mühim olduğu kadar yerelliği su götürmez toplumsal olgu. yancılık tavır açısından 2'ye ayrılır. birincisi, oyun kuran dörtlüye çöreklenip yediğini içtiğini bedavaya getiren hatta ortama girerken karşıdan nereye kundaklanabilirimi düşünen tam manasıyla beleşciliği yaşam felsefesi haline getirmiş grup; ikincisi ise, masaya oyun esnasında oturup bana bakabilecek misiniz pazarlığını kafadan koyan modeldir. tabi ikinci grup ilk gruba oranla daha yeğdir. gene de bu grubunda çok tasvip edilmeyen bir tavırla pişmiş kelle edasında sınır tanımayarak masadaki oyunculardan birisinin arkadaşı olmasından kuvvet alarak evlere şenlik bir halet-i ruhiyeyle laf salatası yapması söz konusudur. yorum üzerine yorum yaparak bir nevi kafa şişirici adama dönüşüvermeleri çokta zaman almaz.
kahve kültürü yancılarıyla vardır. lakin zaman gelimi oyuna yapılan müdahaleleri dizginleyemeyip oyunun içine sıçarlar. arada bir sus kardeşim müdahelesi yapılmalıdır bu adamlara. yoksası baş ağrısıdır, oyunun haklanmasıdır oynadığından bir bok anlamamaktır.
gaipten gelsin:
''8 koz maça!
ohaaa, elin 6 bile yapmaz!''