burada yazdıkları yazılarla bazı insanlara saygısızlık yapan o sözlük yazarlarına; geçmişte yazı yazmayı ve okumayı öğreten kutsal eğitimcilerden biridir.
bir öğretmen için asla söylenmemesi gereken, iğrenç şeyleri söyleyen o insanların; dillerinden düşürmeyerek sürekli "atam izindeyiz" dediği Başöğretmen mustafa kemal atatürk ün haklarında şunları söylediği öğretmenlerdendir.
atatürk öğretmenler için der ki;
Dünyanın her tarafında öğretmenler, insan topluluğunun en fedakar ve muhterem unsurlarıdır.
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir.
Muallimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakar muallim ve mürebbilerini sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.
Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder.
Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bur millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır.
Öğretmenler! Cumhuriyet sizden, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.
Bir millet eğitim ordusuna sahip olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak eğitim ordusuyla mümkündür.
Öğretmenler; Cumhuriyetin fedakar öğretmen ve eğitimcileri, yeni nesli sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin beceriniz ve fedakarlığınızın derecesiyle orantılı olacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister. Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir... Sizin başarınız Cumhuriyetin başarısı olacaktır.
(mustafa kemal atatürk)
bu ülkede insanları anlamak zordur elbette. lakin burada bir burs sayesinde okuyarak dağa çıkıp terörist olmak yerine; çalışarak pırıl pırıl bir eğitimci olmuş ve bu sayedede o bölgedeki bir çok çocuğu eğiterek onları bu cehaletten ve bu kötü kaderden kurtaracak olan biri için edep, haya, şeref, ve hatta namus sınırlarını aşacak şekilde yazılar yazan insanları anlamak gerçekten imkansızdır.
zira kendisine sevgi duymaya bilirler. o fakirliğin içerisinden sadece bir bursla çıkarak; "kendilerinin o rahat hayat, o iyi imkanlar ve koşullar içerisinde başaramadıklar şeyleri" başarmasını kıskanarak, ondan nefrette edebilirler ama en azından yapmış olduğu o kutsal mesleğe saygı duyup susmaları gerektiğini bilmelidirler.
tabi kendileri güneydoğu da hiç yaşamadıkları için; şu anda ülkenin en büyük kanayan yarası olan terör denen bu hastalığın kaynağının cahillik ve eğitimsizlik olduğunun farkında değildirler o yüzden de oturdukları bilgisayarlarının başından;
bazı garibanların eğitim için verdiği çabayı ve karşılığında da aldığı mükafatı, bu şekilde eleştirip ahkam keserek görmemezlikten gelirler... **
ailesinin aklına bu kadar medyatik, insanların ağzına bu kadar sakız olabileceği gelecek olsa, evde oturmasını tercih edeceklerini düşündüğüm hatundur. (bkz: amaç eylem çelişkisi)
turkcell'in "sosyal pazarlama" alanında diğer rakiplerinden farklı olduğunu gösteren hatundur.
turkcell bu reklamla demiştir ki; "kardeş avea kullansan ucuz tamam ama adamların devlete bi faydası yok, ama bana bak ben öyle miyim ya? ban verdiğin para ile kızlarımızın okumasına yardım ediyorsun."
bunun sağ el sol el ile alakası yok, adam şirket olarak sosyal görevini yerine getiriyor, hayır değil toplumsal fayda sağlıyor. elbette reklamını da yapıcak.
karşılıksız olarak verildiği iddia edilen bir eğitim bursunun reklam aracı olarak kullanıldığı filmin kahramanı. yapılan bir yardımın hergün her saat tüm topluma afişe edilmesi vicdani olarak tartışılması gereken bir durumdur. bütün dinlerin kutsal kitaplarındaki ortak cümlelerden biridir: "sağ elinin yaptığı iyiliği sol elin bilmemeli".....................küfür edecek takatim bile yok...
hala birleştirilmiş sınıflı okullarda tezek sobaları ile eğitim görmeye çalışan çocukları düşündükçe "ne güzel türkiye tablosu çiziyonuz lan siz öyle" dedirten reklamdır. *
son derece salak bir reklamdır. her izleyişimde kıza acıyorum. sosyal hayatını öldürdünüz lan gül gibi kızın, nişanlısı nişanı attı. talebeleri "kardelen ayşeeee" şeklinde haykırmalarla dalga geçiyorlar okul bahçesinde...kısacası salakça işte, bir filozofun da dediği gibi;
"salaklığı betimlemek için çok da somut gerekçeler gerekmez çünkü salaklık betimlenmeyecek kadar aşikardır"
Her Çiçeğin Kar Altından
Güneşe Giden Masalında
Yaşamak Yeniden Tazelenir
Yeniden Anlamlanır
ışığa Uzanırken Kardelen
Kış Rüyasından
Ümidin Mucizesiyle
Sevince Uyanır.
ne hikmetse bu kardelenler ya mardin'de olur, ya diyarbakır'da ya da bir başka güneydoğu ilinde. yozgat'ta, çorum'da veyahut başka bir fakir orta anadolu ilinden çıkmaz.
sadece tvlerde değil gazetelerde de karşımıza çıkan hanım kızımızdır. gazetede bir tarafta okuldan koşarak uzaklaşan küçük ayşe, öbür tarafta da gayet hoş mezun büyük ayse vardır. gerçek adı da ayse değildi galiba.