En sevdiğim lezzetlerden biri. Ama memlekette pek iyi pişiren yok. Çocukluğumdan beri çok çok sevdiğim bir şey. Kimse de bir tavsiye de bulunup barista, kahve eksperi ol falan demedi, çocukları keşfetmede sıfır bir toplumuz.
Ülkede yeni bir şey de değil kahve, herkesin tanıdığı bir şey. Ama yine de çok kötü yapılıyor, öğrenilememiş.
Yanmış espresso içmekten midemde aktif karbon oluşmaya başladı. Cool diye bu işi yapıyor görünmeyin, eğitin biraz kendinizi. Süt köpürtüp, şekil yapmakla olmuyor bu işler. Onları da yapın, mecbursunuz tabii instagramcılık gerekiyor maalesef. Ama önce kahveniz güzel olsun. Bardağınız, şekliniz, kafe tasarımınız falan değil. Bunları sonra geliştirisiniz.
Ben bir türlü kahvenin menşeini sormayı alışkanlık haline getiremedim. Siz alışkanlık edinin. Adil şartlar altında toplanmış kahveleri için.
Kahve, kökboyasıgiller familyasının Coffea cinsinde yer alan bir ağaç ve bu ağacın meyve çekirdeklerinin kavrulup öğütülmesi ile elde edilen tozun su ya da süt ile karıştırılmasıyla yapılan içecektir.
Türk kahvesini hariç tutarsak Türkiye'de tüketmesi aşşırı masraflı olan içecek.
Kafe fiyatlarını geçtim evde yapsan dahi pahalı. Espresso makinelerinden falan da bahsetmiyorum hadi onda kur farkı var diyelim.
Yahu moka pot denen şey bildiğin cezve, aeropress saf plastik. Hele v60 denilen şey bildiğin huni. Ama yerli ve milli Kütahya porselende 100 liradan satılıyor. Ulan o paraya 48 tane fincan alınabiliyor mağazandan. Niye altı delik diye 100 lira istiyorsun bir fincana? Daha bunun öğütücüsü var filtresi var. Uğraşamam bununla deyip nescafe denen çamur suyunu içmeye razı olsan onun bile fiyatı olmuş 20 lira. Ayıp değil mi be.
Neyse ki vücudum kafeine tepki vermiyor da uyanmak için içmek zorunda kalmıyorum.
"Misafirperverliğin sembolü olarak değer kazanan kahve, toplumsal ve diplomatik her ziyarette kendini gösterirdi. Kendilerine sunulan bu ağırlama kahvesini kabul etmeyenlere de sikter kahvesi (çek-git kahvesi) sunulurdu."
- Bozidar Jezernik, Vahşi Avrupa (Küre Yayınları, 2006).