11 Eylül 2011 Pazar saat 14:00'de Marmara Forum CARREFOUR'da imza günü yapacak olan yazar. imza günü kalabalıklarına dayanacak sabrım olsaydı kesin giderdim. artık daha sessiz, sakin yerlere kısmet...
o değil de, peki bu adamın hafta içi her gece 01:00-04:00 arası kral fm'de yayın yaptığını niye kimse söylemedi bana?! bak şimdi kral fm kaçta çıkıyordu yaaaa oldum görüyor musun... ben o saatte uyuyorum ama neyse...
Son sözü "hoşça kal" oldu ve gitti... Bir trafik lambasının altında öylece durdum. Ardından bakamadım. Ağlamadım. Bir boşluğa düşer gibi oldum sadece. Hepsi bu...
en fazla içimde ölürsün
cesedini sürüklerim gittiğim her yere
kızıl sonbaharım
hangi aşk kendi fırtınasına dayanabildi
ellerimde çoğul bir gölge kuşu
adının arkasına basmadan yürüdüm
alnımda birikti çizikler
adımdan çıkardım aklımı
aklımsız kaldım
neylersin
insanız
ne yapsak eksiğiz işte
ölüme ayarlı saatiz
en fazla içimde ölürsün
sorarım
şiir papirüslerinin hangi köşesine karaladın beni?
hangi haremden yakaladın da çiğnemeden yuttun gözlerimi?
kekeme repliklerin ezber bozduran kuşu
hangi rüzgârlara sattın da saçlarını
devrik cümlelerimin öznesi oldun?
i̇çindeki kötü senaryoların kahramanı olmak istemezdim
dağıldı bak derlenip toplanmış dağılmalarım
en fazla içimde ölürsün
nasılsa yokluk rehin bırakılıyor kalana
kalan gidene denk neyi varsa susuyor.
ve susmak inceltiyor her yarayı
ve susmak bakmak oluyor
gitmediğin her yere
kim tutuklanmış yalnızlıktan
gizin içine gizlenen kim
söyle beni nerene sakladın
ki şimdi bu kadar sokaktayım
en fazla içimde ölürsün
karla karışık yağarsın yara bereme
karma karışık kalırsın cinnet şeridinde
kaldırımların kaldıramadığı her neyse işte
bulamadığın her ne varsa büyük yıkımların izinde
sana borcum olsun
hiç yazılmayacak bir şiirin içinde
en fazla içimde ölürsün
yanağında yanar avucum
avucumda imlası bozuk bir şiir kalır
gözlerinin namlusu döner, yakar kirpiklerimi
kulağımda bir tepenin rüzgârı uğuldar
gırtlağıma kadar aşka batarım
yeteri yok. eksiği fazla.
neyin kaldı eksilenlerden arta
içeri doğru kapanan bir kapıydın
saçlarından geçtim önce
ve kendimden öylece
neyim yoksa var bildim
eğildim
eksildim
eridim
bir seni bitirmedim
hangi rüzgarlara sattın da saçlarını
uğultusuna tutunamadın
ömürden nefes çalarak ne kadar yaşarsa insan
öyle yaşadım gözlerini
tenimde itiş kakış
cebimde depremlerin
esrarlı gece ayinleri
volkanik şiirler
usul usul giymedim mi sözlerini
yalnızlığın tiradını kapamadım mı her sefer
sensizlik seni anlattı en çok
vazgeçmeler vazgeçmekten vazgeçti
söyle saçlarında öldüğüm
bir geri gidiş kaç günde gelirdi?
en fazla içimde ölürsün
cesedini sürüklerim gittiğim her yere
tenimin yırtıldığı yerden mi girdin içeri
açar gibi yaparak açık bir kapıyı
beni ikiye böldün
hadi içimi kendine aldın da
beni nerde bıraktın
hangisini seçerdin benim için
ve hangisinden vazgeçerdin kendin için
ben yarama çoktan sen bastım
yaşım kadar gencim
adın çabuk diye geçti
ardında aç köpekleri bırakarak
ezberimden geçtim.
