Kardeş demek hayat demektir...Kimi zaman aldığın nefeste kardeşim diyebilmek...kimi zaman üzüldüğün anda karşında bulabilmek...Hiçbir zaman sevgili kardeş gibi olamaz...kardeşin aşkı sevgiiliden çoktur...Sevgili terk eder, kardeş yanında baki kalır ...Sevgili emreder, kardeş teselli eder ...Kardeş sevgiliden çok sever...Bilir misin kardeşlik nedir ...Nefesin kesilirse, al benim canımı kullan senindir diyebilmektir...Yolun sonu uçurumsa eğer...kardeşim geri dön ilk adım benimdir diyebilmektir...
babadan olma anadan doğma. ya aynı anne babaya sahipsindir (birisine de olabilirsin) bunları paylaşırsın, ya en ufak bir kan bağı yoktur kardeşim dediğinle kalbini paylaşırsın..
tartışmanın ortasında -daha doğrusu kendi kendinize konuştuğunuzda, ha duvar ha kardeş aynı şey- sizin söylediğiniz cümleye adam akıllı cevap vermesi gerekirken "hav" veya "miyav" diyen varlıklardır. cümle kurmadan yoksundurlar. adam gibi kurduğunuz cümleye "hav" demesi ile sizi yıkandır.
on sekiz yaşına gelmiştir, konservatuarda okur bu hayvan.
ama tuvaletin deliğini bulup da oraya sıçmak konusunda zorlanır. buzluğun kapağını açık unutur o buzdolabının dibine koyar. alt kapının kolu yıvış yıvış buzlu su içindedir, arkasından toplayan amele vardır ya nasılsa. açlıktan gözü döner, bu yaşta hala ocağı açmaya tırstığı için bir şey ısıtıp yemez. sanki grizu madeni bizim mutfak amına koyim, kol gibi ankastre ocak işte. tıraş olur banyo aynasının önü kıl dolar. aynı amele temizler bunu da. keyif pezevengi olduğu için bilgisayar karşısında tatlı yer, sonra ben kitaplarımın arasından çikolataya bulanmış tatlı kaşığı ayıklarım. yine de gider 39 derece ateşliyken sorarım "karnın aç mı?" diye bu puşta, "hmmm, ne yiyebiliriz?" diye menü ister ağzına tükürdüğüm. sonraki gün sürüne sürüne işe gider gelirim, kapıya çıkıp "bir daha ne zaman çamaşır yıkıyoruz?" der her türlü ev işini takım oyunuyla eğlenceli hale getiriyormuşuz gibi.
bu itliklere kopukluklara rağmen sövmeye çekinirsiniz kardeşe. kırılır, üzülür, gücüne gider diye. uyurken gider bakarsınız. onun rezil ettiği her yeri temizlersiniz. başkası yapsa kafasını gözünü yaracağınız ne kadar hıyarlık varsa hepsini bunun elinden afiyetle yersiniz. kardeş işte.
Aynı bir okadarda farklı olduğun diğer yarındır. Asla dediğin her şeyi onun için yapabileceğin, çok kızdıran, çok güldüren, sevilesi, öpülesi, mıncıklanası varlıklardır. Hayatın anlamıdır.
doğduktan 3 yıl sonra gerçekten bir kardeşim olduğunun farkına vardım nedense. sanırım insan idrak edemiyor nasıl bir duygu olduğunu başlarda, hele sizin de yaşınız küçükse sonradan anlıyorsunuz. insan kardeşiyle biyolojik olarak bağlı değil herşeyiyle bağlıdır, aynı topraktanız lafı kardeş için yaratılmıştır adeta.
yıllarca yediginiz ictiginiz ayrı gitmez fakat yıllar sonra yediginizin ictiginizin hesabı yapıp hakkını ister şeklinde abisine ihanet eden olmasada olurdu dedirten ve kendisini sildirten kişi.(yaşanmıştır)
ayrı kalındığında kıymeti bilinenmiş kardeş dediğimiz şey. zaten biz insanların özelliği değil midir bu da? elimizdekinin değerini onu kaybedince anlıyoruz. kardeşin değeri de ondan uzak geçirilen her saniyede anlaşılıyormuş.
onsuz geçen her gün eksik geliyor insana. nefret ettiğiniz davranışları bile size sevimli gelmeye başlıyor bir süre sonra. yanında olsam da yine kavga etsek diye düşünmediğiniz an olmuyor.
gıcık gıcık gülüşleri kulağınızda her an. söylediği incir çekirdeğini dahi doldurmayacak laflar size ne kadar anlamlı geliyor. yaptığı rezalet esprileri bile komik bulmaya başlıyorsunuz bir süre sonra.
yanımda olsun da yine başımı şişirsin istiyorsunuz. harry potter'ı defalarca anlatsın, star wars'u dilinden düşürmesin istiyorsunuz. yeter ki yanınızda olsun.
gece film izlerken yine omzunuzda uyuyakalsın, siz onu yavaşça uyandırıp yatağına yatırmak istiyorsunuz. ama uzakta sizden. yapamıyorsunuz. kalbinizi sanki bir şey delip geçiyor.
sinir olduğunuz ses tonunu duyunca gözyaşlarınıza zorla hakim oluyorsunuz. yanında olsam da yine beni rahat bırakmasa, onunla oyun oynamam için baskı yapsa, gece yarısı beraber yemek yapıp yeseniz istiyorsunuz.
bir şey isteyeceği zamanki hareketleri gözünüzün önüne geliyor bazen yol ortasında gülüyorsunuz kendi kendinize.
yarıyıl tatilinden dönerken tekrar nisanda eve gidebileceğinizi öğrendiğinde verdiği tepkiyi her dakika yeniden, yeniden yaşıyorsunuz: "ama nisana çok var!"
biliyorsunuz eve gittiğinizde yine kedi-köpek misali kavga edeceksiniz. ama birkaç dakika içinde yine eskisi gibi olacaksınız.
onu sanki küçücük bir bebekmiş gibi uyurken izleyeceksiniz. alnına bir öpücük kondurup, üstünü üşümesin diye örterken "seni çok seviyorum" diyeceksiniz onun sizi duymayacağını bile bile.
o sizin daima en değerli varlığınız olacak. kendinizden daha çok önemseyeceksiniz onu. çünkü canınızdır o.
ağladığında ondan daha fazla ağladığınız, mutlu olduğunda sevincine ortak olduğunuz kişidir. vazgeçilmezdir. birtanedir.
candır. aslandır. hayatın en önemli değeridir. özlenendir. asidir. özleyendir. en delikanlı, en canayakın, en dürüst, en baba arkadaştır. uzaktayken burunda tüten, yaklaşınca -zaman zaman- sinir eden ama yine de iyi ki varolan, iyi ki büyüyen ve iyiki adam gibi adam olandır. anne ve babanın büyük çocuğa en büyük hediyesidir. yadigardır. o gün gelip onlar göçünce geriye kalacak olandır. özlenendir...