Artik hic gelmiyecek birini beklemek benim icin. Umidinin tukendigi yer. Ama yinede aklina bir gun bir yerde karsilasirmiyiz acabayi getirir. Acaba o gun geldiginde her sey farkli olur mu dusuncesine kapilir insan. Sonra kendi kendine bosver daha fazla ezdirmem kendimi dedirttirir ve yoluna devam edersin. O da her ne kadar kotu bir anida olsa hatiralarinda kalir. Zamansizda olsa hatirlanir sonra def edersin ne de olsa karsiliksiz asktir.
Sen onu düşünüyorsun ama o senin farkında değil, öyle bir şey. Uzaktan olanı da ayrı bok bunun.
Her zaman kalp kalbe karşı olmayabiliyor. Senin düşündüğünün aklında bir başkası oluyor falan. Demek ki başkasının nasibiymiş diyorsun ama ancak mantığın devreye girdiği zaman. Unutmak için kalbin sesini susturmak gerekiyor. Kendi kendinize mantıklı sebepler ve olsaydı ne olabilirdi öngörüleri sunduğunuzda durum daha kolay bir hal alıyor. Saplantı haline getirmemek önemli olan. Olmuyorsa olmuyordur. Görünen köy... uzakta değildir. *
platonik aşk olarak da anılan aşk çeşitidir. vaktiyle bizim eflatun amca kurduğu üniversitede bir öğrencisine aşık oluyor. Öğrencisinden karşılık görememesi üzerine bu kavram ortaya çıkmış.
ben niye bu kadar büyüttüm ki içimde seni? niye sürekli seni düşünüyorum??sen kimsin ki benim için? benim hayatımda aslında yerin yoksa ben niye bu kadar seni düşünerek zaman kaybediyorum, deli olmam gerek. ruh hastası olmam lazım.. ama bu haksızlık ben senin bana ilgi gösterdiğini düşünmesem senle ilgilenmezdim ki ama. ne yani? kendim yazdım kendim mi oynadım? peki niye ki ? niye bu kadar aptal durumuna düşmek zorundayım. beni sevdi sandım...sevmedi niye böyle ezik duyguları hissetmek zorundayım ki aşkın ya da sevginin neden kaybedeni oluyorum sürekli, olmasın kalbimde kimse öyle ya da böyle. her dakika değersizim onun için önemsiz… vay be! niye yanlış insanlara veriyorum ki en güzel duygularımı şuan onu izliyor olmak ne ezikce bir o kadar en güzel duyguların başında ama gerçekten bunu hak eden biri için böyle bu ve eminim hak etmiyor. ellerinin manasızca güzelliği dikkat kesiyor beni ona. aslında unutmuştum, vazgeçmiştim ya hani ben?
o benden iyisini bulamaz diye unutmuştum. yeni birinde bulmuştum aslında kendimi… hem de her baktığımda yüzümü güldüreninden. ne oldu ki yine ? neden? hep gerilip gerilip aynı duvara çarpmak gibi yeter! ne olur al onu benden! başkasının olsun madem. görmesin onu gözüm anca böyle biter bitsin hem artık yoruyor ,sıkıyor , acıtıyor.
tam olarak şöyle duyguların tercümanı olabilirsiniz şu aşk sayesinde.
boş işler müdürü yapar sizi. melankoliden melankoliye sürükler. boş yani.
Birine duyulan aşkın karşılığı zaten yoktur. Eğer maksat kavuşamamak veya aşık olunan kişinin size aşık olmamasıysa o başka. Aşk tamamen münferit bir olay. insanlıkta terfi etmek gibi birşey. Zaten tüm meşhur aşıkların aşklarını ulaşılmaz kılan maşuklarına kavuşamamaları değil mi?
Hem cefadır hem sefa
Hamza’yı attı Kaf’a
Aşk iledir Mustafa
Devletli nesnedir aşk.
gerçekten aşkın varsa ona öncelikle o bilmelidir o senin değil onundur aslında. birde aşık olduğun insanı kazanabilmek var,
o da sana aşık oldu mu, ayrıldınız mı, bir daha aynı şeyler olur mu barışsaydınız misal olur ya belki ölmüştür bile r aşkın kadar saygı duyucaksın o zaman..
en büyüğü anne ile bebeği arasında yaşanır. Anne ile bebeğini oturup izleyin, bebeğin o kadar sıçmasına kusmasına rağmen i ne kadar sevimli ve sabırdan sever halini.