hızla biten aşk şarkılarından geçtim
senden bir şey eksiltmeden sana çok şey bırakmaktı aşk
bildim
biz dalkavuk bir aydınlığın yerine
onurlu bir karanlığı seçtik
ve bir öyküden ağlarcasına geçtik
cesurduk çünkü
kendimizi kendi düşlerimizden kovacak kadar
ömrüne yüz çevirmiş iki masalcıyız
gerisi hiçlik
gerisi yokluk
sensizliğin anlattığı ne vardı senden başka
bir hayatın tüm yanılgılarını
saçlarında çözdüm
şimdi beni hangi yanımdan susacaksın
sessizlikte bir dildir
çoğul susulur
pusulur
şimdi beni hangi yanımdan kusacaksın
yıkık şehrimin izbesi
en fazla içimde ölürsün
en çok
gözlerime gömülürsün.
gözlerimi kaparım
vasiyetimi yazarım
Alıp başımı gidiyorum yine sana
Çünkü bir intihar borcum vardı
Kalp atışlarıma..
Arkamdan sesleniyorlar !
Allah bir daha hastalık yüzü göstermesin
Amin diyorum Allah bir daha yüzünü göstermesin...
"kayıp yüzyılın prensesi" kitabı elimde şu an... aldığım en güzel doğum günü hediyesi olarak kabul ediyorum ve adıma atılmış imzaya bakıyorum...
bu kitap, yazarı daha iyi tanımama neden olacak...
şiirler daha anlamlı olabilir diye düşünmeme sebep olan yazar.hayat hakkında o kadar keskin ama yaşadığı şeyler hakkında bi haber olduğunu düşünmeme sebep oldu.
çöz gözlerimi senden hadi!
ücranda yak bakışımı
gözlerine bekçi sevdam
dünden ve senden kalmayım
içine her düşen
kendi keşfi sanıyor seni
oysa sen
melekleri bile kıskandıracak kadar kendinsin
ve kendini acıtmak istiyorsun
ama güller kendine batamaz
bilmiyor musun?
'gel' mi diyorsun?
herkes kendi gördüğüne bakar
peki hayatın rüzgarında kime yelkeniz?
kıpırdamadan duramayız bir aşk boyu
hadi! en kanadığımız yerden susalım
'gel' desen gelirdim
'git' dedin ve gittin
'susuyorsun.devam et.' şiiriyle bütün hislerimin tercümesini yapmış olan büyük şair.
'susuyorum.devam et.' günün birinde görürsem bir yerlerde tek söylemek istediğim şeydir kendisine.
"...Bak sana hala sevdiğim diyorum; çünkü ben seni içimden terketmedim! Çünkü ben seni intihar etmedim. Çünkü ben uğruna ölebileceğimi sandığım biri için yaşadım hep!"Araz kitabı ile beni benden alan, duygulara tercüman olan ve yazdıklarında herkesin kendisini bulmasını sağlayan mucize yazar.
mısraların kahramanıdır. bu aralar sıkça dinlediğim seslendirdiği şiiri ''eğer seversem seni''dir... sevilmekten korkanlar , sevmekten korkanlar tarafından mutlaka dinlenmelidir ...
Affet..
Bende sevgiler mevsimlik değil öyle,hiçbir saat dilimiyle kıyaslayamam düşlerimi.Sığdıramam ki seni bir ömre..
Eğer seversem seni;
Öyle çok bağlanırım ki sana,hayatta her şey olursun benim için.Ne vazgeçebilirim,ne şüphe edebilirim senden.Her an yanımda ol isterim,ezberlerim kokunu.Yerli yersiz gülümserim,düşünsene mutlu olduğumu;ne büyük aptallık!
