güven en temel ihtiyaçlardan birisidir ve kişi bunu kolay sağlayamaz. birisi tarafından kandırılma durumu da karşıdakine güvenmenin sonucunda oluşabilecek bir eylemdir.
inanmadığınız, güvenmediğiniz bir insanın sizi kandırması/aldatması sizin tarafınızdan ve onun tarafından çok önemli değildir. bunu tamamen şeffaf olduğunuz bir insanın size yaptığını düşünün, tüyleriniz ürperiyor dimi? içinizden bir şey çekiliyor. önce ona lanet ediyorsunuz, sonra kendinize kızıyorsunuz nasıl aldanırım nasıl bu kadar güvenirim diye. şimdi sakin olun. hayatınızın her evresinde karşınıza böyle insanlar muhakkak çıkacaktır. o yüzden kim olursa olsun, karşınıza çıkan her insan için kesin sınırlar çizin kendinize. kimsenin de bu sınırları ihlal etmesine müsaade etmeyin. göreceksiniz ki artık sizi sevmediklerinizden ziyade sevdikleriniz bile kandıramayacak/aldatamayacak.
3 ya da 5 yaşlarındayken yanlarından ayrılmayayım diye antreye öcü var orada, çıkacak şimdi, gel çabuk derlerdi ve belki de inanmaya inanmaya çocukluğun verdiği bir korku ile oraya çıkmadan kapıdan geri dönerdim. Şu an düşünüyorum da ne saçma sapan bir kuyruklu yalan mış.
zamanla alışılan bir durumdur ve bazen kandırıldığını bile bile kanmak en iyi seçenektir hele ki sizi kandıran daha doğrusu öyle sanan kişi sizin için çok değerliyse.
acıtır çok acıtır.
o günler söylediği sözler gözünüzün kulağınızın içinden gitmez. 'ulan bu da mı yalandı' dersiniz. acıyı derdi kederi at bir kenara da o kandırılmak olayı var ya o mahveder beynini.
90 yıldır bir milli piyade tüfeğini bile üretemeyen; millete bilim diye ideoloji, dans, giysi tarzı, müzik, bale ve bol bol şarap dayayan sistemin kucağına oturmuşların içinde bulundukları haldir.
Dünyada ki en kötü sonuçlardan biridir bu. Böyle çok guvenirsiniz birine ama o suistimal eder ya hiç affedemem sonra bir daha. Çünkü vazo kırılmıştır artık bir daha toplanamaz ki eskisi gibi...