bir kız arkadaşımın bana tavsiyesi üzerine bana dinlettirdiği şiirlerinden sonra "mazoşist" yakıştırmasını yaptırdığım adam. e tabi bir yılmaz erdoğan değil.
Başkalaştığımıza inandığımız aşkta, en önce, inandıklarımızı reddettik. Sen ve benden "biz" oldukça, göremedik, aslında senin nasıl da "ben" olduğunu; benimse, senin haricini tanımadığımı. Gözlerinde olup bitenin farkında değilsin. Farkında değilim bakışlarının elini ayağını bağladığımın.
Sanırım en güzeL şiiri 'Git'dir.Ya da benim için öyle.
Okulumuzda verdiği konferans sonrası tanıdım kendisini , şairmiş ama stand-up şov yapmıştı bize.Ne gerek varsa , güzelim şiirlerini okuyup ağlatsaydı bizi daha makbule geçerdi aslında.Okunması ,dinlenmesi gereken bir adam .
--spoiler--
gittigine inansam bu sehirden, donmeni beklerdim. oysa bindigin o tren, icimden gecip gitmis, coktan. ha, unutmadan, dun bir kir kahvesinde rastladim, gozlerine. simarik bir kadinin, huzun kokan nefesine sordum seni. ve bu kentin butun camlarina adini yazdim. bana kalk gidelim deme bu sehirden, bir yaz daha goreyim olmeden, bir cay daha iceyim buyuk adada, ilkbaharinda asik olayim, sonbaharinda yanliz kalayim. bir siir daha yazayim, n`olur. daha az kanarim, geldigin kadar gidersen, ki bir gun gideceksin, bende kaldigini bilmeden, diye. bana, bana kalk gidelim deme bu sehirden. birak da, kara topraginin bile, tadina varayim...
--spoiler--
kel olduğunu her yerde söyleyebilen (ki görünen köy kılavuz istemez),kendisiyle dalga geçmesini çok iyi bilen ve gösterilerinde yaptığı esprilerde kelliğiyle dalga geçen yazardır. kitap kapağındaki resimle karakter analizi yapabilen bir ülkenin fertleriyle de ince ince dalga geçer kitaplarında...
Senden gitmek zorunda değildim. Sen gönderdin kelimelerinle. Bu yüzden ardına kadar açık kapılarım. Geleceğini biliyorum çıkıp odanın derinliğinden, yüzünde yüzlerce sitemle. içerime girer misin yoksa kapı önü nöbetine mi yatırırsın bedenini bilemem ama "gel" bitti dilimde.
çelişkisiz yaşadın sen
o yüzden anlayamazsın beni.
içinde hiç "kal"ı olan bir "git"in olmadı mesela...
bildiğim tek adres, adressizliğimdir benim.
sen hiç bu kadar cesaretli olmadın unutma.
ben yola çıktığımda, geriye dönerken nelere ihtiyacım olacağını hesaplamam.
işte bu yüzden bu ağrı...
içim ağrıyor bak.
insanın içi ağrır mı hiç?
ağrıyor işte...
indirimli ürünler reyonunda mı buldun kalbimi?
ucuz mu geldi? markası tanıdık mıydı?
kullanır atarım köşeye düşüncesi mi sardı?
yıpratması kolay nasılsa diyen aklına mı kandın?
eskiler arasına atılabilir mi gördün?
eline geçirdiğin an son kullanma tarihini erkene mi aldın?
ey kalbimi ele geçirişinin keyfini süren,
adı "yar" degil "yara" olan,
sevdamda açtığın yaraları ne bir yarabandı ne de bir dikiş ipi kapatır!
sen ucuz buldun sahiplendin sevdamı,
bense pahalı ödüyorum bedelini!
"en neşeli kahkahanda bile bir keder gizli." derken, işte tam da bunu anlatmaya çalışıyordum. Senin şekerle tatlandırılmış göz yaşların var. Kahkahaların en gizli ağlama biçimin aslında. Herkesten gizliyorsun acılarını. Üstelik bu gizlediğin acıların üstünü gülüşünle örtüyorsun. Sorarım şimdi sana; senin acın kaç şekerli?
iyi değilim aşkım...
Daha bencil oldu duygularım daha çok ben demeyi, daha çok sabretmeyi öğrendim. Sayısız yalanlarla "çok özledim" seni demeyecek kadar. Yokluğunla aramda inanılmaz bir dostluk başladı. Kimseyi almıyoruz aramıza. Bak benden başka sen, senden başkada düşüncem yok satırlarımda.
iyi değilim aşkım.
Hiç iyi değilim.
Bu saatten sonra sana "dön" mü, yoksa "hoşça kal" mı demeliyim?
içimde durmadan kanayan bir yarasın
Adı üzerinde tam bir 'iç kanama'sın..
Tanısı zor, tedavisi ondan da zor.
Tuzu 'seni düşünmek' olan bir yara bu,
Her 'sen'li muayenemde içimi iniltilere boğan,
iliklerimi, kemiklerime iliklercesine canımı yakan...
Acıtan, kanatan...