Eğer seversem seni;
Uğrunda ölmem,senin uğrunda yaşarım yaşanacak ne varsa.Senin için varolurum.Ellerini tutarım,bir sürü hatıramız olur; şarkılar,şiirler,hediyeler,gidilen yerler,hayaller,yeminler
Umutlarımız olur senle,kusursuz düşlenmiş gelecek düşlerimiz..Sinemaya gideriz birlikte,yağmura yakalanırız.Hastalanırsın,endişelenirim inan,yer bitiririm kendimi sana bir şey diye.
Eğer seversem seni;
Onca fedâkârlık yaparım senin için,vazgeçerim her şeyden.Başka şehirden,başka hayattan,başka insanlardan..Senden başka vazgeçilecek ne varsa vazgeçerim.Sen bilmezsin,acıtırsın içimi.An gelir,dost olursun şerefsizliğe,sensizlik olur adın.
Eğer seversem seni;
Olur da öpersem ıslak dudaklarını,nefesini hissedersem nefesimde;nefesim olursun boylu boyunca.
BEN BiLMEM AŞKI YATIRMAYA YATAKLARA ÜSTÜNÜ ÖRTERiM EN FAZLA !
Olur da sarılırsam sımsıkı; dursun isterim tüm zaman kipleri..Hayatım olursun hepten,geleceğim..Seversem seni,eş dost örnek alır bizi,zaman geçtikçe daha da sen olurum..
Eğer seversem seni;
GÜN olur seni sevmiyorum dersin bana.Yalan dolan sahtelikler girer araya.Git gide koparsın benden,başkalarının ismi olur ağzında,yeminleri hayalleri unutursun da yarı yolda bırakırsın beni.
Gitmemen için herşeyi yapsam da nafile;oturur ağlarım çocuklar gibi,çaresizlik,kepazelik sarar başımı..Zaman geçer, anlarım ki yalanmış her şey,anlarım ki aldanmışım sana,aldatmışsın beni..Acı çeker her yanım.
Eğer seversem seni;
Sen,tüm şarkıları başkalarına adarsın,ben gözlerine roman yazarım.Sen gidersin,ben kanarım.Sonra başkalarına söylersin seni seviyorum..,kopamam senden.. Yeminler eder,tutarsın ellerini.Kilitlersin gözlerini gözlerine.Bilmezsin,düşünmezsin bile kimse ben değil diye..
Eğer seversem seni;
Alırsın hayatımdan tüm nefeslerimi.Elim yüzüm aşka bulanır,sensizlik içinde bir yalnızlık kalır bana.Kocaman bir ihaneti,acıdan nefesi kokan ufacık bir ömrü; oturur,kıçı kırık bir kalemle yazmaya çalışırım.Yaşanamışlıkları,ölümle mücadelelerimi yazarım gecelerce.Benden eser kalmaz seni seversem
Eğer seversem seni;
Birisi siler beni,hiç özlememiş gibi özlersin..Birisi küllerimden doğar yeniden,sadece onu seversin..Vazgeçemem senden,seni unutamam.Tutamam ellerini..Kokun yok,sesin yok,sen yoksun;deliririm..
Gün gelir,kazara çıkarır atarsam seni aklımdan,kalbimden ruhumdan;bu sefer ne akıl kalır ne kalp ne de ruh!Sen unutursun beni,ölürüm.Susarsın,ölürüm.Gidersin,ölürüm.Kurşun gibi bir an gelir şakağıma; seversin başkasını,ölürüm.
şimdi gidiyorsun.
git .
oysa senden tek bir damla istemiştim .
sana kocaman bir deniz sunmak için.
