ahmet ve mehmet daha yeni tanışmış iki arkadaş adayı. gittikleri spor salonunda tanışmışlar ve tesadüfe bak ki aynı mahallede oturuyor olduklarından, şimdi birlikte eve gidiyorlar. yeni tanışan iki kişinin konuşabileceği her şeyi konuşmuşlar ve ikisi de yaklaşık 50 saniyedir susuyorlar. bu öldürücü etkiye sahip 50 saniye, ahmet'e 'lan mesaj yapıyormuş gibi yapayım' diye cebinden telefonunu çıkarttırmış; mehmet'e ise çok önemli şeyler düşünüyormuş da dalıp gitmiş tribi yaptırmıştır. döneri yok artık, eve kadar beraber gidecekler. yeni bi konuşma bekletmek lazım:
- fener de bi puan aldı ama işine yaramaz bence.
+ ha? hee, öyle yaa.
ve bir sessizlik daha...
ahmet'le mehmet'ten biri kız olsun mesela. erkek olanı çok az susacaktır bu kez. hele ki kızdan biraz hoşlanmışsa. anlatacaktır da anlatacaktır:
- ondan sonra bizim elemanlarla toplanıp gittik kahveye. dedik kim ulan bu çocuğu döven!
+ ...
- ne o susutun yine?
+ sevgilime mesaj yazıyorum yaa. birazdan evine gidicem de.
- ...
+ sen sustun bu kez de?
- hamuna koyiskii avradınsss...
bu sessizlikler, tartışmış iki sevgili arasında da sık sık yaşanır:
öldürür adamı bu sessizlik anı. arkasından ya ayrılık kararı çıkarsa? vay anam vay.
bu örneğimiz de msn'den hakkari'de askerliğini yapan amcaoğluma gelsin:
murat:
sonra adem assubay çağrdı beni.
murat:
dedi sen nerelis
murat:
in?
akın:
...
msn'de birini dinlemek en zoru lan. devamlı hıhı, ee filan gibi 'ben burdayım lan, paniğe gerek yok' mesajı verilmeye çalışılır. ama sıkıcı lan askerlik muhabbeti! 'yaa kopmuş benim internetim kusura bakma' diye özür diletir adama sık sık.
bir de, hıncal uluç'la konuşurken ki sessizlik var. haşmet babaoğlu tam lafa girecek olur da, hıncal devam eder konuşmasına. haşmet'inki de çekilecek dert değil aga.