orhan pamuk kitapları içinde okuduğum ilk kitap ve beni kendine hayran bırakmıştır.kitap beni içine öyle bir aldı sarmaladı ki.artık bendim galip.rüyalarıma girmeyi başarabilen bir kurguya sahip.okuyun.okutun.
--spoiler--
"...tam bir hafta önce birisi sana selam söyledi. "Tabi ki söylerim selamını" dedim, ama arabaya binene kadar unutmuşum. Selamı değil, selam söyleyen adamı. Üzülüyor da değilim hani buna. Bana kalırsa, akıllı bir koca karısına selam söyleyen bütün erkeklerin selamını unutmalıdır. Çünki ne olur ne olmaz. Hele karınız ev kadınıysa: Çarşı pazarda gördüğü bakkalla çakkalın ve akraba çevresinin dışında, ev kadını denen talihsiz insan zaten o bıktırıcı kocasından başka erkek de görmez hayatında. O zaman biri ona selam söylerse düşünür o ince kişiyi, buna vakti de olur..."
--spoiler--
kara kitap okunmadan önce bir şeyh galib'e bakılmalıdır. şeyh galib'in mistik ögeleri anlaşıldıktan sonra eminim kara kitap'ın modern imgeleri daha bir anlamlı olacaktır.
--spoiler--
Ne var aklında? Aklın, bana yasak o gizli bahcesindeki esrar ne?... Hiçbir zaman inandıramadım seni kahramansız bir dünyaya neden inandığıma. Hiçbir zaman inandıramadım seni o kahramanları uyduran zavallı yazarların neden kahraman olmadıklarına. Hiçbir zaman inandıramadım seni o dergilerdeki resimleri çıkanların bizden başka bir soydan olduğuna. Hiçbir zaman inandıramadım seni sıradan bir hayata razı olman gerektiğine. Hiçbir zaman inandıramadım seni, o sıradan hayatta benim de yerim olması gerektiğine.
--spoiler--
--spoiler--
"Hayat dertlerle doluydu,acılarla; biri bitince öbürü gelen,öbürüne alışırken bir yenisi bastıran ve yüzlerimizi birbirine benzeten derin acılarla.Birden bire de gelseler,bu acıların çoktan beri yolda olduğunu biliyorduk biz,onlara kendimizi hazırlamıştık;ama genede dert,bir kabus gibi üzerimize çökünce bir tür yalnızlığa kapılıyorduk;başka insanlarla paylaştığımız zaman mutlu olacağımızı sandığımız umutsuz ve vazgeçilmez bir yalnızlık..."
--spoiler--
kara kitap okuyucuya zekasını hatırlatan bir kitap olduğu için belki de bir başyapıt. kitabın hikayesinde aradığı soruların cevaplarını aslında celal'in yazılarındaki sırlardan çözebilmek sadece galip'in kendi kendine ürettiği paranoyalar değil, evet gerçekten de hikayede okuyucunun merak ettiği soruların cevapları, celalin yazılarında gizli. dikkatli okuyucular bu sırları keşfetmişlerdir zaten. mesela; celal'in öpüş başlıklı yazısının her paragrafının baş harflerini akrostiş yapın ve ortaya çıkan cümleye bakın.
gerçekten zeka üzerine müthiş bir kurgu kara kitap.
en iyi orhan pamuk kitabı.
şimdi bu 'en iyi' kavramını açalım: Kara kitap türk edebiyatı için 'iyi', 'evet olmuş' diye nitelendirelecek bir kitap.
(bkz: yeni hayat)a nazaran daha edebi, daha oturaklı bir yapıt.
