun da sana benzer şeyleri hissettiğini anlıyorsan o zaman duyguların aşka dönüşür. eğer elini tuttuğunda, öptüğünde içinde ılık bir şeyler akıyorsa o zaman aşk olur. aşk tek başına yaşayamadığın duyguların hepsidir, karşılıklı olur.
bakkala çakkala bile karşılık olarak para verirken varlığıyla yokluğu arasında sıkışmış bir temanın aşkın sık sorulan sorular gibi cevap alamaması durumudur.
karşılıksız aşkta suçlu yoktur; karşılıksız aşk duyguların doğaçlamasıdır.
insanın hala insan kalabildiğinin bir göstergesidir; sürebildiği kadar sürer. ömrü bitince de unutulmamak üzere derinlere gömülür. karşılıksız aşkta her şey masumdur, gerçek aşkın olası kirli yüzlerine rastlayamazsınız.. ihanet mümkün değildir bir kere; aldatmak da mümkün değildir, oynamak ve oynatmak hiç mümkün değildir..
belki de bu yüzden hepimizin zaman zaman tercih ettiği bir şeydir; aşktan bir parmak damla götürürüz ağzımıza, en saf halinden.
başınıza geldiğin çok heyecan yapılmamalı, ama normal olarak bir kaç gün yada hafta depresif olarak geçirmek kaçınılmazken zamanla o kişiden biraz uzalaşınca normal yaşama dönmenin mutluluğu ile hayatınıza devam etmek en çıkar yoludur bu sorunsalın.
(bkz: zorla güzellik olmaz)