Bence erkekler öyle herkesin yanında aglamazlar , eğer yanında aglıyorsa kıymet bilmek gerekir bana göre . Ben ağlayan birini görünce zaten dayanamam , bide sevdiğim böyle ıslak ıslak gözlerle bana bakıcak bende dökülürüm orda.
baskalarini bilmem ama benim icin diplerde olmaktir o an yer yarilsada icine girsem der insan.
hayatimin bir evresinde yasadim bunu onun karsisinda bir kere bile olsun gozleri dolmayan ben hungur hungur agliyordum once bi sasirdi belli ki beni o halde gormeyi tahmin etmiyordu ben aglamaya devam ettim ve gitti.
Zamaninda bir kez yapmistim yillar once eski sevgilimin karsisinda. Zaten ben aglayinca o da dayanamyip karsimda aglamisti sarilmistik sonra da.. ne gunler imis simdi dusundum de.
Biz erkekler fazla duygusal olmamaya çalışan, çünkü duygusal olduğumuzda hemcinslerimiz ve daha çok karşı cinslerimiz tarafından aşağılanan varlıklarız. Bir erkek duygu akışını bir kadından daha yoğun yaşar. Ağladığında genellikle son noktaya gelinmiştir, son duvarlar yıkılmıştır. Bu bir zayıflık değil, aslında karşısındaki kadına erkeğin ne kadar güvendiğini ve ona her türlü duygusunu açabileceğini gösteren bir durumdur. Bizler de insanız.
normaldir insandır öncelikle. erkek adam ağlamaz diye bir şey yoktur; zaten erkek adam zorla ağlamaz. ağladın mı , harbi ağlıyordur vardır ciddi bir şey. hatta kadın da dahi zorla ağlamaz yeri gelir. niye hatta dedim; çünkü kadının zora ki ağlaması , zora ki de olsa kendilerini rahatlattığı için yadırganmaz. kadının karşısında ağlayan erkekte yadırganmamalıdır.
insandır ağlar abartılmamalıdır. Ancak bunca toplum baskısına, "erkekler ağlamaz" gibi gerizekalı söylemlerine rağmen sizin karşınızda hepsini ezip geçerek ağlıyorsa bi insan; bize o gözyaşlarını telafi etmek düşer.
Bütün gözyaşlarınızın sevinçtan olması dilekleriyle...
Kadinlar erkekler aksine son derece duygusal ve duygulariyla hareket eden canlilardir. Bir erkek agladigi zaman ayy benim icin agliyo bana asiq tan ziyade cidden bu duruma sebebiyet verdigi icin uzulur. Merhameti artar. Gonlunu etmeye calisir falan.