(bkz: yeni hayat) ta da, (bkz: kara kitap) ta da bir esrar mevzu var ki acayip sırıtıyor, pamuk bu iki kitabında da esrarın nemenem bir şey olduğunu okuyucuya veremiyor.
kara kitap: hurufilikten, şems ile mevlanadan, hikayelerden, 'kişinin kendi olması olamaması'ndan bir çok konuda ayrıntıya boğuyor okuyucuyu, hatta pamuk kendi bile bu romanı uzatmaktan şikayetçi oluyor, kitap bir yerinde. Kitabın özellikle son bölümü edebi açıdan iyi ( (bkz: kardeşim benim))
lakin şunu anlamış değilim, pamuk bu kitabı şunu konu ediyor; hayattaki tek mesele kişinin kendisi olabilmesi yahut olamaması. şimdi pamuk bir çok örnek veriyor, tarihdeki bir çok devlet, imparatorluk, persler, sasaniler, vs. kendileri olamadıkları için tarih sahnesinden çekildiklerinden dem vuruyor. tamam romanlar yalandır, kurmadır, yazılar masal hikayeler meseldir. peki bizim cici pamuk'umuz neden kendi öz değerleri yerine batıcıdır.
ey pamuk hani 10-15 yıl önce kara kitap deyu bir kitapta kurmacada olsa insanın kendi olabilmesini hayatın en önemli mesele olarak ele almuştın, e kardeşim sen neden kendin olamadın, bu ülkeye batıdan baktın.
postmodern edebiyat akımının güzel bir örneğidir.
eserde baştan sona hüsn i aşk yapılmış, kurgusu hayran bırakmıştır. edebi dil açısından ele alındığında klasik orhan pamuk dili öne çıkar. * sırf kurgusu için bile okunmaya değer, değerli bir kitap.
edit: okumadan evvel hüsn i aşk okunmalı, yalayıp yutulmalıdır. çok daha fazla anlaşılır bir hale gelecektir roman.
"roman yazmanın benim için iğneyle kuyu kazmak demek olacağını kara kitap'ı yazarken daha iyi anladım. sabırla, ağır ağır yazıyor, yazdıkça da kütüphanelerde, eski kitapçılarda şurdan burdan karşıma çıkan kitaplarda önüme açılan malzemeye heyecanla, sevinçle, mutlulukla sarılıyordum. bir yandan eski gazete-dergi kolleksiyonlarını, ücra şehirlerde yayımlanmış hatıra kitaplarını, rehberleri, ansiklopedileri okurken bir yandan da istanbul'un kargaşasına, renklerine, şiddetine uygun cümleler kurmaya çalışır, yaşayarak gördüğüm, düşlediğim, istanbul hayallerine uygun bir yazı dokusu kurduğuma inandığımda sevinirdim."
"insanlar orhan pamuk denince ermeni meselesini değil bu kitabı konuşmalı" dediğim kitap. tuhaf kurgusu sizi bambaşka bir dünyanın içine sokar. o kadar içine girersiniz ki kitabın adınızı sorsalar "galip, yoksa celal miydi, rüya olmasın sakın?" tereddüdünü yaşamanız muhtemeldir. pamuk'un muhteşem tasvirleriyle gözünüzün önünde duran ama asla göremediğiniz bir istanbul'u görürsünüz.ruh halleri arasında evrilir, şizofreninin de paranoyanın da tadına varırsınız. belki de foucault'nun dediği gibi onların birer patolojik vaka değil, hayatın parçaları olduğunu düşünürsünüz. epigrafları ise basit görünümleri altında müthiş esrarlar taşır, zihninize siz farketmeden kazınıverirler. kara kitap ortaçağ büyücülerinin kara kaplı büyü kitaplarına benzer gerçekten, tılsımı sizi farklı buudlara taşır. ve kitaptaki o meşhur epigrafta ibn-i zerhani'nin dediği gibi:"hiç bir şey hayat kadar şaşırtıcı olamaz, yazı hariç..."
her bölüme güzel sözlerle başlayan, kitapta bir yandan karlı istanbul sokaklarında galip ile maceraya çıkarken bir yandan da celal in yazılarını merakla okutan bir kitaptır. sürekleyicidir, okunasıdır.
nedense kitaptan ayri olarak celal salik'in yazilarinin üzerine tekrar okuyup düsündüğüm, kabak kafali asker emeklisi fatih mehmet ücüncü ile galip'in telefon görüşmeleri hosuma giden kitaptir.
haybeden sansosyon cabalarini magazinciliği birakirsak yazar olmak isteyenlerin anlayarak ve üzerine düsünerek iyice hatmetmesi gereken kitaptir.
galip'in celal'in yerine girip anlattiği sehzade hikayesi ise ayri bir güzelliktir.
