"Dinsel üzüntü, bir ölçüde gerçek üzüntünün dışavuru mu ve bir başka ölçüde de gerçek üzüntüye karşı protestour. Din ezilen insanın içli ezgisi, kalpsiz bir dünyanın sıcaklığı, tinin dıştalandığı toplumsal koşulların tinidir. Din, halkın afyon udur."
"Eleştiri, zincirleri, her yanını örten imgesel çiçeklerden, insan süssüz ve umut kırıcı zincirler taşısın diye değil, ama onları atsın ve canlı çiçeği devşirsin diye arındırdı. Dinin eleştirisi insanın yanılsamalarını, insanın kendi gerçekliği ni akıl çağına erişen ve yanılsamadan kurtulmuş bir insan olarak düşünmesi, etkileresi ve biçimiendirmesi için, kendi kendinin, yani kendi gerçek güneşinin çevresinde dönmesi için ortadan kaldırıyor. Din, insan kendi çevresinde dönme diği sürece insanın çevresinde dönen yanılsamalı bir güneş ten başka bir şey değildir."
"Demek ki şimdi özel mülkiyeti, zenginlik susuzluğunu, emek-sermaye ve mülkiyetin ayrılmasını bağlayan özsel zin cirlenmeyi, değişim ve rekabet, insanın değeri ve değerden düşmesi, tekel ve rekabet, vb. özsel zincirlenmesini, kısacası bütün bu yabancılaşma** ile para sistemi arasındaki bağlılı ğı anlamak zorundayız."
"işçi ne kadar çok zenginlik üretir, üretimi erk ve hacim bakımından ne kadar artarsa, o kadar yoksul duruma gelir. Ne kadar çok meta üretirse, o kadar ucuz bir meta olur. in sanların, dünyasının değersizleşmesi, nesnelerin dünyası nın değer kazanması ile orantılı olarak artar. Emek yalnızca meta üretmekle kalmaz; genel olarak meta ürettiği ölçüde, kendi kendini ve işçiyi de meta olarak üretir."
"Eğer emek ürünü işçiye ait değilse, eğer bu ürün işçi kar şısında yabancı bir erk ise, bu ancak o ürün işçi dışında bir başka insana ait olduğu için olanaklıdır. Eğer işçinin etkinli ği onun için bir işkence ise, bir başkasının zevki ve bir başka sı için yaşama sevinci olmalıdır. Insan üzerindeki bu yaban cı erk, ne tanrılar olabilir, ne de doğa; ancak insanın kendisi dir bu."