Şu sıralar raflarda dvd'leri çıkmış olan yarı belgesel - film. 1980'li yıllarda kars'ta vuku bulan bazı olayları araştırmaya giden bir gazetecinin hikayesi işlenir ana konuda.
Türk sinema tarihinin en boktan korku filmi olması amaçlanmış video parçası. Hani kamerayı elinize alıp bir gün içinde ne yaptığınızı çekseniz şu video müsvettesinden daha kaliteli bir yapım olur. sinema bilgisinden son derece yoksun olduklarını düşünüyorum eğer aksini iddia ediyorlarsa vay bizim sinema sanatımızın haline. merak dahi etmeyin, o derece kötü.
sene 1989... paralel evrende geçiyor olay. türkiye müthiş bir kalkınma hamlesi başlatmş, ağır sanayi hatta çok ağır sanayi yapmış kendine, teee o yıllarda nerdeyse 1080 p kayıt yapan kameralar muhabirlerin ellerinde dolaşıyo. uucuz bunlar, sudan ucuz hatta o kadar boki, sakız alıyosun, yanında hediye veriyolar. o yüzden 14 yaşında bi çocuğun eline verip hadi bakalım aslan sen çek olanı biteni deyip siktir olup gidebiliyor gazeteciler. çocuklarda süper cesur. iki başlı ejderhaların nesli yeni tükenmiş daha, bebeler kundaktayken ejderha avlamayı falan öğreniyor, daha konuşmaya başlamadan...sonra bu çocuklar o sakız hediyei kamerayla ormana falan giriyorlar tek başlarına, çekiyolla sağı solu, bişeyler gelip bunları sürüklüyo ama kamerayı düşürmüyo çocuklar, kameranın bi özelliği var, yanda böle bi düğme var, tık basıyon, kamera eline entegre oluyo düşmüyo. süper bişey. sonra topukları götüne vura vura kaçacağı yerde kalkıp çekmeye devam ediyo. çok cesur çocuklar. zaten 3 yıl sonrada sırf çocuklardan oluşan bir ordumuz gidip amerika yı işgal ediyo.
"yaşanmış bir olaydır" alıntısıyla yola çıkan bir film olması hasebiyle, beklentilerin çok çok altında kalmış, hatta beklentilerin a*ına koymuş filmdir. eğer halk gününde sinemaya gidecekseniz, verdiğiniz paraya, 3 efes edinebilirsiniz. hem daha çok efes içerseniz, belki siz de bir gün karadedeleri görebilirsiniz. **
hafiften de olsa tırsmak isteyenlerin umutlarını boşa çıkaran film. uydurma olduğunu zaten daha fragmanlarında keşfetmiştik.
neyse tırsmak isteyenler şu konu hakkında araştırmalar yapsın. üstelik gerçek bir olay;
(bkz: dyatlov gecidi)
efekt olmayan filmde başarısız efekler sergilemeyi becermiştir.
lan az önce tv de gördüğüm migros reklamında bile çok daha başarılı eskitme efektleri vardı.
fragmanıyla komedi dalında en iyi ödüllere layık filmimsi.
--spoiler--
bebenin teki karanlıkta elinde kamera cin aramaktadır ve cini bulur ama asla korkmaz sadece babasını çağırır. geri dönüp kaçmaz ve kamerayla çekmeye devam eder.
--spoiler--
film değil belgeselmişmişte, yok içindekiler oyuncu değil gerçek tanıklarmışta, yok dedeler havada yürüyomuşta...
ya arkadaş bu görüntüler gerçek olsa sinema filmi olarak vizyona girebilir mi? ki zaten sadece fragmanından belli baştan sona kolpa olduğu. hele ki o eski kayıt olduğunu gösterecez diye aralara koydukları cızırtılar falan yok mu, onlar tam bir facia.
bak sağdan soldan duyuyorum, bu görüntülerin gerçek olduğuna inanan hakikaten sürüyle insan var. daha önce yazdım yine yazıyorum;
türk sinema seyircisini göz göre göre dangalak yerine koymaya kalkmış bir filmdir.