--spoiler--
rötüslanmiş fotograflarda ki süretlerin bir anlami yok.
--spoiler--
"ancak anlatacak hiçbir şeyi kalmadığında insan kendisi olmaya daha da yaklaşmış demektir." k.k.
"harika olanı harika yapan şey, onun sıradanlığı ve sıradan olanı sıradan yapan şey, onun harikalığıdır." k.k
bu nacizane seçmeleri, "orhan pamuk okuyanlar onun kitaplarından daha sonra hiçbir şey hatırlamıyor, neden? çünkü içi boş!" diyen nihat gençe gönderir, bir kez daha gülerim kendisine.
orhan pamukun basta istanbul olmak üzere bircok seyi anlattıgı roman. her hikayede farklı tatlar bulunan kitap. insanın hicbir zaman,ne yaparsa yapsın insanın kendisi olamayacagını söyleyen, inandıran duygu yüklü kitap.
endülüslü filozof ibn tüfeyli' in adaya düsen bir çocugun dogayi, nesneleri, kendisini emziren bir geyigi, denizi, ölümü, gökleri ve 'ilahi gerçekleri' taniyarak, orada tek basina yillarca yasayisini ta onbirinci yüzyilda kaleme almasina bakip, hayy ibn yakzan' in robinson cruzoe' dan alti yüz yil ileri olduguna karar vermek; ya da ikincisinin esyalari ve araçlari daha ayrintiyla anlatmasina bakip ibn tüfeyl' in daniel de foe' dan alti yüzyil geri oldugunu söylemek de ikinci cins saçmaliga örnektir.
...dogu'dan bati'ya ya da bati'dan dogu'ya yürütülmüs eserler efsanesi, bana hep su düsüncemi hatilatir: dünya dedigimiz rüyalar alemi, bir uyurgezerin saskinligi içinde kapisindan giriverdigimiz bir evse eger, edebiyatlar da alismak istedigimiz bu evin odalarina asilmis duvar saatlerine benzerler.simdi:
1. bu düsler evinin odalarindaki tikirtili saatlerin birinin dogru ya da yanlis oldugunu söylemek saçmadir.
2. odalardaki saatlerden birinin öbüründen bes saat ileri oldugunu söylemek de saçmadir, çünkü ayni saatin yedi saat geri oldugu sonucu da ayni mantikla çikarilabilir.
3. saatlerden biri dokuzu otuz bes geçeyi gösterdikten her hangi bir süre sonra, evdeki baska bir saatin dokuzu otuz bes geçeyi göstermesinden, ikinci saatin birincisini taklit ettigi sonucunu çikarmak da saçmadir.
sayisi iki yüzü asan mutasavvifane kitap yazan ibn arabi, ibn rüsd' ün kurtuba' daki cenazesinde bulunmadan bir yil önce fas' taydi ve kuran' in yukarida sözünü ettigim el isra suresi' nde anlatilan, muhammed' in bir gece kudüs' e götürülüp oradan merdivenble göge çikmasi, cenneti, cehennemi iyi bir seyretmesi hikayesinden ilhamla bir kitap yaziyordu.simdi; ibn arabi ' nin rehberi esliginde gögün yedi katini nasil dolastigini, orada gördüklerini, rastladigi peygamberle neler söylestiklerini anlatisina ya da bu kitabi tam 35 yasinda yazisina bakip, nizam adli bu rüyalardan çikma kizin dogru, beatrice' in yanlis; ya da ibn arabi' in dogru, dante' nin yanlis; ya da 'kitab al isra ile makam al asra' nin dogru, 'divina commedia' nin yanlis olduguna hükmetmek, demin sözünü ettigim birinci cins saçmaliga örnektir.....