katip çelebi ağacını kiraz ağacına benzetir ve kahvenin yemen dağında yaşayan dervişlerce bulunduğunu anlatır. dervişler bir ağacın üzerinde bir yemiş bulurlar kalb ve bün dedikleri taneleri dövüp yemişler ve bundan çok hoşlanmışlar. kimileri ise yemişi kavurup suyunu içmiş. üstelik şehvet kesmesi yemen halkının, şeyhlerinin ve safilerinin arasında kısa zamanda yaygınlaşmasına yol açmıştır.
yemen halkı sabah mahmurluğunu ya da uyku sersemliğini alması için de içerlermiş. amerikan filmlerindeki gibi, biz genelde çay içeriz. simit peynir olursa da tadından yenmez.
Bir nebze son 2 yıldır bağımlısı olduğum günde 7 8 tane çeşitli türlerini şekersiz içtiğim, 1 haftadır az tüketmemden dolayı resmen vücudumun salak olduğu kendimi iyi hissetmememde ki lezzetli içecek. tuhaftır ki çok çalışan bağırsek sistemim kahve ile nirvanaya ulaşır her kahveden sonra kendimi tuvalette bulmam artık tuhaflıktan çok komik bir hal alır.işi çok boka sarmadan için efendim.
Şu malum güruhun, kendisini instagram'da paylaştıkları her kitap fotoğrafının yanına iliştirmedikleri zamanlarda -böyle zamanlar gerçekten vardı- daha değerli olan içecekti.
Kahvenin de değerini düşürdüler, onu da ayaklar altına aldılar.
Kahve artık elif şafak, kahraman tazeoğlu, sabahattin ali, ahmet batman kitaplarıyla vazgeçilmez ikili oldu. Ne zaman bir kahve bardağına baksam yanında bu kitaplardan birini görüyorum.
Kahve gibi değeri düşürülen nice şey var, sayılarının daha fazla artmaması dileğiyle.
Not: sabahattin ali gibi güzel bir yazarı da bu saymaya dahil etmek istemezdim ama bu güruh nereden keşfettiyse ona da dadanmış.
türk kahvesi dışında pişirilen kahve türleri şahsıma lezzet vermemekte. Türk kahvesi de zift kadar acı olmalı. mırra deneyeceğim ama onun için de diyarbakır'a gitmek gerekli. ve'l-hasılı kelâm,