yav arkadaşım, hadi üç beş kendini çok akıllı zanneden beceriksiz çapulcu, bir yerlerden para bulup film çekmeye kalkmış, çekmişte, demişler ki lan şöyle blair cadısı tarzı amatör kamera ayaklarına girelim, filmin başında da uydurma abartılmış bir köy hikayesini gizemli gizemli anlatalım, konu zaten cin hikayesi olunca millet tırsar.
hayır buraya kadar neyse, ama bir de demişler ki aralarında, bu filme belgesel ayarı verelim, görüntüler gerçekmiş gibi verelim, bir de her ihtimale karşı çakan falan olursa diye başta " filmdeki görüntüler gerçektir ama bazı yerlere hasarlardan dolayı digital düzeltme yaptık" falan gibi bir şey yazdık mı kesin yuttururuz.
yav arkadaş film baştan sona mantık hataları ile dolu (sadece bir örnek olarak çocuğun filmin sonlarında iki el ateş ederek 6 kişiyi aynı anda öldürmesi), her görüntü baştan sona digital ortamda hazırllanmış, güya gerçekmiş gibi olan insanlar baştan sona sınırsız derecede sahte ve yapmacık.
lan bari böyle ayaklara girene kadar, doğru dürüst "biz bir senaryo yazdık ve çektik" diyerek adam gibi oyuncularla bir film çekseydiniz de biz de korku filmi çekmişler diye seyretseydik.
ha bari azıcık bir korkutsa, şerefsizim kutsal damacana da ürküten sahnelere rastlarsınız da, bu filmde yine bulamazsınız.
ulan hadi üç beş çapulcu sinema seyircisini dangalak yerine koyarım zannetmiş, asıl ben bunu bir bokmuş gibi lanse edip tüm sinemalarda gösterime sokan zihniyetleri anlamıyorum.
inanın, karadedeler olayı ismini koyarak, zenci dedelerin kocaman aletleri ile köydekileri kovaladıklarını konu eden bir film çekseler daha ilgi çekici olurdu.
gerçek bir olaydır. ancak söylentiden öteye gitmemiştir. 7 kişi falan cinler tarafından öldürülmemiştir. filmin bu kısmı düzmecedir. ancak davutlu köyünde böyle varlıkları gördüğünü iddia eden insanlar yaşamıştır zamanında. ve şu da var ki; bu film canlandırmadır. 1989'da çekilen görüntüler alınıp, film haline getirilmemiştir. tamamen şu anki teknolojiyle çekilmiştir. yok efendim '1989'daki kameralar böyle değildi vs.' gibi yorumlar yanlıştır. filmin kurgusu çok iyi olmakla beraber korkutmamaktadır. gerçek oyuncularla çekilip, daha üstün bir teknolojiyle çekilseydi herkesi yusuf yusuf ederdi.
türlü metafizik mahlukattan tırsan bir toplum olduğumuz için, korku filmlerimizde buradan ekmek yiyor tabisi. bu toplumsal korku imgelerimiz, üç harfliler, işte siz söyleyin adını bilmediğim başkaca harfliler, hepsi çok afedersiniz; dinsel birer fantazi.
bu memlekette ufo görünce taşlanır, üç harfli dedin mi altına sıçılır.*
--spoiler--
Film içerisinde olayın geçtiği yer hakkında açık bilgi verilmemektedir. Mekân ve kişi adlarının sansürlenerek verildiği filmde olayın geçtiği yer "K... ilinin L... ilçesinin D... köyü" olarak verilmektedir. Türkiye'deki yerleşim birimleri içerisinde "K" harfi ile başlayan iller incelendiğinde "L" harfi ile başlayan bir ilçenin bulunduğu tek il Kırklareli'dir. Kırklareli'ndeki bu ilçe ise Lüleburgaz'dır. Lüleburgaz'da ise "D" harfi ile başlayan iki köy bulunmaktadır. Bu köyler ise Davutlu ve Düğüncübaşı'dır.[5] Ancak filmin yayınlanan ikinci fragmanında yer alan gazete kupürleri incelendiğinde ve sansürlenen karakter sayısı göz önüne alındığında bu köyün Davutlu olduğu anlaşılmaktadır.
--spoiler-- *
filmi izlemedim lakin okurken bile tırsmama neden olmuştur. lüleburgazlılar konu hakkında nasıl hissediyor, merak etmekteyim. izlemeyeceğim bir filmdir.