zordur ama güzeldir. o daha senin adını bile bilmiyorken sen hakkında her detayı çoktan ezberlemiş olursun. onun gittiği yerlere gidersin, takip edersin onu. bir kere seninle göz göze gelse " acaba o da beni seviyor mu? " diye düşünmeye başlarsın. onu her gördüğünde gidip konuşmak istersin. yalnız kaldığın zamanlarda ona ne söyleyeceğini kendi kendine tekrar edersin aynanın karşısında. ama onu gördüğün zaman bunları söyleyecek cesareti bulamazsın kendinde. dünyadaki en mükemmel insan gibi gelir sana. uzun lafın kısası karşılıksız olduğu için acı verir ama insanın içindeki en saf, en temiz duygudur işte.*
insanı depresyona sokacak bir durum. o'nu sonsuza kadar kaybettiğini, onun senden nefret ettiğini, sana değer vermediğini bilirsin ama bitiremezsin işte. daha sık özlersin, daha fazla rüyalarında görmeye başlarsın, sana onu hatırlatacak ne varsa hep daha fazla çıkar karşına. daha kötü olan durum kendini kaybetmek olsa bile, kendinle o'nun arasında bir seçim yapsan yine o'nu seçersin. unutursun der etrafındakiler. inanmak istersin sen de. boşluktasındır, bilemezsin. *
diye birşey yoktur. Gerçek aşk çift taraflı yaşanır. Aşkın doğasına aykırıdır zatn tek taraflı aşk. Çünkü aşk, 2 insanın birbirine hissettigi yogun duygulardan oluşur. Bunu tek taraf hissediyorsa, ya aşırı bir hayranlıktır ya da tutkudur. Yaşayan kişi her ne kadar çaresizlik hissi içinde bulunsa da bunuzamanla aşacaktır. Fakat bunu farketmesi de uzunca birzaman alacaktır.
Aşkın en sevimsiz türüdür. Kendi kendinize yaşarsınız bu içinizde büyüttüğünüz sevgiyi. peki karşı taraf napar,tabikide hiçbirşey yanan yine siz olursunuz.
"yaa işte ben 3 yıldır bi kızı seviyorum, başkasıyla çıkıyor ama ben vazgeçmiyorum. o mutlu olsun yeter" diyen arkadaşlar olacaktır. demesinler birbirimizin kalbini kırmayalım.
iki sene sonra görürüm seni.
hee son olarak büyüdükçe geçer be aga, takılma çok.