hastalanmanın bile lükse kaçtığı bu insanına değer vermeyen ülke, tek ayağı çukurda gördüğü insana bir tekme de kendi atıyor. gerçekten içler acısı.. ya evine aş sokamayan vatandaş kanser illetiyle nasıl baş eder meçhul.
öyledir. tatilin başladığı anda uçak biletlerinin 2 katına çıkması gibi birşeydir bu. "adam ölmek istemiyorsa bunu s.ke s.ke alacak" demektir bu. yani..."alamazsa ölecek" demektir aynı zamanda.
şimdi şöyle - boğulmakta olan ve yardım isteyen adama senin, "seni kurtarırım ama bana 10 bin kaat bayılacaksın" demek gibi birşeydir bu. ve bu parayı da kurtulduktan sonra değil, daha sudayken istemektir. adamın boğulmasını seyretmektir.
tatil tam başlayacağı anda benzin fiyatları 25-30 cent yukarıya fırlar, millet tatile gitcekken parayı vuralım, diye. almanya´da milyonlarca araba var, hesabını yap artık sen...
insanın sağlığının değil sistemin sağlığının sağlanması için var olan ücretlendirmedir. sistemin insanı düşündüğü görülmemiştir, çıkarınadır her şey. sistemin çarkını döndürmüyorsa tedavi olmasına ve yaşamasına da gerek görmez sistem.
(bkz: kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser)
firmanın tekel olmasından kaynaklanır. yani fiyatın talep esnekliği sıfırdır. yani fiyat ne kadar yükselirse yükselsin, talep değişmez. bunu bilen firma da yüklendikçe yükleniyor.
soru 1550:
. . . .Bu sizin eczaneyle olan samimiyetinize de bağlı..
etikiyet fiyatı üç bin beş yüz lira olan ilaç, eş dost aracılığı ile 2 bin liraya alınabiliyor..
yukarıdaki hikayeden kaç tane götveren çıkartılır?
kemoterapi gibi yararsız ve hatta hastalıktan beter bir tedavi sırf rant yaratıyor diye dayatılıyor. kanser hastanelerinde hasta yoktur, hepsi kobaydır.
kanser ve ilaç örneği bilgisayarlardaki virüs ve anti-virüs ikilisi gibidir. önce birisi bir hastalık yayar sonra ilacını bulmuş gibi yapıp zengin olur. bu kadar basit.
8 sene önce lösemiyi yenmiş biri olarak söylüyorum ki bu doğru.
Hele hele dolar yükseldikçe bu fiyat daha da yükseliyor.
Ben malum zihniyetin sürünmesine, açlıktan ağlamasına sevinerek izliyorum ama bir yanım da kanser hastalarının ilaçlarını nasıl alacağını düşünüp kahroluyor.
Ne 2000 i. Araba fiyatına yalnızca bir kutu kanser ilacı görmüşlüğüm olmuştu staj yaptığım ilaç deposunda. 30 küsür bin lira mıydı neydi 2017 senesinde.
Sağlık en büyük nimet gerçekten. Allah acil şifalar versin hastalarımıza.
Hekimoğlu dizisinde vahap bey amcanın üzerinden bu mevzuya güzel bir gönderme yapıldı. izleyenler bilir.
Vahap bey özel bir hastanenin yönetim kurulundadır. Yaptığı bağışlar oldukça yüklüdür ve hastanede (hekimoğlunun ve ekibinin de görev aldığı valideyi atik hast.) söz sahibidir. Öte yanda özel bir ilaç fabrikasının da (kanser ilaçları üreten) sahibidir. Eski ilacının süresi dolmaktadır. Bir plan yapar. Buna göre sözüm ona hastaneyi teftiş ve denetleme maksadıyla tüm hesapları didik didik eder ve açık yakalamaya çalışır. Fakat esas amacı başkadır. Bulduğu açıklarla ilgili bölümün zarar etmesini bahane eder ve hastane yönetimi üzerinden ekibini dağıtma gözdağıyla hekimoğluna şantaj yapar. Yalnız bir seçenek sunar ve bu da yeni patentini aldığı (halbuki ilaç aynı ilaçtır, sadece ruhsat süresi sona ermiş, adı değişmiş, makyajlanmış aynı etken madde içerikli ve üstelik fiyatı da arttırılmış) ilacının tanıtımında hekimoğlunun şöhretinden faydalanıp güya camianın güvenini sağlayıp reklamını yapmak. Doktor çaresizdir, genç asistanlarını korumak adına mecburen bu nahoş durumu kabul eder. Lakin işin başından beri çakozladığı bu ahlaksızlığı onuruna yediremez, tam konuşma esnasında aniden gelişen bir durumda bir anda korkusuz, hırçın, çılgın, ele avuca sığmaz, doğrucu davut karakteri nükseder ve konferansta bombayı patlatır, herifi deşifre eder, adeta rezil rüsvay eder..