türk toplumunda ilişkisi olmayan kadın yok denecek kadar az olduğu için (hoşlanılan kızın kocası, nişanlısı, sözlüsü, sevgilisi çıkması)
erkeklerin seçeneksizlikten kaynaklanan zavallılıkları yüzünden başlarına gelen olaydır.
kankaya açılınca, maruz kalınan "seni abim gibi görüyorum" tarzı tepkilerle karşılaşınca içlerinden
"ulan başka bulsam sana mı kalıcaktım hayvan!" demek ister ama içlerine atarlar.
olağanüstü bi durum değildir. aslen mantiken tanıdığın kişiye bağlanmak daha garanti ve doğru bir davranıştır.
ama toplumda genelde kabul görmemektedir.
bir de bunun bütün karşı cinsle önce yakın arkadaş olmak bahanesiyle samimiyet kurup da, haliyle hiçbiriyle beraber olamayan türleri vardır. bu tipler aynı hatayı 1000 kez yaparlar, sonra ortalıkta "allah rızası için bana birini ayarlayın!" diye dolaşırlar. Sen en büyük kötülüğü kendi kendine yapıyorsun, kim sana nasıl yardımcı olsun desen de anlamazlar, uslanmazlar. uzak durulası insanlardır.
her ilişki biteceği için aşk ilişkiye döndürülmemesi gereklidir.
Kankanız da büyük ihtimal size bir şeyler besliyordur ve küçük bir tetiklemeyle ilişkiye rahatlıkla geçebilirsiniz. Hiç olmazsa iki tarafın da veya da bir tarafın da yaralı olduğu bir an küçük bir öpücükle.
Ancak dediğim gibi gereksizdir yüzde hesabına vurunca. Durduk yere kankanızdan olursunuz, Arkadaşınızdan olursunuz.
Ha içiniz içinizi yiyecek kadar aşıksanız kankanıza, durmayın davranın, ilişkiye girin, birlikte olun.
sık sık rastlanılan olaydır. korkucak bir şey yok. az sonr verceğim öğüt tecrübeyle sabittir. ilk olarak abuk subuk aşk konuşmaları yapmayın dostlar, yaparsanız itin kıçına girebilirsiniz. dişilerde kankaya aşık olmak sorun teşkil etmediğinden es geçiyorum. hayır iki kız birbirine aşık olsa bile sorun yok, fantezi der geçeriz. konudan sapmadan daha fazla kısa ve öz olarak fikiri verip koşarak uzaklaşıcam. ah ben sana aşık oldum, ah ben seni çok sevdim martavallarını bir kenara bırakın. kızın klasik ben seni arkadaş olarak gördüm tepkisine maruz kalmak istiyorsanız onu bilemem. kankadır, cankuştur, güven ortamı sağlanmıştır demek ki her şey süper geriye ne kaldı ? kankalıktan sevgili olmaya terfi etmek, yöntem basit. bünyeyle orantılı olmasına rağmen maksimum 1 şişe tequila işinizi görür. babamın hep dediği gibi;
--spoiler--
evladım; eğer seviyorsan, kaybetmek istemiyorsan * sen seversin başkası * kızı kaybettiğine ağlarsın
--spoiler--
edilgen tarafsanız, saçmalamanıza sebebiyet verir. neticede kankalık müessesesi bir anda oluşmaz, uzun zaman gerektirir. birinin yıllardır gözünün önünde olan şeyi daha yeni "farketmesi", en iyimser tahminle içinde bulunduğu duygusal boşluğa yorulabilir. hayat ile, anne rice romanlarını birbirinden ayırmak gerekir.
en yakın arkadaşınızı kaybetmenizle sonuçlanan durumdur. ilk başlarda hiç o gözle bakmazsınız, o arkadaştır sizin için. sonraları muhabbet ilerledikçe ortak noktalar bulursunuz aranızda; zevkleriniz, istekleriniz ve beklentileriniz aynıdır. Ama hala o sizin için arkadaştır. sonraları muhabbetin hoşluğunun farkına varırsınız, dost kalmak size yetmez olmuştur, daha fazla vakit geçirmek istersiniz. beyniniz saçmalama o senin arkadaşın dese de kalbiniz aksini söyler. işte o an büyük bir ikilem arasında kalırsınız bir sevgili kazanmak mı, yoksa bir dost kaybetmek mi?