şimdi gidiyorsun .
git .
ne zaman başladı bu hikaye
anımsamak zor
gençtim
hazırda fırtınalarım vardı dört nala sevdalarım
komazdı öyle üç-beş nöbetleri
geceler içimi acıtmazdı böyle
bir insan bu kadar eksilebilir mi
hatırlarsan sesine uyku kaçmış bir adamvardı
bu şehrin biryerlerinde
düşler ormanının gece bekçisi derdin sen ona
gözlerinde gizledi o seni sen bilmedin
o adam bendim unuttun mu
bak sevdiğin adam gülmeyi bile unuttu
seni unutamadı
işin kolayına kaçmadım
uğruna ölmedim yani
uğruna ölünecek sandığım biri için yaşadım hep
sen bunu da bilmedin
ben bir bakışına bin anlam yükledim
sen aşka kestirmeden gittin
bir hayatın özetini bırakıp avuçlarıma
şimdi gidiyorsun
git
bana karanlığın ne demek olduğunu öğretmeden
bütün ışıklarımı söndürüyorsun
bu cehennem cinayetlerini işliyorsun
sonra bunlara intihar süsü veriyorsun
yazıklar olsun yazıklar olsun
susuyorsun susuyorum susayacaklarım bitmiyor
hani sen sevdiğini
yarı yolda bırakacak kadar yüreksiz değildin
düşmemeyi öğretecektin nerdesin nerdesin
uzun lafın kısası yoktur
anlatacağım çok şey var
hoyrat bir rüzgar gibi geldin
aklımı hayatımı dağıttın
şimdi gidiyorsun
git
daha ayrılığa bile çarpmadan
aşk bize döndü
bir yılan gibi soktun koynuma kimsesiz geceleri
artık ölüm sana dokunamamaktan kötü değil
ama sana dokunmak da yasak bana
göz çukurlarımdaki karanlık bunu anlatır
sen var ya sen
allah kahretsin
yani şimdi
gözleri sana benzeyen bir kızım olmayacak mı
yani şimdi başkaları mı sevecek seni
ben saçlarını okşadığım zaman
ellerin öksüz kalırdı
şimdi gidiyorsun git
Yoksun ya
Gençliğimin deli rüzgarları da yok
Ve yoksul düş baharlarım
Neler kalmadı ki sende
Çaresizlik karabasanlarının çıkmazları
Avuntusuz saplantıların açmazları
Deli düşler
Yoksun ya
Kim anlar şimdi bu yüreği
Sensizlikte ne yapılır bilmem ki
Aşkın tepelerinden böyle apansız düşmedim
Ilık tebesusumler vaktine beş kala solan
Kahkahalar gibiyim
Yarısında yutulmuş
Sevinç çığlıkları dolu boğazım
Seni özlemeyi bile yakıştıramıyorum kendime
Yoksun ya
Buruşturulup atılmış mektuplar gibiyim
içimdeki yürek boşluğuna yoldaş
Gülüşüm bükülü kaldı dudağımda
Sana sargın kalmak vardı gül yüzlü
Bu aşkın üstü
Böyle örtülür müydü
bir zamanlar ünkep denilen üniversiteler arası kültür edebiyat platformu adı altında faaliyetler yapardı bu abimiz. kayseri'deyken ayut kuşkaya vesilesiyle ünkep ile tanışmış, sonrasında ise ankara'ya gelerek birkaç faaliyetine katılmıştım. radyodayken zaman zaman denk gelirdim ama yazdıklarının şiir olmadığını, teknik açıdan bakıldığında sadece şiire benzediğini düşündüğümden hiç dinlemezdim. bir kitabını aldım, kendisine imzalattım ama doğru düzdün okumadım bile çünkü şiir tadını veremiyordu bir türlü. sonra zaten aykut kuşkaya ile yapmayı planladıkları albümden de ses çıkmadı. kendisini kahraman tazeoğlu ve daha da ötesinde kaptan yapan radyo 7'den ayrıldı, kral fm'ye geçti. yazdıkları kimine göre harika şeyler, ona sözüm yok lakin yazdıklarına şiir, kendisine de şair demeye dilim varmıyor doğrusu.