Kaybetme ihtimali diye bir ihtimalin olmadığı olgudur. Zira bu ilişkinin kendi kayıptır. Ya kalbinizi, ya onu ya da başkalarını kaybedersiniz. Hiç ihtimali varmıdır kazanmanın? bu soru boşuna sorulur çünkü bariz bir biçimde yoktur. Maçın son 5 dk. ne 20-0 girmektir kankaya aşık olmak. Herdaim yanınızda olan biridir sonuçta. Nekadar kopabilirsiniz ki? Bu aşk bile kendi içinde farklı çeşitlere ayrılır. Ama en zararlısı yatılı okullarda yaşanandır kanımca. Yatılı olmayan okullarda hiç birşey yapamıorsan okuldan sonra gidersin kafayı çekersin biter. Ama bu ve bunun gibi dış destekleri yatılı okullarda bulamazsınız. Üstelik aşık olduğunuz kişi sizin kankanızdır yani kalbinizin 3/4 ü hali hazırda onundu. Gel çıkar bakalım onu ordan. Her aşık insanın yaptığı gibi aptal aptal ona bakmayı, hiç konuşmadan yanında durmayı dilersiniz. Onunla iletişim kuramazsınız. Zaten işin en zararlı yanıda bu iletişim kuramamadır. Bir süre sonra bu bozulma kanser vari bir biçimde bütün sosyal hayatınıza yayılır. Diğer insanlardanda uzaklaştığınızı hissedersiniz. Ama o tam aksine sosyal hayatında büyük başarılara yelken açmaya başlamıştır. Hiç hakkınız olmadan kıskanırsınız onu. Konuştuğu insanlardan nefret edersiniz. Sonuç olarak ne olacağını bende bilmiyorum çünkü henüz hikayenin sonunu yaşayamadım.
kankasına aşık olan birinin bile düşününce saçma olduğunu kabul edeceği duygu selidir. bir düşünün çevrede uzun süre birbirine "kareşim kankim" diye hitab eden iki kişinin * artık aşk yaşadıkları öğrenildiğinde verilecek tepkinin ne olacağını hele ki ikisinin de önceden başka ilişkileri olmuşsa... herkes erkek için "gavat" kız için "kaşar" diyecektir.* büyük ihtimalle kankasına aşık olması ihtimali olan kimseler de aynı şeyi söyleyeceklerdir. bu durumda önemli olan "s.kerim anasını seviyorum ulan" diyebilmektir. ama yemez işte ahlaki açıdan... *
kendi kanınız kadar yakın gördüğünüz kişiye aşık olmak o kadar absürd değil aslında. çünkü her allahın günü bir arada, her zor anda iç içeyseniz gönül kayıyor maalesef. yine de yakışıksız, kabullenmesi zor bir durum.
diyelim ki adını koydunuz hissettiğiniz duygunun. tamam, aşıksınız. bir şekilde anlattınız ona derdinizi, zaten gözlerine özlemle bakışınızdan anlamaması imkansız! size dese ki " oldu mu ya? sen bunu bizim dostluğumuza nasıl yaptın? " haydi açıklayın bakalım art niyetsizce sevdiğinizi. sizi dostluğunuzun katili olarak görmeden önce ona istem dışı olduğunu kaç kere söylemeniz lazım? zaten o saatten sonra dostluk biter, araya duvarlar, engeller girer. soyutlar sizi kendinden, yabancılaşmaya başlar, onu kaybedersiniz...
oldu bu ya, onun da gönlü varmış sizde. peki ya dostluk? hani kankaydınız siz? sevgili oluverdiniz bir anda, o günlerde paylaşılan o hesapsızlık gitti. o rahatlık gitti. o güzelim dostluk aşka dönüşünce bakış açıları değişti. arkadaş olarak sizi rahatsız etmeyen şeyler rahatsız etmeye başlayacak artık. hepsi bir yana, geçmişten gelen dostluk hisleriyle sevgilinize nasıl davranacağınızı şaşıracaksınız. en sonunda bir şeyler kökten kopacak. onunla ilgili bir şeyleri daha kaybettiniz...
yine de olmaz olmaz demiyorum, her şey insana özgü bu hayatta. çok riskli bir durum ve kaybedebileceğiniz şey çok büyük. ben olsam, bu riske girmezdim...
iğrenç bir duygu. iğrenç çünkü onca yıl bir çok şey yaşamışsınızdır. o sizinsevgililerinizi bilir siz onun . sorun bu bile değildir. ne olur nasıl olur bir gün insan bunun farkına varır.
işte o an yapılacak iki şey vardır. ya açıp duygularınızı karşılık beklemek. ki karşılık verirse iyi olur. yok vermezse işte o kankayı kaybedebilirsiniz.
ikinci şey ise içinize atıp duygularınızı acı çekmek. onun yanında onu özlemek.
er kişinin, 'delikanlı adam sınıf arkadaşına, apartman komşusuna, akrabasının kızına yan gözle bakmaz' yalanına kendini inandırıp, esasen çılgınlar gibi sevdiği mavi gözlü, güzel gülüşlü kıza yıllarca 'sen benim bacımsın ulen' demesi, onun sevgilileriyle olan ilişkilerinde hep fikri sorulması ve sen de erkeksin bana erkekleri biraz anlat tarzı sorulara maruz kalması, kız sevgilisinden ayrılınca daima ona ağlayacak bir omuz ayırması, kızı ağlatan hayvanı bir ara linç etmeye niyetlenmesi, sevmesi, çok sevmesi ama asla söyleyememesi...